T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
T.L basan kalpazanlar, maliyet hesabı yapmışlar mı?

Bolu Emniyet Müdürü Uğur Gür, piyasaya sahte Türk Lirası sürmek isteyen 11 kişinin, 10 milyar lira tutarında banknotlarla ele geçirildiğini açıklamış..

Gür, ele geçirilen 5, 10 ve 20 milyonluk banknotların, gerçeklerinden ayrılamayacak kadar iyi taklit edilmiş olduklarını da söylemiş..

Aslında bu "Sahte para" olayına bakarsanız, "gerçek para"dan ayırdedilmeyecek "gerçek paralar"a da rastlayabilirsiniz piyasada..

Örneğin 100 Amerikan Doları'nı veya 100 Euro'yu alın.. Yanına, bizim T.L. banknotlarından bir tanesini koyun..

Paraysa, hepsi para.. Gerçekse hepsi gerçek..

Ama "Para"nın "Tasarruf aracı", "Satın Alma Aracı", "Değişim Aracı" olmak gibi işlevlerini gözönüne aldığınız zaman, bizim T.L'nin biraz gerçek-ötesi (veya sürrealist) bir araç olduğunu görürsünüz..

Örneğin geçen yıllardan birinde, T.L. ile satın aldığınız bir ev, bir otomobil veya herhangi bir mal varsa, bunun gerçek değerini bilmeniz imkânsızdır..

Yani T.L. "Değer ölçüsü" olmak niteliğini yitirmiştir..

Bu tür geçmişe dönük hesap yaparken, bin lira ile milyonu, trilyon ile katrilyonu karıştırırsınız..

-Acaba bu evi, 10 milyona mı, 10 milyara mı, 10 trilyona mı almıştım, diyerek beyninizi yormaya başlarsınız..

Bir keresinde, Merkez Bankası'nın eski başkanlarından biri ile, bir bankanın genel müdürünün konuşmalarını dinlemiştim..

Merkez Bankası, banknot matbaası için, yeni baskı makinaları sipariş etmiş.. Bankanın genel müdürü, Merkez Bankası Başkanı'na teklif etmişti..

-Size kredi açalım.. Yeni baskı makinalarını biz finanse edelim..

Merkez Bankası Başkanı gülmüş ve alaya almıştı bu teklifi..

-Sizin kredinize gerek yok ki.. Alacağımız baskı makinalarının parasını, bu makinalarda para basarak ödeyeceğiz biz!.

Böyle demişti Merkez Bankası Başkanı..

Acaba Bolu Emniyet Müdürü Gür'ün ekibi tarafından yakalanan kalpazanlar da kendilerini Merkez Bankası Banknot Matbaası yöneticileri mi sandılar?

Ama herhalde, hesap da bilmiyorlardı ki, T.L. banknotları basarak kalpazanlığa karar vermişler..

Acaba, 20'şer milyonluk banknotlardan kaç tane basarlarsa, kağıt, kalıp, mürekkep ve makina amortismanı gibi maliyetleri karşılayabilirler?

Şunu deneyin..

İyi deriden yapılmış, lüks bir cüzdan satın alın.. Bunun içine yerleştireceğiniz TL. banknotlarının değeri, mutlaka cüzdanın değerinin altında olur..

1920'lerdeki Alman hiper-enflasyonunda, bir kadın manava alış-veriş için giderken, bir sepete mark banknotları doldurmuş..

Manavda lahana seçmek için, kağıt para dolu sepeti yere koyunca, bir hırsız bunu alıp, kaçmaya başlamış.. Kadın "İmdat, hırsız" diye bağırmış.. Polis düdük çalınca, hırsız sepeti ters çevirip, paraları boşaltmış.. Sepetle kaçmış..

Yani sepetin değeri, bu sepetteki banknotlardan fazlaymış..

Acaba Bolu'da yakalanan kalpazanlar, şaka mı yapıyorlardı?

ŞAKA

Doğal Gaz'dan, yine Baraj'a..

Hidrolik enerjiden doğal gaza geçişi gerçekleştiren "Mavi Akım'cılar", şimdi yeniden "Barajcı" olmaya karar vermişe benziyor..

Baktılar ki, seçimi yaptırmamak veya erteletmek ayıp kaçıyor..

Şimdi de "Barajı indirelim" şarkıları söylemeye başladılar..

Ve ortalığı, bağırsaklardaki "Doğal gaz"ın kokusu sardı!.

SAFSATAYA YER YOK!.

Bu seçim, AB referandumu değil!.

İşi safsataya boğmayalım!. Önümüzdeki 3 Kasım seçimlerinde, Avrupa Birliği'ne "Evet" veya "Hayır" konusu oylanmayacak..

3 Kasım seçimi, Avrupa Birliği için yapılan bir referandum değil..

Bu seçimde öncelikle, ülkeyi kötü yönetimleri ile krize sokup, halkı yoksullaştıran "3'lü Koalisyon"un kaderi oylanacak..

Mesut Yılmaz, kendini oradan oraya atıp, "Avrupa Birliği" diye çırpınsa da, bu gerçeği unutturamaz..

Mesut Yılmaz, koalisyondan ayrılsa da, MHP "Öcalan'ı F-Tipine gönderelim" diye bağırsa da, Ecevit "Bütün Türkiye'yi kent-köy yapacağız" dese de, 3 Kasım'ın varlık sebebini unutturamaz..

Bunlar Aralık 1999'da teslim aldıkları Türkiye'yi, daha yoksul, daha problemli ve daha sorunlu biçimde, 3 Kasım'da seçmene teslim edecekler..

Üstelik arkalarında, katlanarak artmış iç ve dış borçlarla, kokuşmuşluk iddialarıyla ve halkın yarına dönük ümitsizliğiyle, seçmen karşısına çıkıyorlar..


16 Eylül 2002
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED