|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Adamın biri başkasının bostan bahçesine girmiş ve elindeki çuvala bostanları doldurmaya başlamış. Bu sırada bahçenin sahibi gelmiş, adamı yakalamış. -Ne yapıyorsun burada, demiş. Adam: -Beni müthiş bir rüzgar attı buraya, ben de bu bostana tutunarak rüzgarın savurmasından korundum, diye cevap vermiş. Bostan sahibi, çuvaldaki bostanları işaret ederek sormuş: -Peki bu çuvalın içindekiler ne? Adam hık-mık etmiş ve: -Ben de onun ne olduğunu düşünüyorum ya, demiş. İşi zordur, yaptığını kılıfına uydurmakta zorluk çekenin... Tayyip Erdoğan'la ilgili yargı kararlarından yola çıkıp "ön kesme"nin meşruiyyetine kail olanlar, böyle bir zorluğu yaşıyorlar. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celal Güzel'le ilgili kararının gerekçesi o kadar net ki, Anayasa Mahkemesi'nin Tayyip Erdoğan'la ilgili kararını bile anlamsız hale getiriyor. Orada o karar ve gerekçesi durduğu sürece, Erdoğan'ın yolunu kesen her karar, hukuk zemininden başka yerde tartışılmaya mahkum olacaktır. İşin içine siyasal yargı da girecektir, ayrımcılık da... Daha önce (Yeni Şafak, 2 Eylül 2002) bu sütunlarda yayınladığım Hasan Celal Güzel kararı gerekçesini bir kere daha sizlerle paylaşmak istiyorum: "Ertelemenin ilk sonucu cezaların infazına engel oluşturmasıdır. 4616 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle öngörülen ertelemede, asli cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'i ceza ya da hak yoksunluklarının ertelenmeyeceğine ilişkin herhangi bir ayrıksı kural yoktur. "Bu nedenle, asli cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'i cezalarla hak yoksunluklarına ilişkin yaptırımların da erteleme olanaklarından yararlanması gerekir. Hasan Celal GÜZEL'in asli cezası infaz edilmiş ya da bihakkın tahliyesi sağlanmış olsa bile, buna bağlı olan hak yoksunluklarının infazına 4616 sayılı Yasa yürürlüğe girdiği tarihte devam edilmektedir. Bu yasa kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkum edildiğine göre, infazı devam eden fer'i cezaları ve hak yoksunlukları yönünden ertelemeden yararlanması gerekeceği gibi, belli koşulların gerçekleşmesi halinde 4454 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde öngörülen "mahkumiyetin hiç vaki olmamış sayılacağı" olanağından da yararlanması gerekir. Belirtilen yasaların öngördüğü imkanlardan faydalanması Türk Ceza Kanunu'nun 2. maddesindeki "...Bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur" hükmünün de gereğidir. "Kaçmak suretiyle aldığı cezanın infazını engelleyen bir mahkum 4454 sayılı ve bunun kapsamını genişleten 4616 sayılı yasaların getirdiği erteleme ve "mahkumiyetin hiç vaki olmaması" olanaklarından faydalanarak her türlü haklarına kavuşurken, yasanın yürürlüğünden önce iyiniyetle kendiliğinden gelip asli cezasını çeken diğer bir mahkumu bu olanaklardan yararlandırmamak adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmaz. "Öte yandan, Danıştay'ın 15.11.1990 gün ve 2/2 sayılı İçtihadı birleştirme kararında da belirtildiği gibi, 4454 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen üç yıllık deneme süresinin bitimi beklenmeden fer'i cezalarla hak yoksunluklarına ilişkin yaptırımların bu süre içinde uygulanmamasının kabulü gerekir. Üç yıllık deneme süresi bittikten sonra bu hakların kullanılabileceğini savunmak ertelemenin amacına ters düşer. Kişinin fer'i cezalarıyla hak yoksunlukları da deneme süresince ertelenmiş ve askıya alınmıştır. "Açıklanan nedenlerle, ertelemenin amacı, bölünmezliği, fer'i cezalarla hak yoksunluklarına etkisi gözetildiğinde, 4454 ve 4616 sayılı yasaların öngördüğü olanaklardan Hasan Celal GÜZEL'in yararlanması gerektiği ve Yeniden Doğuş Partisi üyesi olmasında yasal bir engel bulunmadığı sonucuna varıldığından, partiye ihtar kararı verilmesi isteminin reddi gerekir." İşte kararın madde madde getirdikleri: 1.Ertelemenin ilk sonucu infaza engel olmasıdır. 2. Asli cezaya bağlı fer'i ceza ve hak yoksunlukları da ertelemeye tâbidir. 3. Sanık için mahkumiyet hiç vaki olmamış gibidir. 4. Suçun işlendiği tarihteki kanunla sonraki çıkan kanun birbirinden farklı ise, sanık için lehte olan kanun tatbik ve infaz olunur. 5. Kaçmak suretiyle cezanın infazını engelleyen bir mahkum, sanki mahkumiyet hiç vaki olmamış gibi bir haktan yararlanırken, iyi niyetle cezasını çekenin bundan yararlanmaması adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmaz. 6. Üç yıllık deneme süresi bitmeden erteleme yasasının getirdiği hak yoksunluklarından muafiyet uygulanmalıdır. Üç yıllık süreyi bekletmek ertelemenin amacına ters düşer. Fer'i cezalar ve hak yoksunlukları da ertelenmiş ve askıya alınmıştır. Bu kararı vermiş Anayasa Mahkemesi... Çıplak gözle, yani hiçbir başka hesaba bağlı olmaksızın bakan herkes, bu gerekçenin Tayyip Erdoğan'a da aynen uygulanabileceğine inanıyor. Ama öyle olmuyor, "İş Tayyip Erdoğan'a gelince..." diye bir mantık işliyor ve "Hayır Tayyip bundan yararlanamaz" deniyor. -O zaman Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celal Güzel kararı neyin nesi? -Biz de onu nereye koyacağımızı düşünüyoruz ya... Salih Memecan'ın dünkü Sabah'ta bir karikatürü var: Gözü bağlı yargı kraliçesi "Küçük bir kaçamak" yapıyor, göz bağını açıyor ve hayretle sesleniyor: "Aaa. Bu Tayyip değil mi?" Evet Tayyip. Öyleyse... İşte yargıda ayrımcılık denen şey bu... Bu kimsenin vicdanına sığmıyor.
AK Parti, Tayyip Erdoğan'la ilgili Yargıtay kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürüyor ve tedbir istiyor. Gerekçe, seçime bir buçuk ay kala ayrımcılık yapılması, yargıya siyaset bulaştırılması... (Aslında Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesi de, birebir bu başvuruya eklenebilirdi) Muhtemelen Erbakan, Bozlak ve Birdal da gidecek AİHM'ye... Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin Güzel'le ilgili kararı orada dururken, Yargıtay kararı, çıplak bir farklı uygulamayı getiriyor. AİHM'nin, tedbir uygulamasının da kuvvetli ihtimal olduğu düşünülebilir. Çünkü, ortada, yaklaşan seçimler ve biri kamuoyu yoklamalarında en fazla oy aldığı görülen bir partinin lideri olmak üzere, bir başka parti lideri, tanınmış bir siyasetçi ve bir insan hakları savunucusunun demokratik haklarını kullanabilmesi veya kullanmaması hadisesi bulunuyor. Eğer AİHM, tedbir kararı verirse, bu, seçim ortamını daha da şenlikli hale getirebilir. Belki de YSK, Anayasa Mahkemesi'nin Güzel'le ilgili kararını gerektiği ölçüde önemser ve Türkiye'yi dünyada gariplikler ülkesi olmaktan ve daha derin sancılara sürüklenmekten kurtarır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |