|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İstanbul halkının kafile kafile tiyatrolara taşındığı günlerdi... Bir röportaj için Dormen Tiyatrosu'na gittim ve orada Şükran Güngör'le karşılaştım...
1960'lı yılların ilk yarısında olmalı.. benim röportajcılığımın en hızlı zamanı.. Türk tiyatrosunun altın devirlerini yaşıyoruz.. Ayrıca tiyatrosu, Dormen tiyatrosu, Ulvi Uraz (Küçük Sahne'de) tiyatrosu, Ses tiyatrosu; Aziz Basmacı, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü t. Muammer Karaca t. Belediye'ye bağlı şehir tiyatrolarının dram kısmı, komedi kısmı, devre devre Kenterler.. İstanbul halkı gürül gürül, kafile kafile tiyatrolara taşınıyor.. Daha televizyon gelmemiş.. O günlerde, bir ara, tiyatro kulislerini dolaşmağa, oralarda ne gördüysem yazmağa, yakaladığım usta san'atkârlarla röportajlar yapmağa başladım. Zeki Müren, Arena tiyatrosunda çay ve sempati adında bir oyun'u oynuyor.. Temsilden bir müddet evvel Sıraselviler'deki binanın en üst katındaki tiyatroya çıktım.. Kulise daldım.. Küçük bir odada Zeki Müren'le karşılaştık.. Aklıma ne gelirse soruyorum. Zeki'nin keyfi yerinde.. nükteler yapıyor.. Sağa sola lâf yetiştiriyor.. Yanında şimdi soyadını hatırlayamadığım Cenk adında genç bir san'atçı var.. Zeki bana döndü: Söyleyin bakalım, dedi, ben mi yakışıklıyım, yoksa Cenk mi yakışıklı? Ben tabii, tereddütsüz: "elbetteki siz yakışıklısınız" dedim. "Haaş.. şöyle.. böyle doğruyu söyleyin!." derken keyfinden dörtköşe oluyordu.. Zeki'nin yanında oynayanlardan biri de meşhur kadın san'atçı Altan Hanoğlu idi.. O günlerin gözde bir ismi.. Onunla konuşmağa başladım.. Söz bir ara komedi'ye, bu arada Muammer Karaca'ya intikal etti.. Muammer Karaca, gelmiş geçmiş komedi san'atçıları arasında, adı ve karizması yüksek olan bir halk oyuncusuydu. Temsil ettiği her oyun, aylarca, hattâ yıllarca sahnelerden inmezdi.. Aslında sözü Şükran Güngör'e getirmek istiyorum.. Bir gün Dormen (Haldun Dormen) Tiyatrosu'nun kulisine girdim.. Temsil devam ediyor.. Karşıma Şükran Güngör çıktı.. "konuşalım.. ama dedi, sıram geldi, beş on dakika sonra sahneden çıkarım.." Boş bir koltuğa oturdum, beklemeye başladım.. Bu esnada, sahneden Sema Özcan çıktı.. Ben bu sefer onunla konuşmağa başladım.. Kızcağız güzel güzel anlatıyor ben de not alıyorum.. Bu sırada Şükran Güngör göründü.. Manzarayı gördü.. şaşırmış gibiydi: "-beni beklemiyorsunuz, başka bir arkadaşımla konuşuyorsunuz.. Bu nasıl iştir?" dedi.. "Vaktimi değerlendiriyorum.. şimdi sıra sizde.." deyince, "-ben artık sizinle konuşamam.." diyerek yürüdü gitti..
Tiyatronun yüzakı Yıldız Kenter'le sevginin, saygının birbirine yapıştırdığı bir çift olarak yıllarca herkese örnek olmuşlardır. O gurup, Müşfik Kenter, Yıldız Kenter ve Şükran Güngör üçlüsü; şahsiyetleri ve kaliteli san'atlarıyle tiyatromuzun yüzakını teşkil etmiştir.. Şükran'ı ebediyete uğurladık Allah arkada kalan iki kardeşe ömür versin!.."Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer" demişler.. Hayali cihana değmese de bizim hâtıralar; bazen sevinçli, bazen de bugünkü gibi hüzünlü vesîlelerle hatırımıza geliyor.. OSMAN AKKUŞAK
|
|
|
|
|
|
|
|