T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Adaletin terazisi

Tayyip Erdoğan'ın Türkiye açısından tehlike olduğuna kim inanıyor? Baksanıza, bu işin başını çekenlerden Ertuğrul Özkök, bir iki yakın temas kurdu, Ankara'daki genel merkez binasını ziyarete gitti; herhalde ikna oldu ki, böyle bir tehlikenin bulunmadığını yazıp çizmeğe başladı. Oysa, bir zamanlar, Abdullah Gül'ün eşinin başörtüsü bile ona batıyordu.. Üniversitede okumak isteyen Hayrünisa Hanım'ı "tahrikçi" olarak nitelemişti. Onun derdinin okumak değil, başörtüsü eylemine öncülük yapmak olduğunu yazmıştı. Sonra mahkemeye düştüler, özür diledi. Sanırım olay kapandı.

Demek iyi niyetli bir yaklaşım, peşin hükümlerin silinmesine imkân veriyor.

Kadro değişiyor

Siyasi kadro büyük ölçüde değişiyor. Zaten bu yüzden telâş ediyorlar.

Bir, hesap verme korkusu. İki, Meclis'te haksız menfaatleri kovalayacak "oyun arkadaşı" bulamama endişesi.

Mavi Akım dosyasının kapağı açılmayacak mı?

Kanunlar yasaklamasına rağmen kamu ihalelerine girenlerden hesap sorulmayacak mı?

Belki de sorulmayacak. Sorulamayacak. Ama gene de korkuyorlar.

Kıyamet bundan kopuyor.

Yeni Meclis'te AK Parti, CHP, DYP, bir ihtimal de, MHP olacak.

Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan gibi, son dönemin tabiî müttefikleri devre dışı. Beykoz Konakları'nda planlanıp, Rodos'ta devreye sokulmak istenen plan tutmadı.

Hedef tahtası

Kimi iyi niyetli bir endişeyi yansıtıyor; kimi kamuoyunu baskı altına alma, yanıltma iradesini.

Ve Tayyip Erdoğan'ı yerden yere vuruyorlar.

Erdoğan hakkında Yargıtay 8'inci Dairesi'nin olumsuz kararını Emin Çölaşan sevinçle karşıladığını açıkladı: "Tayyip seçime giremeyecekmiş. Ohh, böyle bir habere nice zamandır hasret kalmıştık" (17 Eylül 2002 Hürriyet)

Akşam'dan Yalçın Pekşen çok daha hızlı! Çok daha öfkeli. AK Partililer'e hakaret yağdırıyor: "...İçlerindeki en çağdaş kafa, en az 1300 yıl kadar gerilerde olduğu için, binayı ve dekorasyonu çağdaşlaştırarak, denge sağlamaya çalışıyorlar. Henüz, Ortaçağ'a ulaşmalarına 500 yıl kadar kaldığı için, 21'inci yüzyıla göz kırpıyormuş gibi yapıyorlar... Hiç kuşkum yok. Duvardaki Van Gogh ve Monet resimleri gibi Atatürk'ün de fotoğrafı sahtedir. Piri Reis haritası ise, AK Parti Başkanı'nın bir nevi bilim-kurgu merakının işareti olmalı. Kendisini hâlâ Mîlattan Sonra 600 yıllarında hissettiği için, yapım tarihi 1513 olan haritayla, aklı sıra geleceği görmeğe çalıştığını ima ediyor." (17 Eylül 2002 Akşam)

Sadece atış değil, hakaret de serbest. Hedef tahtasında Tayyip Erdoğan olduğuna göre, en pespaye sataşmalarda bile bulunabilirsiniz. Nasıl olsa bir seviyeyi ve üslûbu muhafaza gibi derdiniz de yok.

* * *

Tufan Türenç soruyor: "Recep Bey, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarırken, imam hatiplerin kapatılması zorunlu hale geleceğine göre, ne yapacak? Bunu göze alamayıp çağdaş eğitime darbe mi vuracak? Eşi hanımefendi ve kerimeleri tesettürde olan bir başbakan sıfatıyla, laik demokratik Türkiye'yi gerekli yerlerde nasıl temsil edecek? Eşli olması gereken toplantılara nasıl katılacak? Tayyip Erdoğan giyim kuşam yasalarını ve kurallarını çiğneyen kesimlere karşı nasıl bir tutum içinde olacak?" (Hürriyet 14 Eylül 2002)

W.A.S.P

Amerika Birleşik Devletleri'nde yönetime hakim olanlar W.A.S.P. diye nitelendirilen sosyal ve etnik referansa sahip kişiler. White (beyaz) Anglo-Saxon ve Protestan. Zenciler, hatta Katolikler bile, ikinci sınıf...

Türk toplumunda da kendilerini imtiyazlı bir kategoride görenler var. Onlar, bizim "W.A.S.P."larımız; "beyazlarımız"

Üstelik bizimkiler, Amerikalılar'dan çok farklı olarak, her müdahalelerinde gemiyi karaya oturtmuşlar; ülkeyi yolsuzluk batağına saplamışlar, halkı da sefalete sürüklemişlerdir...

Bence hesap soracak değil, hesap verecek durumdalar.

Telâşa düştüler. Ayaklarının altındaki zemin kayıyor.

Çarpık laiklik anlayışının, özdeğerlerimizi gözardı eden Batı taklitçiliğinin, yolsuzluk, hırsızlık ve arsızlığın sonu geliyor.

Tayyip Erdoğan olsa da, olmasa da geliyor.

Frikikli bir Atatürkçü

Senin "frikikli güzelin" Atatürkçü oluyor da, neden inançları gereği başını örtenler Atatürk karşıtı sayılıyor? Neden onlar rejim düşmanı? Veyahut imam hatiplere niçin irtica yuvası damgasını vuruyorsunuz? İnsan, hem dinini öğrenip, hem de çağdaş olamaz mı? Çağdaş olmak için frikik mi vermeli? Yoksa onunla bununla kırıştırmalı mı?

Hürriyet'in 1'inci sayfasında, en tepeye yükselmiş bir güzel. Tam da patronun istediği gibi "Atatürkçü kadın" Frikik vermiş. Haberin altında şu satırlara rastlıyorsunuz: "Selülitleri bir magazin programına konu olunca Gülben Ergen isyan etti. "Selülit işi o kadar büyütüldü ki, sonunda açıp göstereceğim." (Hürriyet 17 Eylül 2002)

* * *

Ahlâkı düzeltemezseniz, insanlara bir takım üstün değerlere dayalı bir dünya görüşü aşılayamazsınız, rasyonalite, bilim, akıl ve teknoloji ile 11 Eylül faciasına da varabilirsiniz.

Terazi, teknolojiyi temsil etse bile, doğru ayar için adalet düşüncesinin gönüllerde yer etmesi lâzım.

Terazinin bir kefesine kılıcınızı koyarsanız, adalete değil, güçlünün iradesine hizmet etmiş olursunuz.


20 Eylül 2002
Cuma
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED