|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Son günlerde, cemiyetin içinde bulunduğu sosyal ve kültürel bunalıma yeni bir açılım getiriyor, Ahmet Altan: "Evlilik, insanın doğasına aykırı" diyor. Yalnız bir kaç kelimesi eksik: "İnsanı hayvan yerine koyarsan" olmalıdır. Ki, eskiler de derlermiş ki: "İnsan, konuşan bir hayvandır." Biz, bunun "hayvanlık" tarafını bir tarafa bırakalım da, "konuşan" yönünü ele alalım: Geçen gecelerin birinde, ANAP Genel Başkanı, "Basın Kulübü"nde konuştu: AK Parti ve liderinin "takiyye" yaptığını; kökenlerinin, ülke için "irticaî bir tehlike" oluşturduğunu ifade ettiler. Amma aksine "Komünist Partisi"nin seçimlere girmesinin, bu partinin bir tabanı olmadığı ve taraftarları ile ülke için bir tehlike teşkil etmediğini beyan ettiler. Haliyle Mesut Yılmaz, kendisine siyasî mevtalıktan hayat bulmaya sebeb olan merhum Özal'ın da ocağını incir dikmiş ve ANAP'ı, 12 Eylül sonrası kurulan partilerin "günahkârlar galerisi"ndeki yerine oturtmuş oldu. Değil mi ki bu ülkede; elit, bürokrat ve levanten güçlerin saltanatı Tanzimat'la başlayıp, Tek Parti Yönetimi ile sürüp geldi ve sonunda; "Yeter söz milletindir." diyenler iktidar olup; milleti, halkı ve ezilmişlerin yanında yer aldı, o zaman uyanış ve diriliş baş gösterdi... Bunu hazmedemeyenler, her on yılda bir parlamento-dışı müdahalelerle, ülkeyi geriliğe, statükoya ve donukluğa mahkûm ettiler. Çok gerilere gitmeye gerek yoktur: 12 Eylül sonrası kurulan partiler vardı. MDP (Milliyetçi Demokrasi Parti) de bunlardan biriydi. Genel Başkanı da emekli "orgeneral" Turgut Sunalp'tı. Yalnız beş senede bitti ve eskilerin tabiri ile "siyasal mevta" oldu. İşte bu zatla, Cumhuriyet'te, günümüzün tv gülü ve Arcayürek'in "çömezi" Tuncay Özkan bir röportaj yapar, sorular sorar: -Din eğitimi zorunlu olmalı mıdır? Sunalp: -Bence laik bir ülkede olmamalıdır. Birisi doğru dürüst söylüyor, birisi yobazlığa kaçıyor. -İrtica konusunda ne düşünüyorsunuz? Sunalp: -Görüyorsunuz, başörtülü kadınlar. Bunlar zoraki. Hangi kadın süslenmek istemez. Çarşaf bize Balkanlar'dan gelmedir, fes de Balkanlar'dan gelmedir. Türkmen kızını kim çarşaflı görmüş! (Tam bir Evren Paşa mantığı) -Din eğitimi giderek yaygınlaşıyor ama.. Sunalp: -Bunların yanında İmam-Hatip Liseleri var ama, siz tutar İmam-Hatip Liseleri mevcudunu 375'e çıkarırsanız, Türkiye'de bu liselerin mezunlarını kapsayacak imamet, ibadet yeri var mı? Olmayınca ne yapıyor, bilmem nereye gidiyor... -Bunların ordu içindeki etkinlikleri fazla mıdır? Sunalp: -Bunlar orduya alınmazlar. Onun kavgasını yapıyorlar zaten. Yani İmam-Hatip Liseleri'nden adam alınmaz. -Orduda irtica soruşturmaları yaptılar? Sunalp: -Onlar askerî mektebe girenler üzerinde. -Bundan dolayı mı zaman zaman eleme yapılır? Sunalp: -Siz de bilirsiniz ki, bu memlekette üç büyük tehlike vardır: Komünizm, faşizm ve teokrasi. Komünizm Anayasa'da yasaktır ve yerin altındadır. Yerin altındakiyle mücadele edebilir misiniz? Fakat teokrasi, yani, dinin istismarı, bunlar mücadele yerlerini camilerde bulurlar. Bunlar bir çıktı mı dışarı, çığ gibi yürür, gider ortalık!" (Cumhuriyet, 21 Ocak 1988, sh: 8) Aynı gazetenin aynı sayfasında bir başka haber: "Kafaoğlu ve Sandalcı, yayın yoluyla komünizm propagandası yapmaktan İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalarına başlandı." İkisi de şu anda, birer "mevta" konumunda; komünizm dünyada iflas etmiş, amma Türkiye'de, 3 Kasım seçimlerinde, 23 parti katılacak ve bunlardan biri de TKP!.. İşte, daha dün gibi yakın bir geçmişte, (14 yıl önce) bunları söyleyen asker kökenli ve komite destekli bir siyasî parti, "mevta" haline gelmiştir. İşte bunların biri de ANAP "namzet" konumunda... O eski "Özal misyonu" gitmiş, yerine Sunalp, Kafaoğlu, gibi bir "mantalite" ile siyaset yapan bir Yılmaz gelmiş oldu! Onun içindir ki, ANAP lideri Mes'ut Yılmaz, AK Parti lideri "hemşehrisi" R.T.Erdoğan'ı, ve partisini "takiyye" yapmakla itham ediyor ve Turgut Sunalp'ı konuşturan, ona parti kurduran ve "siyasal mevta" haline gelmesine sebeb olan güçlere, tv ekranlarında ve hükümet toplantılarında, gereken "mesajları" vere dursun, son yarım asrı ve 20 yüzyılın sonunu, "Yeter Söz Milletindir!" sözü ile bitmiştir! Şimdi de, AK Parti lideri, "Rize kökenli" R.T.Erdoğan'ın "Yeter Karar Milletindir!" sözü ile, Türkiye, XXI. yüzyılın başında, ilk seçimini yapmak için, bir buçuk ay kadar bir zamanı beklemekte... İşte o zaman kim halktan yana, kim halkın inançlarını sömürür, kim siyasal etikten yoksun, bitik ve yitik bir serüven çizdiğini göreceğiz!.. Politikaya "sürüklenerek" girdiğini söyleyen bir Turgut Sunalp, perişan olup gitti... Bir "nazar boncuğu" ile Özal'ın yanında yer alıp, "Semra Hanım ekolü"ne kendini kaptıran bir Yılmaz da, çok geçmez, bu suçlama ve ithamları ile, milletten gereken cevabı almış olacak!.. Çünkü, MDP lideri, merhum Sunalp'ın şikayeti, "sürükleyerek" siyasete sokanların desteği, yetmedi!.. Mes'ud Bey'in de öyle değil mi? Millet, çok geçmez, onun da bir "siyasî mevta" olduğunu sandıkla tescil ve tasdik edecek!.. Bekleyin bu programı, sonunu görün! Görün insanlar nasıl konuşuyor, hayvanlar nasıl koklaşıyor!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |