T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bizim bakan, IMF bakanına fark attı

İşe başladığı herkese, sonunda mutlaka "kazık" atan Kemal Derviş, şu sıralar CHP'yi "iktidara taşıyacağım" iddiası ile oyalıyor. Oyalıyor diyorum çünkü Amerika'dan "kurtarıcı" olarak gönderilen ama bırakın Türkiye ekonomisini kurtarmayı, ekonomiyi "batırma" başarısını gösterdi. "IMF dayatmalarını" ekonominin kurtuluşu için tek şart olduğunu söyleyen Kemal Derviş'in tek yaptığı şey, Amerika'nın da desteği ile IMF'den 30 milyar dolar civarında, o da "yüksek faizli" borç bulmak oldu. İşte bu Kemal Derviş, Kadıköy'den CHP milletvekili adayı olarak yeniden karşımıza çıktı. Ama tek değil onun da karşısında yine kendisi gibi "Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı" yapan ama kendisi gibi ülkeyi batırmayan, tam tersine "daha güzel günlere" götüren DYP adayı Ufuk Söylemez var. Kemal Derviş alayı vala ile Amerika'dan getirilip Ekonomiden Sorumlu Bakanlığa "paraşütle" indirildi. Ufuk Söylemez ise tırnaklarıyla kaza kaza bankacılıktan bakanlığa kadar yükseldi. Yükselirken de "Türk halkının gerçeklerini" tek tek gördü ve yaşadı.

Biri "Amerika'dan ithal", diğeri halis muhlis Türk malı, iki bakanın bakanlık başarılarını masanın üzerine koyduğumuzda "IMF politikalarını uygulayan" değil, tam tersine Türk halkının gerçeklerini göz önüne alarak politika uygulayan bakanın daha başarılı olduğu görülüyor.

İşte her iki bakanın yaptıkları:

Kriterler Söylemez Derviş 1997 2001
Büyüme % 8.3 -9.4
GSMH (milyar $) 194 148.2
Kişi başına milli gelir $ 3110 2160
Enflasyon (TEFE) 75.7 73.6
İç borç stoku (milyar $) 28.6 99.7
Dış borç (milyar $) 82.2 115.1
Yıllık borç faizi (milyar $) 15.6 36.1
Vergi gelir (milyar $) 31.3 32.5
Faiz/vergi (%) 48 111.1

Görüldüğü gibi "IMF emrini uygulayan" Kemal Derviş'in dönemi, Türkiye için "tam bir kâbus" olmuş. Şimdi bu kâbusu yaşatan kişiyi, CHP Türkiye ekonomisini düze çıkaracak adam olarak içersinde barındırıyor.

Oysa Refahyol hükümeti döneminde bakanlık yapan Ufuk Söylemez'in karnesi iyi. Derviş ekonomiyi yüzde 9.4 küçültürken, Ufuk Söylemez yüzde 8.3 büyütüyor. Ekonominin büyümesi Türk insanının karnını doyurması demektir. İşsizliğin bitmesi demektir, yoksulluğun bitmesi demektir. Herbir puan büyüme ülkedeki 65.000 (yazı ile: Altmışbeşbin) insanımızın iş bulması demektir. Yakınlarıyla beraber, 300 bin insanımızın karnını doyurması demektir. Bu tablodan çıkan sonuç şu oluyor: "IMF ne diyorsa yanlış diyor." Zaten bunu sadece ben söylemiyorum. Nobel ödüllü Amerikalı iktisatçı Stiglitz de söylüyor. Stiglitz'in"Küreselleşme ve Onun Yarattığı Hoşnutsuzluklar" adlı kitabı piyasaya çıktı. Ben şu aralar "çok yoğun" çalışmalar içersinde olduğum için henüz alıp okuyamadım. Ama hocamız, dostumuz Ege Cansen, okumuş ve bir güzel de özetlemiş.

1997-2000 yılları arasında IMF'nin kardeş kuruluşu, Kemal Derviş'in geldiği kurum Dünya Bankası'nda baş iktisatçı olarak çalışan Stiglitz'in, "Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye, halkının refahını artırmak için bugünden sonra ne yapmalıdır?" sorusuna vereceği cevabı Ege Cansen şöyle özetlemiş:

1-Başta sıcak para olmak üzere, her türlü sermaye hareketlerini denetim altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır.

2-İflas kertesine gelen firmalar iflas etmelidir. Bu firmalara ödünç veren bankalar kurtarılmamalıdır.

3-Yabancı özel kişilerin, yerli özel kişilere verdiği borçlar, ülke ekonomisi krizine girince IMF tarafından sağlanan kredilerle kamu borcu haline dönüştürülmemelidir.

4-Bankaların batma ihtimalini azaltmak için, bankacılık sektörü ülkenin şartlarına göre düzenlenmeli ve denetlenmelidir.

5-Reel faizlerde ve döviz kurlarında aşırı dalgalanmaları önleyecek risk yönetimi mekanizmaları inşa edilmelidir.

6-Gelişmekte olan ülkelerde KOBİ'leri ve tarım sektörünü koruyacak özel tedbirler alınmalıdır.

7-Bir ülkede ortaya çıkan mali krize müdahale edilirken, hazırlanan tedbirler paketi o ülkenin siyasi ve sosyal yapısını göz önünde tutmalıdır.

8-Mali krizlerle mücadele edilirken, ekonomiyi küçültücü değil, büyütücü iktisat politikaları kullanılmalıdır.

Görüldüğü gibi Nobel ödüllü iktisatçı Stiglitz'in önüne Kemal Derviş'in ve Ufuk Söylemez'in karnelerini koysaydık, eminim Stiglitz, Ufuk Söylemez'i alnından öper, Kemal Derviş'e de kapıyı gösterirdi.


24 Eylül 2002
Salı
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED