Elinizde kalem tutuyorsanız, kullanırken dikkatli olmanız gereken sözcükler vardır; en fazla dikkat isteyen sözcüklerin başında ise 'Şeriat' geliyor... Okura saygıdan, sözcüğü öyle aklınıza ilk geldiği biçimiyle, uluorta kullanamazsınız; her yazdığınızda 'farklı' anlam arayanlar için ise, 'Şeriat', sizin gizli niyetinizi açığa vurur... Basın savcılarının, yazılara göz gezdirirken, 'Şeriat' sözcüğünü gördükleri her cümleyi daha bir dikkatle okuduklarına eminim.

Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Cumhur Asparuk'un, Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'ın Yüksek Seçim Kurulu tarafından 'siyasi yasaklı' kılınmasını yorumlarken, "Şeriatın kestiği parmak acımaz" deyişini kullanması bu yüzden önemli. Dilimize yerleşik çok az sayıdaki, içinde 'Şeriat' sözcüğü geçen deyimlerden biri bu; Org. Asparuk, deyişi gerçekten yerinde kullandı... "Tam yerine denk geldi" denir ya, öyle bir doğru kullanım söz konusu...

Son yıllarda siyasi anlamlar yüklenerek 'kötü kavramlar' arasına gönderilmiş olsa da, 'Şeriat', günlük konuşma dilinde, 'adalet' anlamına geliyor. Nitekim, Org. Asparuk'un deyişini, "Adaletin kestiği parmak acımaz" biçiminde kullananlar da çıkıyor. Uzman dilinde ise, 'Şeriat', 'hukuk sistemi' anlamını taşıyor. İlâhî kökenli hukuk sistemleri için olduğu kadar, 'lâik hukuk' için de kullanılabiliyor sözcük... "Musevi Şeriatı" denilebildiği gibi, hukuku 'ilahî kökenli' sayılamayacak ülkelerdeki mahkemelerin verdiği kararlar için de "Şeriatın kestiği parmak acımaz" deyişi kullanılabiliyor.

Sözcüklerin aslında hepsi mâsumdur, ama bizde belli sözcüklerin 'suçlu' olmak gibi bir kaderi var. Org. Asparuk tarafından çekinmeden sarf edilen 'Şeriat' sözcüğü yüzünden, son elli yıl içerisinde, kimbilir kaç yazar ve düşünür mahkemeler önünde hesap vermek zorunda bırakıldı. İçeriğinden boşaltılmış "Şeriatçı" sıfatı, kişileri, kurumları yıpratmak için yeterli kabul edilen bir ülke burası...

Oysa, ister dar ve yaygın anlamıyla isterse uzman dilindeki karşılığıyla kabul edilsin, 'Şeriat' sözcüğü, bazı çevrelerin üzerine yüklediği 'olumsuzluğu' hak etmiyor. Birçok Batı üniversitesinde, 'İslâm hukuku' dersleri okutuluyor ve bu dersleri alan öğrencilerin en bol kullandığı sözcük de 'Şeriat'... Şimdi yazdığımda şaşanlar çıkacaktır, ama bilen biliyor: Türkçede dilimizden hiç düşürmediğimiz 'meşru' ve 'meşruiyet' sözcükleri de aynı kökten; biri "Şeriata uygun", diğeri de "Şeriata uygunluk" anlamına geliyor...

Org. Asparuk'un "Şeriatın kestiği parmak acımaz" deyişi, kullananların dilinde, hukuk sistemine güvene işaret ediyor. Hukukun veya adaletin herkese hakkını teslim edeceğini, bazen hata edilse bile bunun genel kuralı değiştirmeyeceğini, hataya muhatap olan kişinin uğradığı mağduriyeti sineye çekmesi gerektiğini bu deyişten daha güzel anlatabilmek mümkün mü? Devletin adalet üzerine oturduğuna ("Adalet mülkün temelidir") inanan insanlar, "Şeriatın kestiği parmak acımaz" inanışı sebebiyle, hukuk erbabına da toz kondurmazlar...

Bunun doğal sonucu, adalet câmiası içerisinde yer alan yargıç ve savcılarla bütün hukukçuların, yerine getirdikleri görevin nezâketini müdrik olmalarıdır. Fiilen içinde yer aldıkları kurum, büyük hataları kabul etmeyen, üzerine toz kondurulmaması gereken bir kurumdur da ondan... Şeriatın kestiği parmak acımaya başlarsa adalet mülkün (devletin) temeli olmaktan uzaklaşır...

Bu topraklar için verilen bütün mücadeleler, Çanakkale Savaşı da İstiklâl Savaşı da, adaletsever bir ulusun haktan ve hukuktan şaşmama azminin eseriydi. En karanlık günlerde bile, âdil olmaya çalışan insanlar bağımsızlığın yılmaz savunucuları oldular. Belli dönemlerde, bir tür ihtilâl mahkemesi gibi çalışan İstiklâl Mahkemeleri de kuruldu; ama yargıçlık mesleğine, hukuk kurumuna gölge düşmesin diye, özel yetkilerle donatılmış bu mahkemelere meslekten yargıç atanmadı... Bizden öncekilerin bu titizlikleri sayesinde, "Şeriatın kestiği parmak acımaz" deyişi, bugün bile tekrarlanabiliyor...

Umarım, aynı deyişi bizden sonraki nesiller de kullanmaya devam eder...

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu