T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şeriatın kestiği parmak

Erbakan ve Tayyip Erdoğan'ın başına gelenler kanun gereği mi? "Efendim madem kanun var. Hakim de karar vermiş; öyleyse şeriatın kestiği parmak acımaz."

Şu gazetecilerin yaptığına bakın: Kimi yakalasalar, Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı hakkında ne düşündüğünü soruyorlar. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk da nasibini aldı ve ayaküstü siyasi demeç verdi: "Suç işleyen neticelerine katlanır. Şeriatın kestiği parmak acımaz."

Oysa bu karar Türk milletinin büyük çoğunluğunun yüreğini sızlattı.

Karar acıttı

AK Parti Grup Başkanı Bülent Arınç en güzel şekilde izah etti durumu: "Bu bir Anadolu tâbiridir. Allah'ın çizdiği kadere boyun eğilir anlamında kullanılır. Yüksek Seçim Kurulu, şeriata göre karar vermedi ki; Türkiye Cumhuriyeti laiktir. Mahkemeler, Kur'an'ın hükümlerine göre karar vermez."

Tayyip Erdoğan yasak kararını değerlendirirken, hemen yanıbaşında duran Bülent Arınç'ın hüzün dolu ifadesini unutmak mümkün değil. Ben o yüzde, yılların biriktirdiği haksızlıklara isyanı gördüm. Her iyiniyet adımının güçlü bir el tarafından ezilmesinin burukluğunu hissettim. Uzattığı elin havada bırakılmasına duyulan öfkeyle karışık teessüre şahit oldum. Bülent Arınç, sadece Tayyip Erdoğan'ın yasağına değil, öz vatanında garip bırakılan koca bir camia için ıstırap çekiyordu; gözyaşlarını yüreğine akıtıyor, içindeki yangınını söndürmeğe çalışıyordu.

Evet bu karar çok "acıtmıştı" onu, mensup olduğu camiayı; Tayyip Erdoğan'a umut bağlayan kitleleri. Rencide edilmişlerdi. Yeniden "Siz bizden değilsiniz; siz doğuştan suçlusunuz" diye damgalanmışlardı.

Bu karar adil olmadığı için "acıtmıştı."

* * *

Zaten, "Ne yapalım kanun var" iddiası da yanlış.

Dayandıkları hukukî metin, Anayasa'nın 76'ıncı Maddesi ve Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11'inci maddesi. Her ikisi de "312'den mahkûm olanların affedilseler bile milletvekili seçilemeyeceğini" öngörüyor.

Oysa Tayyip Erdoğan, veyahut Necmettin Erbakan affa uğramadı ki:

1) Cezaları ertelendi

2) Mahkûm edildikleri 312'nci maddedeki suçun unsurları değişince, basit tahrik değil, sadece nitelikli tahrik (kamu düzeni açısından tehlike yaratacak tahrik) suç kapsamında kaldı.

Af, farklı

Af nedir? Bir fiilin suç olmaktan çıkması nedir? Aralarında fark var mı?

-Var. 312'nci maddenin unsurları değişince, bir başka ifadeyle yasa koyucunun iradesiyle fiil suç olmaktan çıkınca, Türk Ceza Kanunu'nun ikinci maddesi gereği, bireyin suçsuzluğu geriye doğru işliyor. (Türk Ceza Kanunu madde 2. "İşlendikten sonra yapılan kanuna göre, cürüm veyahut kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz. Eğer böyle bir ceza hüküm olunmuşsa, icrası ve kanunî neticeleri kendiliğinden ortadan kalkar. Bir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise, failin lehinde olan kanun tatbik ve infaz olunur.")

Af tamamen farklı bir durum. Fiil suç sayılmaya devam ediyor. Sadece cezanın bağışlanması söz konusu.

Bu durumda, –suçun unsurlarının değiştiği gözardı edilerek– "kanun, affedilse bile, 312'nci maddeden mahkûm olanın milletvekili seçilemeyeceğini öngörüyor" demek, haksız ve sakat bir mantık.

Aynı sözü sarfederse, bugün mevcut 312'ye göre, ne Necmettin Erbakan ne de Tayyip Erdoğan mahkûm edilir.

* * *

Daha önce de Behice Boran örneğini verdik.

Boran, Türkiye'nin Kore'ye asker göndermesini eleştirmişti. Bu yüzden "halkın maneviyatını kırmak ve düşman karşısında memleketin mukavemetini azaltmak" suçunu düzenleyen 161'inci maddeden mahkûm olmuştu. Boran'ın mahkûm olduğu son fıkra, suçun barış zamanında işlenmesini içeriyordu. Boran'ın cezası infaz edildi. 1965'te Boran milletvekili seçildi. 161'inci maddeden mahkûm olan birinin, affa uğramış bile olsa, milletvekili seçilemeyeceği gerekçesiyle, Adalet Partisi, Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu. Oysa, aradan geçen zaman içinde, Boran'ın mahkûm olduğu 161'inci maddenin son fıkrası kalkmış ve sadece savaş zamanında, halkın maneviyatını kıracak propaganda yapmak suç sayılmıştı.

Yüksek Seçim Kurulu, Boran'ın fiilinin suç olmaktan çıktığı tesbitini yaparak, milletvekilliğini yasaya uygun buldu.

O tarihte Boran'a izin veren Yüksek Seçim Kurulu, bugün Erdoğan ve Erbakan'ı yasaklıyor.

İşte bu yüzden "şeriatın kestiği parmak acıyor."

Erteleme yasaları

Gelelim, 4454 ve 4616 sayılı erteleme yasalarına.

4454 sayılı Basın Suçlarını Erteleme Yasası 3 Eylül 1999'da kabul edildi. 21 Aralık 2000 gününde 4616 sayılı yasa ile 4454 sayılı yasanın kapsamı genişletildi ve panel, miting gibi toplantılarda yapılan konuşmalar da erteleme kapsamına girdi.

4454 sayılı yasa 3 Eylül 1999'da, basınla sınırlı tutulmayıp, panelde ve mitingte yapılan konuşmaları da kapsamına alsaydı, 16 Aralık 1999'da cezasını çekmeye başlayan Hasan Celâl Güzel'in cezası ertelenecekti. Çünkü Güzel 4454 sayılı yasadan yararlanacaktı.

İşte bu görüşten hareketle, Anayasa Mahkemesi, Hasan Celâl Güzel'in 4454 sayılı yasanın kabulünün üzerinden üç yıl geçtikten sonra, 3 Eylül 2002'de, bütün haklarına kavuştuğunu belirtiyor. Ayrıca, üç yıl dolmadan da, ana cezaya bağlı olan siyasi hak mahrumiyetinin ertelendiğini hükme bağlıyor. Çünkü, Anayasa Mahkemesi'ne göre, "4616 sayılı yasada, aslî cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'î ceza ya da hak yoksunluklarının ertelenmeyeceğine ilişkin herhangi bir istisna kuralı yoktur. Bu nedenle, aslî cezaya bağlı olarak gerçekleşen fer'î cezaların da, hak yoksunluklarının da ertelenme olanaklarından yararlandırılması gerekir... İnfazı devam eden fer'î cezaları ve hak yolsunlukları açısından, Hasan Celâl Güzel, ertelemeden yararlanacağı gibi, 4454'teki 'mahkûmiyetin hiç vaki olmamış sayılacağı' olanağından da yararlanmalıdır. Belirtilen imkânlardan yararlanması Türk Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesi gereğidir." (31 Ağustos 2002 Resmi Gazete)

Ali Hüner

Her nedense, Tayyip Erdoğan'ın 4454 ve 4616 sayılı erteleme yasalarından yararlanamayacağı Anayasa Mahkemesi tarafından, 5'e karşı 6 oyla kararlaştırılmıştır. (19 Nisan 2002 Resmi Gazete)

Zaten Yüksek Seçim Kurulu da, 3'e karşı 4 üyenin oyu ile, Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilemeyeceği sonucuna varmadı mı?

Tayyip Erdoğan hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararına bakınca, bir üyenin –Ali Hüner'in– görüş değiştirdiğini görüyoruz.

Hasan Celâl Güzel'e siyaset yolunu açarken müsbet oy kullanan Ali Hüner, Tayyip Erdoğan konusunda farklı bir yorumu benimsemiştir.

Bu kadar kısa sürede görüş değişince, "şeriatın kestiği parmak acıyor."

Hem de çok acıyor.

* * *

Hele Erbakan'ın durumu! Diyelim ki, Tayyip Erdoğan'ı, 3 Eylül 1999 tarihli Erteleme Yasası'ndan önce cezası infaz edildiği için, kapsam dışı bıraktınız.

Ama Erbakan'ın cezası, infaz yasası kapsamına girdi. Öyleyse, aslî cezasından doğan fer'î cezaları niçin ertelenmiyor? Güzel'den ne farkı var?

Güzel, 4454 sayılı yasadan da yararlandırıldığı için üç yıllık deneme süresine 3 Eylül 1999'da başlıyor. 3 Eylül 2002'de "mahkûmiyet hiç vaki olmamış" sayılıyor.

Neden Erbakan için 4616 sayılı yasanın kabul tarihi olan 21 Aralık 2000 yılı esas alınıyor ve haklarına 21 Aralık 2003'te kavuşacağı belirtiliyor?

Yasak, kanundan değil yorumdan kaynaklanıyor. Demokratikleşme adımlarına ayak uyduramayan statükocu organlar tasfiye edilip yeniden yapılandırılmalıdır.

Türk milleti adına

DGM'deki askerî hâkimi tasfiye ediyorsunuz ama Anayasa Mahkemesi'nde biri Askerî Yargıtay'dan diğeri Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nden gelen birer üye var.

Doğrusu içtihadını değiştiren Ali Hüner'in hangi kontenjandan Anayasa Mahkemesi'ne seçildiğini merak ediyoruz.

Ben şahsen çelişki yumağını çözemedim. Ali Hüner'in Erdoğan ve Güzel'in farkını belirten izahatını seve seve sütunumda yayınlamaya hazırım.

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan da, Hasan Celâl Güzel hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararını neden gözardı etti, bunu izah etmeli.

Ne de olsa, yüce Türk milleti adına karar veriyorlar.

Milleti ikna etmek mecburiyetindeler.


24 Eylül 2002
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED