|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
HAFTANIN YORUMU
Sakın "yağ yapıyor" demeyin, haksızlık edersiniz. Milliyetçilik duygularım kabardı hepsi bu. sevinmek, coşmak için şartlandım bugün. Barcelona karşısına çıkacak olan takım Fenerbahçe, Beşiktaş, Kocaelispor da olsaydı duygularım değişmeyecekti. Ama onlar bu duygularımı oldukça köreltti. Baksanıza didişip duruyorlar. Kendileri ile kavgaları var. Taraftarlarına "Bizim hiç mi iyi günümüz olmayacak" dedirtiyorlar. Yaşamın zor koşulları yetmiyormuş gibi, bir de takımlarının aldığı kötü sonuçlara üzülüyorlar. Eğlenmek, sevinmek için gittikleri tribünlerde ateşle oynayıp, başlarını derde sokuyorlar. Herkes gerilim içinde yaşıyor. Neden olanlar utanmalı. OLAYSIZ HAFTA YOK Şampiyonluğa şartlanmış olanların derdi hiç bitmeyecek. Kaybedilen her puan için ağıt yakanlar, suçu kendilerinde değil de, başkalarında arayanların burunları kavgadan kurtulmayacak. Oysa hedefleri şampiyon olmak yerine "Başarılı olmak" olsaydı, daha huzurlu yaşayacaklardı. Her takım gol yer ve yenilebilir. Bu herşeyin sonu demek değil ki. Bir sonraki maçta aynı hatayı yapma, kazan ve mutlu ol. Bu kadar basit. Ama hayır, "yaşamanın tadı kavga etmeden çıkmaz" diye düşünenlerin yaşam tarzı, her zaman olay çıkarmaktır. O yüzden olaysız gün geçmiyor. BEŞİKTAŞ TATSIZ Futbolu henüz oturmadı. Talihsizlikleri biraz sakatlıklardan, biraz da agresif oyuncularından kaynaklanıyor. Lucescu yaptığı açıklamada "Beşiktaş'ı Galatasarayla eşdeğerde tutamazsınız. Onlar bu duruma 4-5 senede geldi" dedi. Hay demez olaydı. Yer yerinden oynadı. Şimdi medya bunu kaşıyor. Çünkü olay isteyene olay, mutsuzluk isteyene mutsuzluk, öfke isteyene öfke satıyorlar. Yani arz-talep meselesi. Beşiktaş'ta kimse de çıkıp "Lucescu haklı" diyemiyor. Papağan gibi söylenen tek söz "şampiyon olacağız." Buna kimsenin itirazı yok ki. Olacaksan ol. Ama önce iyi oyna. Kazanmak için gayret göster. Taraftar veli nimetin. Oyundan çıkarken elini kolunu sallama. Bak, sonra özür dilemek zorunda kalıyorsun. Ne onu yap, ne de bunu. FENER'İN TAVRI Başkan Yıldırım hafta içinde Milli Takımlar Teknik Direktörü Şenol Güneş'e "Başkanlığa devam kararı aldığım için çok pişmanım. Gidersem bir daha dönmem" dedi. Tercih, kendisine ait. Fenerbahçeliler'in yarısı yaptıklarından ötürü kendisine minnet duyuyor. Ama öbür yarısı yapamadıkları için öfke. Şimdi sayın Başkan Yıldırım "acaba ben ne yapmadım" diye düşünüp, bunları başarmanın formüllerini arıyor mu? Umarım arıyordur. Çünkü kendisini olumlu düşünen, eleştirilerden ders alan bir çizgiye taşıdığını görüyorum. Kamuoyunun Lorant için, "gidecek mi yoksa kalacak mı?" diye toto oynamasına aldırmadan, Lorant'ın hala arkasında olduğunu söylemesi kendisine yakışır asil bir davranıştır. Ayrıca idmanların basına kapatılma kararını kaldırması da önemli bir yanlıştan döndüğünü göstermiştir. Öğünmek gibi olmasın ama, bu olayı medyada sadece Yeni Şafak gündeme getirmiş, yanında bir başka medya kuruluşu da bulamamıştır. Doğruları yazdımıza inandığımız için zaten başkasının desteğine de ihtiyaç duymuyoruz. GENÇLER VE TRABZON Trabzonspor, Beşiktaş karşısında onurlu bir savaş verdi. Yenemediler ama, kazanmak için gösterdikleri çaba övgüye değerdi. Samet Aybaba'nın özellikle genç oyuncular kazandırma konusundaki çabası diğer teknik adamlar için de örnek alınmalı. Trabzonspor'un bundan sonraki haftalarda daha olumlu futbol oynayacağına inanıyorum.
Gençlerbirliği'ni Ankaragücü'ne yenildiği için asla ayıplamıyorum. Bunları doğal karşılamak lazım. Ankaragücü daha iyi oynadı ve kazandı. Her takımın durgun olduğu dönemler vardır. Belki bu yenilgi Ersun hocayı da futbolcularını da gerilimden kurtarmıştır. Bundan sonra daha iyi futbol oynamalarını bekliyorum.
Tüm takımlara, taraftarlarına, yöneticilerine sağduyu, sağlık ve mutluluk diliyorum.
|
|
|
|
|
|
|