Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İyimser bekleyiş

Neyse, yarın seçim var da, seçim yasaklarından kurtulup; partilerin adından söz ederek siyaset yazmak mümkün olacak. Benim için, birkaç gündür, yazı yazmak gerçekten büyük sıkıntı haline dönüşmüştü.

Aslında siyaset yazmaya bayıldığım yok. O yüzden, siyaset yazamazsam, 'işsiz' kalmaktan korkanlardan da değilim. Hatta, yayınlanmış yazılarım ve kitaplarım arasında, benim en sevdiklerim içinde 'siyaset olmayanlar'.

Sürekli olarak, siyasete ara vermeyi, siyaset yazmaya mecbur olmamayı düşünmüş ve siyaset yazmayacağım günleri düşlemişimdir. Ama bu sefer ki, farklıydı. Çünkü, 'yasak'tı. 'Yasak'tan hazzetmiyorum. Bende 'yasak alerjisi' var. Yasak olmasa, asla yapmayı aklımdan bile geçirmeyeceğim şeyler, 'yasak' olunca, benim için mutlaka yapılması gereken şeyler haline dönüşüyor. Normal bir insanız yani.

Bana bıraksalar, siyaset yazmak istemeyebilirim ama 'şu, şu günler şöyle şöyle siyaset yazmak yasak' denildiği vakit; tam da 'şu, şu günler şöyle şöyle siyaset yazmak'tan gayrı hiçbirşey düşünemez oldum. Seçimle birlikte, 'zihnim özgürleşeceği' için pek memnunum. Şunun şurasında oy kullanma gününe, yani seçime 24 saat, Türkiye'nin önünün belirginleşmesine, yani seçim sonuçlarının alınmasına 48 saat kaldı.

Seçim sonuçlarıyla birlikte sadece dilediğimiz gibi yazmaya değil; konuşmaya da başlayacağız. Zaten, ben, önümüzdeki hafta ortasında Tel Aviv Üniversitesi'nin Moşe Dayan Merkezi'ne konuşma yapmaya gideceğim. Konu mu ne? 'Türkiye'deki seçim sonuçlarının değerlendirilmesi!'... 6 Kasım'da İsrail'de konuşmanın bir gün ardından, 7 Kasım günü, Amerika'da yayınlanacak bir kitaba, 4-5 sayfa uzunluğunda 'seçim değerlendirmesi' yazısı yazıp göndereceğim.

Seçim gecesi (yarın gece), sonuçlar geldikçe televizyon ekranlarında değerlendirme yapıyor olacağım. Pazartesi öğle vakti ve yine gecesi, değişik televizyon ekranlarında 'gelmiş sonuçlar'ın değerlendirmesiyle geçecek. Bu arada, seçim gece yarası, BBC televizyonunda, dünyada Türkiye'deki seçim sonuçlarını merak eden izleyicilerle 'randevu'dayız.

Zaten günlerdir, seçim sonuçlarına ilişkin tahminlerimizi, parti adı vererek yapmaktaydık. Yani 'seçim yasaklarını sürekli ihlal mi' etmekteydik?

Hayır. Bunu yabancı yayın organlarında yapıyorsanız, 'yasak' olmuyor ki. BBC'ye (radyo), Washington Post'a (günlük gazete), Reuters'e (televizyon), İtalyan ve Yunan televizyonlarına konuştum. Yani, yabancı medyaya, ister yazılı, ister görsel ve ister sesli olsun, Türkiye'deki yasakları ihlal içeriğinde seçimlerle ilgili görüş belirtiyorsanız; bunu Türkiye topraklarında yapmış olsanız bile 'yasağı ihlal' etmiş olmuyorsunuz.

Biraz karışık değil mi? Öyle. 2002 yılında seçim anketlerine, bunların değerlendirilmesine, parti ismi verilerek seçim tahmininde bulunmaya, seçimlerden bir hafta önce 'yasak' getirirseniz, böyle tuhaf sonuçlar ortaya çıkar. Yarın, özgürlükleri kısıtlayan, laf ola beri gele yasakların olmayacağı bir Türkiye'ye doğru bu seçimlerle birlikte yol alıyor olacağız.

Bu 'iyimser' yoruma nasıl mı ulaşıyor; nereden mi varıyorum?

Öncelikle, bazı 'entelektüel burun kıvırma' ve 'sürekli mutsuzluk yayma' tavrının aksine, ben, halkın oyuna başvurulan her durumun 'doğru', 'hayırlı' ve 'anlamlı' sonuçlar vereceği kanısındayım. 3 Kasım bunun niçin istisnası olsun ki? Üstelik, bu seçimlerin yapılması gerektiğini, 'mandat' ve bir başka deyimle 'temsil yenilenmesi' gereğininin halka sorularak yapılmasının zorunlu olduğunu ısrarla savunmuştum.

Seçimlerin muhtemel sonuçlarından. Bu seçimin 'kimi getireceği'nden ziyade, 'kimi götüreceği' açısından daha önemli olduğunun defalarca altını çizmiştik. Bu seçimin, Türkiye'de bir kitleler nezdindeki 'siyasetin toptan yenilenme ihtiyacı'nı dışa vuracağı besbelli. Dolayısıyla, bu seçim, 'statüko erozyonu'nda çok önemli bir 'kilometre taşı' olacak. Türkiye halkı, 'sahne'de pek az 'eski' bırakacak. Bazılarıyla, -partiler ve şahsiyetler- bu seçimlerle birlikte, belki de 'ebediyen' vedalaşacağız. TBMM'nin sandalyelerine oturan yüzleri yenileyecek. 'Eski'nin uzantısı olarak 'statükoya yatırım' yapanlar, göreceksiniz; ancak ve o da 'geçici' muhalefet statüsü ile bu seçimin getireceği parlamentoya girebilecekler. Bundan sonraki ilk seçimde onlar da gidecekler.

Neyi ve kimleri kastettiğimizi biraz daha açık mı yazalım?

İki gün sabredin...

Türkiye halkı, bazılarından dünün ve bugünün hesabını soracak. Bazılarının sandıkta hesabını dürecek.

Sonucun böyle olacağını bilmekle birlikte, nasıl ve ne oranlarda olacağını, ben de merakla bekliyorum...


2 Kasım 2002
Cumartesi
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED