|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan seçim sonucunun belli olmasının hemen ardından yaptığı açıklamada dünkü gazetelerin ifadesiyle bazı "güvenceler" verdi. Bu "güvenceler"in AB, IMF ve "dünya ile entegrasyon"ya ilişkin olanları anlamlı -ve herhalde- gerekli mesajlardı. Ancak bütün bunların önüne yerleştirilen "güvence" doğrusu beni çok şaşırtı. Hatırlıyorsunuzdur mutlaka, hani şu "yaşam tarzına saygılılık" meselesi... Şaşırdım, çünkü bugüne kadar seçimden hükümet kurma yetkisiyle çıkmış bir siyasal partinin -sağ ya da sol- topluma ilk seslenişinde benzer bir "güvence"yi hatırlattığını hatırlamıyorum. Sonradan bu şaşkınlığımı açtığım bazı arkadaşlar bu hatırlatmanın da yararlı hatta gerekli olduğunu söyledilerse de, ben yine de fikrimi değiştirmiş değilim. Haksız mıyım; hakkında ne denmiş olursa olsun, seçimden mutlak galip olarak çıkan bir partinin söze "suçluluk duygusu"nu aşırı derecede çağrıştıran bir vurguyla başlaması şaşırtıcı değil mi? DP, DYP ya da ANAP'ın ağzından çıkmış benzer bir "güvence"yi hatırlayanımız var mı? Umarım "daha dün bir bugün iki"ken bu "sataşmalar" da nereden çıktı demiyorsunuzdur! "Güvence" meselesini hatırlatıyorum, çünkü bir partinin herşeyden ve herkesten önce kendine güvenmesini ve ve bu güvenini topluma iletmesini çok önemli görüyorum. Hükümeti tek başına kuracak bir partinin daha sayım devam ederken ve kimseden bu konuda bir soru gelmemişken -sanki başka türlüsü mümkünmüş gibi- "yaşam tarzına saygılı" davranacağını ilan etmesinin ne gereği var? AKP'nin seçmenin yüzde 35 gibi önemli bir kesiminin oyunu alarak birinci parti olmasının ülkenin siyasal hayatının gidişatı açısından çok önemi var. Artık pekçok yorumcununun da dikkat çektiği gibi, ülkenin birinci "merkez sağ" partisi AKP'dir. Ve öyle görünüyor ki, AKP'nin bu başarısı bundan sonrası için de hemen herkesin şikayet ettiği "parçalanmış markez-sağ partiler" sorununu ortadan kaldırmıştır. AKP bu başarısıyla aslında ta DP'den başlayıp ve sırasıyla DYP ve ANAP gibi partilerle devam eden bir "yanlışlığa" da son vermektedir. AKP'yi "merkez sağ"ın birinci partisi yapan özelliklerin başlarında da, diğer "merkez-sağ" partilerin biraz "kerhen", biraz "araçsal" bir zihniyetle ta elli yılı aşkın bir süredir etrafında dolaştıkları toplumun "İslami hassasiyetleri" konusunda ortaya koyduğu seçmene samimi gelen tavrıdır. Günümüzde başka türlüsü artık düşünülemezdi bile... Mesele "muhafazakar sağ bir parti" oluşturmaksa, bu partinin din-devlet ilişkisini "yedekte" tutabilmesi zaten artık imkansızdı. Bilemeyiz, bugün AKP'nin yakaladığı fırsatı belki, eğer yolu kesilmese ve parti kendi içinde gerekli dönüşümü gerçekleştirebilse, Fazilet Partisi de yakalayabilirdi. Toplumun "çatışma"yı sevmeyen ancak "adam yerine konulmak" talebinden de vazgeçmeyen "dindar" kesimi, ülkenin ağır bir ekonomik krizin içinde olmasının verdiği enerjiyle de AKP'yi iktidar yapmıştır. Sonuç olarak, ülkenin "merkez-sağ" partisi eğer büyük kazalar olmazsa yoluna aynı başarıyla devam edecektir. Peki iyi güzel de ülkenin büyük "merkez-sol" partisi nerededir? Önümüzdeki dönem bu büyük oluşumun da kendisini göstereceği bir dönem olacaktır. Eğer adına farklı siyasi partilerden oluşan "çoğulcu sistem" denilen sistem bir yanılsama değilse, "sağ muhafazakar" bir parti olan AKP'nin toplumun tamamını kucaklamasını beklemek tabii ki bir hayaldir. Öyle ise ülkenin "sol" cenahı da bir biçimde toparlanacak ve ekonomiden kültüre kadar her alanda geliştireceği bir "proje" ile o da seçmenin karşısına çıkacaktır. Bu oluşumun CHP çatısı altında veya CHP çizgisi doğrultusunda olmayacağı apaçıktır. Seçmeniyle buluşacak "sol" oluşum, şöyle "hakiki"sinden, yani özgürlük ve sosyal adalete aynı derecede önem veren bir oluşum olacaktır. Tarihine yönelik ciddi eleştirisini yapmış, "Biz sınıfsal kimlik üzerine bile siyaset yapmıyoruz" gibi popülist laf salatalarından kesinlikle uzaklaşmış, "özgürlük" meselesinin samimi olarak değerini bilmiş, "muhafazakar" cenahın aksine "değişimin" haklı erdemlerini iyi bellemiş bir sol oluşum... Böyle bir durumda belli olmaz, bu "hakiki" sol oluşum ilerde belki AKP seçmeninin de aklına girebilir! Sonuç olarak, ülkenin "merkez-sağ" cenahında inşaatın büyük ölçüde tamamlandığını, ancak "merkez-sol"da şantiyenin bile henüz ortada olmadığını ileri sürebiliriz....
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |