Camilerimizde, evlerimizde Kur'an tilaveti başladı bile. İşlenmiş kılıflardaki Mushaf-ı Şerifler açıldı. Kardeşlerimiz, amcalarımız, babalarımız, annelerimiz, kızlarımız, oğullarımız, saygıyla, sevgiyle, Kur'an ayetlerini dinliyor. Dinlerken de gözleriyle, parmaklarıyla ayet ayet, kelime kelime, harf harf, kutlu kelimeleri izliyor.

Sokaklarımızda tatlı bir telaş var bugün. Bu gece sahura kalkacağız. Tatlı uykumuzu, güzeller güzeli bir ibadet için bölüp, bir kaç lokma yemek yedikten sonra, Rabbimiz'in buyurdugu vakte kadar, ağzımızı yemeğe içmeye, gönlümüzü orucun güzelliğine yakışmayan şeylere kapatacağız.

Oruç, tatlı bir telaş veriyor bize.

Sokaklarımızdaki telaş, sahura ve iftara hazırlanmanın telaşı. Oruç, tatlı bir telaş veriyor bize. Çarşılarımız, pazarlarımız, başka zamanlara göre daha cıvıl cıvıl, daha hareketli. Herkes, gücü yettiğince zenginleştirmek istiyor, iftar ve sahur sofralarını.

Ramazan, en fakirimizin sofrasına da, kelimelerle tarif edilemez bir bereket veriyor. Bereket ve kanaat. En zenginimizin sofrası da nasipleniyor Ramazan-ı Şerif ile yeryüzüne inen bereketten. İftar yaklaşırken, eller uzanamıyor, zengin sofralarına da, fakir sofralarına da. Allah'ın verdiği nimetlerle aramızdaki mesafe, zengin için de fakir için de aynı.

Ramazan-ı Şerif'te, yoksul evler daha yakınımızda. İftar etmek için, elini kuru bir ekmeğe uzatan çocuğun hayali, kalbimize daha çok işliyor. Şimdi, o ele daha yakın olmamız gerektiğinin daha çok farkındayız. Onun onurunun, bizim ona sunabileceğimiz herşeyden daha kıymetli olduğunu unutmadan.

Dünyanın başka yerlerini, Allah'ın, hangi ulusa, hangi millete mensup olursa olsun bütün kullarını unutmadan. Yeryüzündeki acılı ülkeleri, acılı insanları unutmadan. Rabbimiz'in, bizleri kardeş kıldığı insanları asla unutmadan.

İlk kez oruç tutanlarımız var. Çocuklarımız, sadece tanışmıyor, garip ama, adeta konuşuyor oruçla. Oruçla, ikinci sonbaharını idrak eden büyüklerimiz var. Geçmişin acı tatlı anılarıyla, bazen yokluk, bazen varlık içinde yaşadıkları mazinin anılarıyla sohbetlerimizi renklendiren. Hatta daha çok, kendi varlıklarıyla, ne kadar yaşlı da olsalar, sofralarımızda dağ gibi duruşlarıyla bizlere güç veren. Ve annelerimiz. Bizden öncekilerin diri tuttuğu incelikleri, geleneği, nesilden nesile ulaştırmak için, özenle taşıyan, bize kadar getiren annelerimiz. Bu akşam, Ramazan başlıyor. Bu akşam, hüznümüzün de, sevincimizin de içinde, Cennet kokulu bir güzellik var. Seni seviyoruz, ey Ramazan. Bu yıl da hoşgeldin evimize, şehrimize, ülkemize, yeryüzüne.