|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yrd. Doç. Dr.Muhammed Sadık Hamidi
Hadis alimlerine göre Buhari ve Müslim sahih hadisleri seçerek kitaplarını telif etmişlerdir. Bu sebeple hadis alimleri, bu iki kitaptan her hangi birisinde mevcut olan hadisin kritiği cihetine gitmiyorlar. Biz de günlük olarak size takdim edeceğimiz hadisi şerif'leri Sahihayn'da yani Buhari veya Müslim'in sahih kitaplarında rivayet edilmiş ise referans olarak sadece onu zikretmekle yetineceğiz. Hadisi şerifleri takdim etmeden önce Ramazan'da tutmakla mükellef olduğumuz Oruç hakkında biraz izahta bulunalım. Orucun lügat ve istilahi (terim) manası: Oruç kelimesinin kökü, Farsçadaki Ruz (Gün) kelimesidir. Dilimize Oruç olarak geçmiştir. Türkçede (R ve L) harfi ile başlıyan kelime olmadığından, eski Türkler Arapça ve Farsçadan Türkçeye geçen bu kelimelerin başına (I-İ-O-U) sesli bir harfi ekleyerek talaffuz ederlerdi. Anadoluda hala Ramazan'a Iramazan Rus'a Urus ve Leğen'e İleğen diye talaffuz edilir. İşte Ruz kelimesi de bu şekilde Oruç olarak Türkçemize geçmiştir. Oruc'un Kur'an-ı Kerim'deki karşılığı (Savm) ve (Siyam) kelimesidir. Kendini tutmak manasına gelir. Bir kimsenin kendisini yemek'ten, içmek'ten, konuşmak'tan tutması gibi...Gayri Müslime, deliye, büluğa ermemiş çocuğa, yolcuya, oruç tutamıyacak kadar hasta veya yaşlı olana Oruç farz değildir. Belli zamandan kasıt, Ramazan ayında tan yerinin ağarmasından Güneşin batmasına kadar olan zaman dilimidir. Belli şeylerden kasıt: Oruç tutan kimsenin, yeme içme ve cinsi münasebetten, yani Orucu bozan şeylerden kendisini tutmasıdır. Yukarda belirttiğimiz Oruç tutmamayı caiz kılan haller geçtiğinde, tutmadığı günleri kaza etmesi gerekir.
|
|
|
|
|
|
|