Aslında, ben de gerçeklerden hoşlanmıyorum.. Ben de, çocukken bana anlatılan masallardan çok hoşlanırdım..

Neden hep çocuk kalmadık ki?.

Neden "çocuk" kalmak yerine, hep "çocuk yerine" koyuluyoruz?.

Sanki Mahmut Makal, "Bizim Köy"ü hiç yazmasaydı olmaz mıydı?.

Hep o şarkıyı söyler, "Bizim Köyler"i öyle bilirdik ve mutlu olurduk..

"Kuş sesleri/Ovalara yayılır/İnsan buna/Hayran olur bayılır/Aslan vücutlu köy yiğitleri/Kurası çıkar/Askere koşar/Birgün çavuş olur döner gelir/Ağlama nazlı yar."

Rahmetli darbeci-politikacı-yazar Orhan Erkanlı anlatmıştı..

- Harp Okulu ve Akademi'den sonra Amerika'daki askeri akademiye giderken, dünyada benden bilgili, benden güçlü, benden zeki başka bir ulusa mensup subay olabileceğini, hiç düşünmüyordum.. Amerika'daki askeri akademide katıldığım ilk derste, bunun böyle olmadığını görünce, çok şaşırmıştım..

Aslında bu "dünyaya açılmak", "gerçeklerle tanışmak", "bilginin serbest dolaşımı" gibi olgular, hiç de hoş şeyler değil..

Hep bir masal dünyasında yaşasak, daha iyi olmaz mı?

Şöyle yazıları, başlıkları, konuşmaları okuyup, dinlesek hep..

- Türkiye dünyanın en güçlü ve en önemli ülkesidir.. Ayrıca dünyanın genç nüfusu en fazla olan, en dinamik ülkesidir Türkiye.. Çin'i, Hindistan'ı, Amerika'yı, Rusya'yı, Endonezya'yı, Brezilya'yı, Meksika'yı falan hesaba almazsanız, dünyada Türkiye'den daha büyük bir ülke yok gibidir..

- Türkiye'nin eşsiz coğrafyası, ülkemizin benzersiz bir jeo-politik öneme sahip olmasını sağlar.. Bu açıdan Cebelitarık'ı tutan İspanya ve Fas, Süveyş Kanalı'nın sahibi Mısır, petrol yataklarının sahibi olan Kazakistan, İran, Irak ve Körfez ülkeleri, Türkiye'nin jeo-politik konumuna hep imrenmişlerdir..

- Anadolu ve Mezopotamya, tarih boyunca sayısız uygarlıklar görmüştür.. Ama bu uygarlıkların tümü, "Cumhuriyet Uygarlığı"nın yanında solda sıfır kalır.. Alman mimarların düzenlediği Ankara ve Japonlar'ın yaptığı Boğaz Köprüsü, bu uygarlığın somut kanıtlarıdır..

- Türkiye'nin siyasal demokratik modeli, laik devlet yapısı ve serbest pazar ekonomisi, bütün dünya ülkelerine örnektir.. 10 yıl önce komünizmden kapitalizme geçen Doğu Avrupa ülkeleri, "Türk modeli"ni bizden daha iyi uygulayarak, Avrupa Birliği'ne üye adayı olmuşlardır..

- Türkiye, çevresindeki bütün ülkelerle dost olmak ve dünyadaki bütün ülkelerle eşit ilişki kurmak ister. Amerika'nın her dediğine "evet" desek ve her ekonomik iflasta Amerika'dan para istesek bile, iki süper güç olarak Türkiye ve Amerika eşit ilişkiler içindedir. Başbakan Ecevit ve eşini, Başkan Bush bu yüzden Beyaz Saray'da ailece ağırlamaktadır..

- Türkiye'nin topraklarının altı, petrol, doğalgaz, altın, uranyum ve diğer değerli madenlerle doludur.. Ama dış güçler ve içerideki işbirlikçileri, bunların çıkmasını engelleyerek, Türkiye'yi yoksul bırakmaktadır..

- Dünyada Türkiye'den daha fazla etnik ve dinsel farklılıklar içeren bir nüfus yapısına sahip, başka bir ülke yoktur.. Gerçi küçücük İsviçre'nin dört tane resmi dili, Hindistan'ın on tane dili ve dini, Rusya'nın sayısız milliyetleri ve Amerika'nın göçmenlerden oluşan yamalı bohça gibi bir demografisi olsa da, "bütünlüğü korumak", dünyada sadece Türkiye'nin sorunudur..

Böyle yaşasak daha hoş olmaz mıydı?

Masal dinlemek, hoşunuza gitmiyor mu?

ŞAKA

Çağdaş bir ölüm cezası!.

Çin Yüksek Halk Mahkemesi Başkan Yardımcısı Liu Jiaçen, "Artık çağdaşlaşacağız" demiş..

Ve çağdaşlaşmanın yöntemini, şöyle açıklamış..

- Çin'de ölüm cezaları, bundan böyle enseye kurşun sıkılarak değil, iğneyle yapılacak..

Evet.. Acaba dünyada "ölüm cezası" üzerine çeşitlemeler yaparak çağdaş olduklarını söyleyen, Çin komünistlerinden başka siyasi akım var mıdır?

BU DA BİZİM SORUNUMUZ

Heybeliada Ruhban Okulu açılmalıdır!.

"İnanç Özgürlüğü" denilince, hep aklımıza Türkiye'deki "İslam"ın sorunları, "başörtüsü meselesi" falan geldi..

Hep söyledik, hep yazdık..

Eğer Türkiye'deki "Siyasal İslam", Türkiye'deki diğer inanç sahiplerinin ve Müslüman olmayan cemaatlerin özgürlükleri ile de ilgilenseydi, durum çok farklı olurdu..

Örneğin Fener Patriği Bartholomeos, Amerika'da Başkan Bush ve Dışişleri Bakanı Powell tarafından kabul edildi.. Ana sorun olarak da, "Heybeliada Ruhban Okulu"nun, hâlâ kapalı olmasını gündeme getirdi..

Gerekçesi de açık..

- 1700 yıldır bu topraklarda bulunan Patrikhane, yeni din adamları, eğitimli ruhaniler yetiştirmek zorundadır..

Eğer zamanında Erbakan ve şimdi de Tayyip Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapalı tutulmasına tepki gösterselerdi, "Dış Dünya", Türkiye'deki İmam-Hatip Okulları'nın, İlahiyat Fakülteleri'nin veya genel olarak "din eğitimi"nin sorunlarını, yerel değil global bir olay biçiminde görürlerdi..

Öyle değil mi?

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu