T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Askerlerin şahsi olmayan fikirleri

Harp Akademileri Komutanlığı tarafından düzenlenen panelde, MGK genel sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın açıkladığı 'şahsi fikirler' biraz daha üzerinde durmayı gerektiriyor. Özellikle de, 1. Ordu komutanı Org.Çetin Doğan, savunurken, "Org. Kılınç bütünüyle Batı medeniyetine, çağdaş medeniyete yürekten bağlı bir arkadaşımızdır" dediği için...

Org. Kılınç'ın çıkışı 'siviller' tarafından genellikle garip karşılandı; en sert eleştirilerden birini nezaketiyle tanınan bir emekli büyükelçinin yapması da bunu gösteriyor. Oysa, bir çok subay, açıklamalarıyla Org. Kılınç'a destek çıktı.

Acaba neden?

Bu soruyu kendi kendime sorunca, MGK genel sekreterinin konuşmasını deşifre etmeye karar verdim. Ne diyordu Org. Kılınç konuşmasında? En başta şunu: "Türkiye, millî menfaatleriyle ilgili sorunlarda AB'den hiç bir destek görmüyor." Bu cümledeki 'anahtar kavram', tahmin edilebileceği üzere, 'millî menfaat'. Gerçi hepimiz o kavramla ne demek istendiğini kavrayabiliyoruz, ama yine de Org. Kılınç'ın ne kast ettiğini çıkarmak için kaynağa başvurmakta yarar var.

Kaynak, Harp Akademileri Komutanlığının Mart 1996 tarihinde yayımladığı 'Millî Güvenlik Siyaseti ve Stratejisi: Kavramlar, Bir Analitik Yöntem' adlı kitap... Önsözünü dönemin Harp Akademileri Komutanı Org. Atilla Ateş'in yazdığı kitabın daha girişinde, "Millî hedefler ve millî güç" başlığı altında 'millî menfaat' kavramı da tartışılıyor.

"Bir milletin menfaatleri belirli bazı amaçların gerçekleşmesiyle sağlanabilir" diyor kitap ve "Millî menfaatler bazı hedeflere ulaşılmayı gerektirir" diye ekliyor. 'Millî hedefi' de şöyle tanımlıyor: "Millî hedef, bir milletin millî menfaatlerinin gerçekleştirilmesinde ulaşılması gereken ve ulaşıldıktan sonra da korunup devam ettirilecek somut ve belirli gayelerdir."

Herhalde başvurduğum kaynağın konumuza ilişkin önemini kavradınız. Ama, "Askerler AB'ye karşı mı?" sorusuna cevap verebilecek bilgiye sahip olabilmeniz için biraz daha beklemeniz gerekiyor.

Millî menfaatlerin belirlediği millî hedefleri üç kategoriye ayırıyor kitap. Önemli olanı, öncelik sırasına tâbi tutulamayacak, "Değer mi?" sorusu sorulamayacak birinci gruptakiler: "Devletin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü, milletin hürriyeti, namusu, şerefi, ona kişiliğini kazandıran kültürü ve içerdiği tüm mânevî değerler, devletin ve milletin korumakla görevli olduğu tarihi ile ilgili hedefler..." Kitap, "Bunlar devletin bekası ile ilgilidir" diyor...

"Millî menfaatler ile ilgili muhtemel hedefler" olarak da ilk sıraya, ülke bütünlüğü ile bağımsızlığını koyuyor kitap. "Devletin, millî varlıkla ilgili en önemli görevlerinden biri ülke bütünlüğünü sağlamaktır. Ülke bütünlüğü genel olarak siyasal bütünlük şeklinde anlaşılan bir kavramdır. Bu bütünlüğü ülkü ve ideal bütünlüğü destekler. Siyasal sınırlarla çerçevelenmiş olan millî varlık her türlü tehlikelere karşı korunmalı ve güven içerisinde sürdürülmelidir." Kitabın 'bağımsızlık' konusunda söylediği de şu: "Bir milletin yaşantısı, uluslararası dünyada tam bağımsızlıkla anlam kazanır. Siyasal bağımsızlık başta olmak üzere öncelikle ekonomik, kültürel ve askerî yönlerde sağlanacak bağımsızlık devletin saygınlığını artırmakla beraber, millî varlığın da güvencesidir. "

Önsözünden Kur. Alb. Turgut Değerli tarafından kaleme alındığı anlaşılan kitap, her yönüyle, bugün tartıştığımız konulara askerlerin nasıl baktığına ışık tutuyor. Alın size kitabın daha birinci sayfasına "Millî devletleri tehdit eden tehlike" olarak kaydedilmiş bir kaygı: "Evrensellik uğruna millî vasfı kaybetme ve bu amaçla millîlik niteliklerinden tâvizler verip ondan uzaklaşmaktır. Bu durumda devlet sürer, fakat 'millî devlet' olma avantajlarını yitirir. Millîlik yitirilince onun kaynağını oluşturan millet ve nihayet devletin tümü dejenere olur, kendine özgü şahsiyetini kaybeder."

Metindeki şu sıralarda sık kullanılan 'tâviz' sözcüğünü kaçırmadınız herhalde. Ancak, kitap, günün gerçekleri ile ters düşecek bir devletin de tehlikeye mâruz kalacağının farkında: "(İkinci tehlike) millîlik ile tutuculuk kavramlarını eşdeğer kabul etmekten oğar. Bu durumda millîlik sürer, fakat devlet çağdışına düşerek zaman içinde yıkılır." Çare şöyle formule ediliyor: "Gerçek millî devlet, millî olan niteliklerinin temel ilkelerini çok duyarlı bir biçimde korurken, onları çağdaş olumlu ölçüler içinde yorumlayıp geliştirerek uygulayan devlettir." Bunu iki biçimde gerçekleştirmeyi öngörüyor kitap. İlki, "Hafifleyen değerleri derhal çağdaş düzeye erişecek biçimde geliştirmek", ikincisi de, "Mânevî değerleri hafifleterek dengeyi sürdürmeye çalışmak..."

Umarım, aktardığım tespitlerin konumuzla ilgisini fark etmişsinizdir. Etmediyseniz kitabın şu satırlarını da okuyun: "Dış politika belirleyicilerinin millî hedefleri ve millî menfaatleri tespitlerinde kısa vâdede oluşan değişimlere ve uluslararası fikir akımları ile özel menfaatler etkisi altında kalarak hatalı kararlara ulaşma tehlikesi mevcuttur."

Org. Kılınç'ın sözleriyle paralellik arzeden Harp Akademileri yayını kitap, askerlerin AB konusunda ikna edilmelerinin epey güç olduğunun işareti.

Biz galiba boşuna tartışıyoruz.


12 Mart 2002
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED