T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
RTÜK, bari herşeyi kapatsın!..

RTÜK'ün, "Biri Bizi Gözetliyor" programı yüzünden, Kanal-6'yı 7 gün kapatması ve bu kapatma kararının gerekçeleri, mutlaka tartışılmalıdır..

RTÜK, kendisini Katolik Kilisesi'nin Piskoposlar Konseyi yerine koyarak, "Ahlak", "Huzur", "Aile" gibi kavramlara uyumun fetvalarını yayınlamamalıdır.

Ben bu anlayışı, 1975 yılının Nisan ayında, o zamanki TRT Genel Müdürü İsmail Cem'i görevden alan Milliyetçi Cephe Hükûmeti'nin kararnamesinde de görmüştüm..

O dönemde, TRT'de "Aşk Hikayesi" (Love Story) adlı bir Amerikan dizisi oynuyordu..

İsmail Cem'in görevden alınma kararnamesindeki gerekçelerden biri de, "Aşk Hikayesi" ile, o dönem TRT'sinin, Türk gençlerini evlilikten önce cinsel ilişkiye teşvik ettiği doğrultusundaydı..

Şimdi yıl 2002.. Bırakın tek kanallı Türkiye'yi, uydular aracılığıyla yüzlerce yerli ve evrensel kanalı, her çeşit eğlence, yaşam ve kültür ürününü, bütün Türkler izleyebiliyor..

Gazetelerde, televole programlarında, ailelerin içinde bilinmesi bile problem olan her çeşit ilişki, kamuoyuna her gün, her dakika sunuluyor.

Ve RTÜK, "Biri Bizi Gözetliyor"dan ötürü genel olarak şu gerekçelerle bir televizyon kanalını kapatıyor..

-Bu program genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına aykırıdır..

-Programdaki yarışmacılar birbirlerinin varlıklarına dahi tahammül edememekte, sürekli birbirlerinin aleyhine dedikodular üretmekte, zaman zaman müstehcenliğe varan şakalar yapmaktadır.

-Bu kavgalarda ve şakalarda öne çıkan kişiler, haftalık elemelerde ilk sıralarda yer almaktadır..

Her gün ve her dakika, siyasetin de, ekonominin de, toplumda adı bilinen tüm isimlerin de "dedikodu malzemesi" olarak kullanıldığı bir ülkede, RTÜK neyi ifade etmek istiyor?

Türkiye'de, birbirinden farklı konumda olan kim kime tahammül etmekte ki?..

Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Ecevit mi, Devlet Bahçeli ile Mesut Yılmaz mı, Avrupa Birliği üyeliği isteyenlerle Kuvvayı Milliyeciler mi?

"Genel Ahlak" ve "Türk Aile Yapısı" kavramlarının RTÜK Yasası'nın 4'üncü maddesinde zikredilmesini, televizyon kanalı kapatmak için kullananlar, acaba ayda mı yaşıyor?.

Bu satırların yazarı, BBG programını, herhalde bütün zamanlarda, toplam 10 dakika izlememiştir..

Benim düşüncem, kabak çekirdeği gibi, hafif geri, ama yorgun ve bezgin insanların kendilerini kaptırdıkları, ticari bir yapıt..

Program karşıma çıkınca, uzaktan kumandanın düğmesine basıp, başka kanala geçiyorum hemen..

İnsanın beyni var, aklı var, üstelik alternatif kanal ve program tercihleri var..

Ne demek, bir takım izafi gerekçelerle kanal kapatmak?..

Bahçeli Mesut Yılmaz'ı Avrupa Birliği için çekiştiriyorsa ve seçmen de MHP'ye ANAP'tan çok oy veriyorsa, seçmenleri mi, yoksa birbirlerini çekiştiren partileri mi kapatmalı yani?

ŞAKA

Gizemli bir ülke!...

"Gizli kanun" yetmezmiş gibi şimdi de bir "gizli kitap" çıktı ortaya..

Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Çankaya'daki kitaplıkta, Atatürk'ün el yazması olan bir "gizli kitap"ı okuduğunu anlattı ATV'de..

Bu durumda, bari "Görünmeyen Adam"ı da, Türkiye'ye Başbakan yapsak..

O zaman, belki krizler de gizli olurdu.. Görünmezdi, hissedilmezdi..

AB'Yİ ENGELLEMEK OLAYI

"Askerler"in de siyasî sorumluluğu var!..

Açıkça konuşulmayan ama, siyasetle, devletle, diplomasi ile ilgili her kesimin seslendirdiği soru aynı..

-Acaba askerler, Avrupa Birliği konusunda ne düşünüyor? Orgeneral Tuncer Kılınç'ın söylemi ile İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek'in söylemleri izdüşümde olduğuna göre, AB-karşıtları güçlerini askerden mi alıyor?

"Asker siyasete karışamaz" gibi sürrealist sloganları bir kenarda tutmamız şart..

İşte ABD Başkan Yardımcısı Cheney Ankara'ya geldiğinde Orgeneral Kıvrıkoğlu ile birarada oldu ama MHP'li Savunma Bakanı yemekte bulunmadı..

Daha ötesi var mı?

Askerin ağırlığını anlamak için, her dakika 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül veya 28 Şubat mı yemeliyiz?

Dün Mesut Yılmaz Brüksel'e giderken, "Askerler ile Avrupa Birliği" konusunda, önemli ve gerekli açıklamalar yaptı..

Şöyle dedi özetle:

-Çok açık söylüyorum. Askerler, Kopenhag Kriterleri'nin Türkiye'yi böleceğinden endişe duyuyorlar. Onların endişelerini gidermek lazım.

Bu endişelerin nasıl giderilebileceği konusunda da, şöyle dedi Yılmaz:

-Bu maalesef bizim deneyimlerimizle şu anda ikna edebileceğimiz bir konu değil. Ancak yaşayarak görebileceğimiz bir konu.. 1991'de yasak dil kanunu çıkartırken de, 163 kaldırılırken de böyle iddialar öne sürüldü.. Ulusal bütünlüğü korumayı kendilerine misyon olarak görüyorlar, riske girmek istemiyorlar. Türkiye'deki tartışmanın özü bu..

Evet bunları söyleyen, bir yorumcu veya bir gözlemci değil.. Eski Başbakan ve şimdiki Başbakan Yardımcısı..

Bu sözlerin ışığında, "Askerler"in tarihi sorumluluğunun çapı ortaya çıkıyor..

Eğer Avrupa Birliği karşıtları, arkalarında "askerler var" diyerek, Türkiye'nin tarihi yolunu keserlerse, burada iştirak halinde sorumluluk olacaktır!..


22 Mart 2002
Cuma
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED