|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'yi dört yılda 40 yıl geriye düşüren bu hükümetin uyguladığı "IMF'ye teslim ekonomi politikası" yüzünden Türk şirketlerinin "batan geminin malları" gibi satılacağını yazmıştım. Yanılmamışım. Pazar günü Milliyet Gazetesi'nde İbrahim Ekinci'nin bir araştırması, benim bir yıl önce yazdığım yazının gerçekleştiğini gösteriyor. Türk ekonomisini daraltan, şirketlerin finans dar boğazına girmesine neden olan IMF'nin dayattığı "dalgalı kur politikası" o güzelim Türk şirketlerinin yabancıların eline geçmesine neden oldu. Hatırlarsınız, ilk olarak Demirbank, İngiliz HSBC bankasına, "sudan ucuz" bir fiyatla satılmıştı. Demirbank'ın sahibi Halit Cıngıllıoğlu, uzun yıllardır, çok yakından tanıdığım çok değerli bir insandır. Tek hatası, (ona hata demek lazım mı değil mi onu da bilemiyorum) kendi "devletine inanmak" oldu. Hükümet, o zaman, yine "IMF talimatı" ile ve IMF'nin "Sizi ancak bu program kurtarır" dediği "çıpalı kur" programını uyguluyordu. Bu programı göre döviz çıpaya bağlanıp iki yıl, üç yıl sonraki değeri belirleniyor ve TÜSİAD eski Başkanı Erkut Yücaoğlu'nun deyimiyle "işadamı 10 yıl sonrasını berrak olarak görüyordu." Tabiî "lafta" oluyordu bu işler. Teorik olarak IMF uygun görüyor, ama pratikte "çıpa mıpa" işlemiyordu. Sonumuzu biliyorsunuz. O sıralar aynen bugün olduğu gibi "faizler aşağıya iner, enflasyon düşer, ekonomi dengeye gelir ve krizden çıkılır" tezi vardı. Halit Cıngıllıoğlu da "hükümete inanarak" aldığı Hazine Bonoları ile bu "faiz düşürme" görevini layıkıyla yerine getiriyordu. Biliyorsunuz, malum 2000 Kasım ayındaki "likidite krizi" sırasında Halit Cıngıllıoğlu, "Merkez Bankası'nın kazığını" yiyerek bankasız kalmak zorunda bırakıldı. "IMF'den korkan" ekonomi bürokratları, Halit Cıngıllıoğlu'nun elindeki Hazine Bonoları'nı satın alıp, yerine Türk Lirası vermediler. Bu tavır o güzelim Demirbank'ın, şu sıralar radyolarda, TV'lerde "Eyç, Es Bi, Si" diyerek reklamlarını yapan İngilizler'e geçti. Demirbank satılınca Türkiye'ye "yabancı sermaye" gelmedi. Tam tersine, yabancı sermaye daha önce de yazdığım gibi, bu şekilde gelen yabancılar, bu ülkede elde ettiği kârı, dövize çevirip "Türkiye'den sermaye kaçışına" neden oluyor. İbrahim Ekinci'nin Milliyet Gazetesi'ndeki araştırması gerçekten "ne hallere sokulduğumuzu" gözler önüne seriyor. 2001 başından 2002 Mart ayına kadar, Demirbank'ın dışında aralarında, Turko Tekstil, Sitebank, Sihirgaz, TBS Denizcilik gibi ünlü şirketlerin bulunduğu 10 Türk şirketinin tamamı yabancıların eline geçmiş. Ayrıca 21 şirketin yüzde 99'u yabancıların olmuş. Bize yüzde 1'i layık görmüşler. 34 şirketin yüzde 90'ından fazlası yabancıların eline geçmiş. 45 şirketin hisselerinin yüzde 50'sinden çoğunu, 31 şirket ise yüzde 50 hissesini yabancılara satmış. Yabancılar 58 şirkete de yüzde 50'den daha az bir payla ortak olmuşlar. Hatırlarsınız "yabancı sermayenin iç pazarı satın alması", ilk kez çimento sektöründe gerçekleşmişti. "Yabancı sermaye gelecek çimento kartelini kıracak" ve bu yolla çimento serbest pazar ekonomisine uyun olarak, rekabet karşısında "ucuzlamak" zorunda kalacaktı. Fransız La Farge şirketi gelip çimento fabrikalarımızı satın aldı. "Ucuzlayacak" denilen çimento daha da pahalandı. Eskiden Türk müteşebbislerde kalan "çimento sektörü kârı" bu kez Türkiye dışına çıkmaya başladı. Böyle yabancı sermaye olur mu? "Yabancı sermaye yatırımları" orta yerde yok. Yabancılar "para ve teknoloji" getirip ülkemize yatırım yapmıyorlar. Gelip bizim şirketleri "sudan ucuz" kapatıyorlar, paraları cebe atıp yurt dışına taşıyorlar. Bunun adına da "Türkiye'yi krizden kurtarma operasyonu" deniliyor. Hem iç pazarı kaptırmak, hem de "borç üstüne borç alarak" ülkeyi "dünyanın en borçlu ülkesi" yapmak için IMF'ye Niyet Mektubu üzerine Niyet Mektubu veriyoruz ve gerçekten "onurla bağdaşmayan" bir duruma düşüp "dünya dilencisi" haline geliyoruz. Türkiye "bu hallere düşecek bir ülke" değil. Ama ne yaparsınız ki, bizi yöneten "beceriksizler" ve "iş bilmezler", ekonomiyi "IMF'ye ihale edip" oradan alacağı üç beş dolar ile "günü kurtarmayı" düşünüyor. Türkiye'nin geleceğine, "en borçlu ülke" olarak "ipotek" koyduruyor. "Türkiye ekonomisini krizden çıkaracağız" diyerek bütün Türkiye'yi "komaya" sokuyorlar. Yöneticilerimiz uyuyorlar mı?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |