|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Birol Kılıç, arabeskin Türk kültürünü yozlaştıran etkenlerden "sadece biri" olduğunu söylüyor. Neden sadece biri Birol? Diğer etkenler nelerdir? Sonra da arabeskin karşısına "halk müziği"ni koyuyor; sanki arabesk "halk"tan neşet etmemiş, halkın değer tercihlerine ait değilmiş gibi... Birol okuduğunu anlamadığı için geçiyorum. Bu da keman dersi veren "ismi mahfuz" öğretim görevlisinden: "Türkiye'yi yozlaştıran Orhan Gencebay ve onun gibi müzik yapanlardır. Esin Hanım'a katılıyorum, arabesk söyleyeni Taksim Meydanı'nda sallandırmalı..." İnanırım, yaparsınız. Sadece arabesk söyleyeni değil, bu "yoz müziği" savunanları da asmalı. Orse de sizin gibi düşünüyor: "Arabeski savunmak, halkı savunmak mı oldu simdi de? Maria Callas, Pavarotti adlarını iki tane kopya CD tezgahında görünce gavur işi arabesk sanıp köşe yazısında ahkam kesen yobaz. Çok sükür ki, her gün saldırdığınız ordu Türkiye'yi sizin gibi entel gözlüğü takıp bilge olduğunu sanan örümcek kafalı salakların eline bırakmadı, bırakmayacak..." Orse lütfedip ismini, adresini, bulunduğu ili yazmamış. Mahkemeye vereceğimden korkmuş. Korkma Orse, dava açmam. Benim adım Ertuğrul Özkök değil. (Ertuğrul Özkök, "Niçin Andıç'la heref gösterdiğin meslektaşlarından özür dilemiyorsun?" diyen gazetecilere dava açıyor; bu fakirden istediği tazminat 50 milyar Türk Lirası. Bu mevzuya uygun bir zamanda değineceğim.) Peki Doktor Bülent'e ne buyurmalı? Doktor Bülent bir Ferdi Tayfur düşmanı. Pavarotti'den hoşlanıyormuş. Türkiye'de "sınıfsız, katı bir toplum" yaratma misyonuna koşulmuş devletçi seçkinlerimizin Orhan'ların, Ferdi'lerin, Müslüm'lerin taşıdığı müzikten, o müziği besleyen kültürden, o kültürle kristalize olmuş yaşama pratiğinden hazzetmediklerini biliyoruz, kendisini "bir halk çocuğu" ilan eden Doktor Bülent'in Pavarotti sevgisini de anlıyor ve takdir ediyoruz, ama "lahmacun kokulu arabesk"in karşısına "pizza kokulu arya"yı çıkarma cevvaliyetini anlamıyor, böyle "okumuş"lara sahip olduğumuz için de utanıyoruz. Kültür, bir "münavebe" konusu ve unsuru olabilir mi kuzum? Efendim doktor? "Pavarotti aryaları" dediğin nihayetinde İtalyan arabeskidir; gücünü ve rengini sarmısak kokulu İtalyan lahmucunundan, yani "pizza"dan almaktadır; hiç de öyle aşağılık bir müzik değildir. Ben mi? Sen bana bakma doktor; benim müzik beğenim bir "kategori"ye işaret etmez; ben dengesiz adamım. Arabesk de dinlerim, blues da... İtalyan arabeskini de severim, Fransız chansonlarını da... Mouskouri ve Aznavour'a bayılırım mesela. Keçi Sakal (tanımazsın, küçük hırsların ve mülkiyetlerin adamı, ezeli ve ebedi kitapçım), geçenlerde, birer adet Aretha Franklin ve Ray Charles albümü tutuşturdu da elime, şimdi nefsimi onlarla köreltiyorum. Özellikle Franklin; o çok uzak ve sevgili dostun benzetmesiyle, fırından yeni çıkmış "kowboy kurabiyesi" sıcaklığında bir şey; kaynağını tabii zencilerin o sıcak tarlalarda kendilerini biraz olsun serin tutma azmiyle dile döktükleri dehşet yakıcı sözlerden alıyor. Sen bunu anlamazsın. Sen, "Lahmacun kokulu kötü arabeske mi layık görüyorsun bizi yobaz ayı?" diye küfretmekten anlarsın. Sana "Bab-ı Esrar"dan sözedecektim. The Promise, A Bed of Frens, Lost and Found'dan filan... Hatta Kibariye'den... O kısık ve "çatallı" sesten... Ama değmezsin! Ahmet Turan Alkan hocamın belirttiği gibi, siz laiklerin de çağdaşlaşmaya ihtiyacınız var.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |