T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bülent Bey'i, Rahşan Hanım'dan kurtardılar..

Adamı, kuduz bir köpek ısırmış.. Aşı süresini geçirmiş. Ve sonunda kudurup, öleceği kesinleşmiş..

Kendisine, başına gelecekleri anlatmışlar.. "Önce kuduracaksın, sonra da öleceksin" demişler..

Hemen masaya oturmuş.. Bir kağıda, birşeyler yazmaya başlamış..

-Ne yazıyorsun, diye sormuşlar..

Başını kağıttan kaldırmış.. Acı acı gülmüş..

-Kudurunca, ısıracağım kişilerin listesini yapıyorum, demiş..

Bu bir Amerikan hikayesi.. Ne bizimle, ne de yazacağımız konuyla bir ilgisi var..

Sadece aklımıza geldi..

Ama biliriz.. Çok fazla haksızlığa uğramış insanlar da, buna benzer davranışlar gösterir..

-Elime bir fırsat geçsin.. Ben onlara günlerini gösteririm.. Bu adamlara ne yapacağımı biliyorum, der haksızlığa uğramış insan da..

Sözü, şu anda Türkiye'de en fazla haksızlığa uğramış "insan" olan Rahşan Ecevit'e getirmek istiyorum..

Açın Hürriyet'i, Sabah'ı..

Ecevit'in hastalığı ile ilgili haber ve yorumları okuyun bir.

Hele "Ertuğrul Özkök-Sedat Ergin" ikilisinin sinerjisinden çıkan "Araştırıcı gazetecilik"in ürünlerine kulak verirseniz, ortada "Korkunç" bir olay var..

Bülent Ecevit, adeta eve "kapatılmış" durumda.. Düşmüş, kaburgasını kırmış.. Ama sanki Rahşan Hanım, onu doktorların görmesine izin vermiyor..

Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin'in "Ecevit söyleşisi" bantlarını dikkatle incelemiş..

Şöyle bir yargıya varmış..

-Düşme gibi bir hareketle sırtını çarptığını, Ecevit konuşmanın başında kendisi söylemiş.. Yani bunu Ergin'in sorduğu bir soru üzerine söylememiş.. Ecevit acaba bu mesajı bilerek mi verdi? Yani onun aracılığı ile doktorlara bir mesaj mı iletmek istedi..

Ertuğrul Özkök'ün ima ettiği feci tabloyu hayal edebiliyor musunuz?..

Mutfak kapısında, Rahşan Ecevit kulağını kapıya dayamış, Bülent Ecevit'le Sedat Ergin'in konuşmalarını dinliyor..

Bülent Ecevit de, Sedat Ergin'e, şifreyle "Beni kurtarın.. Durumum feci" diyor..

O anda Rahşan Hanım, Bülent Ecevit'le Sedat Ergin'in, kendisine karşı kurdukları komployu bir anlasa, mutfaktan odaya girecek sanki..

Sonra, Sedat Ergin'e de bir pijama giydirip, onu da eve kapatacak..

Korku romanları yazarı Stephen King'in senaryosu üzerinde yapılmış "Misery" diye bir filim (1990) vardı.. James Caan ve Kathy Bates'in oynadığı bu filimde, ünlü bir yazar, bir trafik kazası sonucu, ıssız bir mekandaki dağ evine konuk olur.. Evin sahibesi, yazarın hayranıdır.. Yazarı elinde tutmak için onun bacaklarını kırıp, eve hapseder.. Ve yazar Paul Sheldon, ev hapsinde, kendisine hayran olan kadın için roman yazmak zorunda kalır..

Ertuğrul Özkök'ü okursanız, sanki böyle bir durum var..

Ecevit Sedat Ergin'e şifre ile "Doktorlara durumumu anlatın" diye mesaj veriyor sanki..

Belki o sırada, ayağını terliğinden çıkartmış ve ayak parmakları ile parkeye, "İmdat" diye yazıyor..

Bizim bildiğimiz, ne Rahşan Hanım, ne Bülent Bey, bunları böyle düşünüp, böyle yazanların yanına, yaptıklarını bırakmaz..

Zorla çıkarttıkları RTÜK'ü de, bu "Tekel Cemaati"nin burunlarından getirirler..

"Bülent Ecevit'i Rahşan Ecevit'in elinden kurtarma operasyonu"nun faillerini, sonuna kadar kovalayıp, cezalandırırlar..

Onlar şimdi "tek-el" mi, "çift-el" mi nedir, göreceklerdir..

ŞAKA

Arkadan vuruldular!..

RTÜK Yasası çıkartılmadan önce "Başbakan'ın zarif eşi" olarak sunulan Rahşan Ecevit, Tekel Medyası tarafından şimdi "Eşini doktorlardan kaçırıp, evine kırık kaburgaları ile kapatan kadın" biçiminde sunuluyor..

Bunlara güvenen politikacılar, bir numara dar ayakkabı giymiş gibi olurlar..

Arkadan vurulurlar..

AH BU TEKEL CEMAATİ

RTÜK'ü yeniden yapacaklarmış..

Dünkü Hürriyet'in 23'üncü sayfasında, sayfanın en altında, Nuray Babacan imzalı bir haber vardı..

Bu habere göre, Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu, RTÜK Yasası'na ilişkin düzeltme çalışmalarını başlatmak için, Cumhurbaşkanı'nın RTÜK'le ilgili tavrını bekleyeceklerini söylemiş..

Nuray Babacan'ın haberinde, Yılmaz Karakoyunlu, "RTÜK'te eleştirilen ve düzeltilmesi gereken bazı unsurları da bu çalışmanın içine alacaklarını" söylemiş..

Hürriyet, bu haberi böylesine küçültse bile, yine de yayınlamış.. Bu bir nevi, "Tekel Cemaati"nin, "Medya Cemaati"nden özür dilemesidir..

Ama bu arada, sabahlara kadar oturup, düzeltilmesi gereken RTÜK Yasası'nı bozuk haliyle çıkartan Yılmaz Karakoyunlu'nun "siyasi ahlak"ı konusunda ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz..

Yine bir Amerikan hikayesi var sırada..

Doktorun muayenehanesine, bir kadın, hasta ve sakat bir çocukla girmiş..

Doktora "Çocuğumu tedavi edin" demiş kadın..

Doktor çocuğu muayene etmiş.. Sonra kadına dönmüş, konuşmuş,

-Soyunun hanımefendi, demiş..

Kadın "Neden soyunayım" diye sorunca, şu cevabı vermiş doktor:

-Bu çocuk düzelmez.. Yenisini yapacağız.

Bizim RTÜK'ü de, yeniden yapsın bunlar.


19 Mayıs 2002
Pazar
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED