T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Iskalayan kaybeder

Türkiye'de daha önce sıkça görüldüğü için herkes kanıksadı da ondan mı değinen yok, bilmiyorum; ancak, iki hafta sonu üstüste yaşanan bir olayın hemen herkes tarafından görmezden gelinmesi tuhaf. Bankaları, fabrikaları, GSM şirketi, gazete ve televizyonları bulunan, müteahhitlik hizmetleri sunan büyük bir grubun başkanı olan Cem Uzan, hafta sonları, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde düzenlenen toplantılarda büyük kalabalıklar karşısında konuşuyor; hükümeti, IMF ve Dünya Bankası'nı eleştiren sözleri "Başbakan Uzan" tepkisi alıyor... Durumu görmezden gelmek çok zor.

Uzan'ın ilgi görmesinin en önemli sebebi ülkemizin ünlü sanatçılarının kendisinden önce ve sonra sahne almaları elbette. Bu yöntemi son seçimde ANAP da Mahsun Kırmızıgül'le uygulamıştı. Uzan'a gelenlerin kıyas kabul etmeyecek kalabalıklığı, dâvetine katılmanın bir partiye mâl edilmeyecek oluşuyla da ilgili. Kendisine, "Uzan başbakan" tepkisini verenlerin çoğu, onun liderliğindeki bir parti, aynı kadroyla iline gelse, katılma zahmetine herhalde katlanmazdı.

Buna rağmen, iki haftadır yaşanan, sosyolojik tahliller gerektirecek ciddiyette bir 'hâdise'... Kalabalık, karşısındakilere benzeyebilmek için olağanüstü çaba gösterdiği belli olmasına rağmen kılığından konuşma tarzına kadar kendisinden çok farklı bir 'genç adama' hançeresini yırtarcasına muhalif tepkiler veriyor... Konuşanın ülkenin en zengin adamlarından biri olduğunu biliyor kitleler; buna rağmen onun kendileri nâmına sarf ettiği muhalif sözleri tepki vererek dinliyor...

Türkiye, nüfusunun üçte ikisi 30 yaşın altındaki gençlerden oluşan bir ülke. IMF damgalı, Dünya Bankası destekli ekonomi politikalarının en olumsuz etkilediği kitle de gençler. Her yıl hayata atılan yüzbinlerce gencimiz var; bunlar iki yıldır iş bulamıyorlar. İşlerinden kriz yüzünden çıkartılanlarla birlikte, en aktif olması gereken çağı işsiz geçiren, milyonlarımız var. Uzan'ın dâvetine koşanlar daha çok onlar...

Mitinglerine katıldığım için biliyorum: O kitleyi hareketlendiren bir de Tayyip Erdoğan var. Medyanın gayretleriyle dar bir kulvara hapsedilmesine rağmen, Erdoğan, hâlâ diğer politikacılardan ve kendi partisinden fazla ilgi görüyorsa, sebebi, kitlelerin onunla kendilerini özdeşleştirebilmesidir. Konuşanın Cem Uzan gibi 'zengin' veya Tayyip Erdoğan gibi 'gadre uğramış' olması fark etmiyor, kitleler, öfkelerini Ankara'ya (ve galiba Washington'a) iletmenin derdinde...

Hayret edilmesi gereken, Cem Uzan'ın fark ettiği bu durumu politikacıların ıskalaması... Söz açılmışken Ak Parti üzerinde biraz daha durabiliriz: Geniş kitleler onu kendilerine sözcü seçmeye hazırlanırken, Ak Parti, 'sistem partisi' görüntüsüne bürünmeyi tercih ediyor... İlk seçimin, safların sosyolojik bir gerçeklik tabanına göre ayrışmasını engelleyecek bir seçim olmasını getirir bu yanlışlık ve en fazla Ak Parti'nin başarısını sınırlandırır. Tayyip Erdoğan, kuruluş biçiminden söylemine kadar, partisini, 'farklı' ve 'partizan mülâhazaların üstünde' dizayn edebilir, Uzan'ın muazzam kalabalıklarına bu yolla ulaşabilirdi.

Cem Uzan'ın çıkışı, her ne kadar başında bulunduğu grubun 46. yıldönümü etkinliği olarak takdim edilse bile, siyasi anlamlar taşıyor. İtalya'da Silvyo Berlusconi patronluktan politikacılığa heves etti, bugün ülkesinde başbakan... Bir medya patronu olan Michael Bloomberg New York'a belediye başkanı seçildi. Cem Uzan'ın niyeti de politikaya fiilen soyunmak olabilir mi? Yoksa, uluslararası bir hukuki ihtilâfta ihtiyaç duyduğu desteği devletten bulamayınca milletin desteğini arkasına almaya mı çalışıyor Uzan?

Galiba ikincisi. Cem Uzan, rakiplerinin ABD yönetimini ve dünya medyasını arkalarına alarak yürüttükleri bir hukuk savaşında, kendisinin yalnız olmadığını, topladığı kalabalıklarla, öncelikle rakiplerine -ve tabii Washington'a- gösterme çabasında.

Bu da, aslında, önlerine sürekli devlet kösteği çıkartılan politikacılar ve partiler için dikkate alınması gereken bir yöntem. Hukuki ihtilâflarda işe yarar mı yaramaz mı, Uzanlar'ın Motorola ve Nokia karşısında verdiği mücadelenin sonuna bakarak görebileceğiz. Ancak, milletin desteğini alarak yapılan mücadele, 1950, 1961 ve 1983 deneyimlerinden biliyoruz, politikada daima sonuca ulaşmış bulunuyor.

Herkes görmezden gelebilir, ancak Cem Uzan'ın başlattığı hareketliliği, partiler ve politikacılar mutlaka görmeli. Görmeli ve değerlendirmeli.


28 Mayıs 2002
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED