T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kim büyüttü böyle bi-pervâ seni?

Yağmurlu bir akşamdı. Sıcak bir günün ardından bulutlar boşalmış, İstanbul sokakları, şimşekler, gök gürültüleri eşliğinde sırılsıklam olmuştu.

Yıldırım düştüğünü ve bir çocuğun öldüğünü haberlerden öğrendik.
Bedavadan can sıkıntısı.
Halbuki iyi bir akşam geçirmeye hazırlanıyorduk.
Çay içerken, bacak bacak üstüne atma talimindeydik.
Sağ bacak mı üstte olunca daha rahat edilir, sol bacak mı? Dene de gör.
Belki de farkı yoktur sağ ile solun.
Antalya'dan davet var, telefon geldi.
Günlük güneşlikmiş.
"Hayat burada" diyor Kemer'den Ali.
Bir fırsatını bulup gitmeli.
Pazar akşamında böyle bir atmosferden, iki haber yüzünden keyfimiz iki paralık oldu.
Biri, dediğim gibi yıldırımdan ölen çocuk.
Diğeri ise Mesut Yılmaz'ın oğlu Yavuz Yılmaz'ın gazetecilere saldırması.
Tokatı görmüşsünüzdür.
Esaslı tokattı, Allah'ı var.
İşi biliyor Yavuz biraderimiz.
Tekme bile savuruyor.
Babası milleti tokatlıyor, kendisi gazetecileri.
"Neyi çekiyorsun lan? Çekecek bir şey mi var?"
Doğrusu, bu sözleri biraz değil, epeyce kaba buldum.

Bakanlık, başbakanlık yapmış ve halen başbakan yardımcılığı yapmakta olan koskoca Mesut Yılmaz'ın okumuş, koca adam olmuş, Avrupa ve Amerika görmüş oğlu, gazetecilerle böyle "senli-benli" konuşmamalı.

Hiç değilse "Neyi çekiyorsunuz lan?" demeliydi.

Yani "çekiyorsun" ile "çekiyorsunuz" arasındaki nüansı bilmesi gerekir.

Bu kabalığını alkollü oluşuna verebiliriz.

Gerçi, alkol muayenesi yapılmamış; içerken görmüş de değiliz ama, Ortaköy'deki o gece kulübünde herhalde süt içmemiştir.

Her neyse. Bakalım bu olay nasıl kapanacak, kaç gün sonra unutulacak...

Köprüden geçiş

İstanbul Boğazı üzerindeki köprülerden ve otoyollardan geçiş ücretlerine geçen yıl yapılan zam çok fazla bulunmuş ve itiraz üzerine dava açılmıştı.

Mahkeme, itiraz sahiplerini haklı buldu, zam geri alındı.

Geçen süre içinde köprüyü ve otoyolları kullanan araç sahiplerinin ödedikleri fazla ücretler (ki epey yekun ediyor) gitti gider. Geri ödenmesinin ihtimali dahi yok.

Aslında, adaleti gözeten yahut hiç değilse gözettiği izlenimi vermek isteyen bir idare, fazladan yapılan ödemelerin geri verilebilmesi için formül aradığını duyurabilirdi.

Kimse adını bile anmadı.

Şimdi öyle bir söz atılsa ortaya, görün bakın neler olur...

Çoğu araç sahibi, günde üçtirebeş defa geçtiğini iddia etmeye kalkışır.

Bu yüzden hakkıyla geri ödenmesi imkânsız.

Araçlar için yapılan zam geri alında ama, motorsikletler hâlâ yüzde 100 zamlı geçmek zorunda. (Zam öncesinde motorsikletler, otomobillerin yarısı kadar ücret ödüyordu.) Bu duruma tepki gösteren motorsiklet kulüpleri, mahkeme kararının kendileri için de adil bir şekilde uygulanmasını istiyor ve haklı olarak "Bu nasıl adalet?" diye soruyorlar.

Tartışmalar süredursun, bir ay sonra geçiş ücretlerine yeni bir zam yapılacağı açıklandı. Gözümüz aydın.

Çocuğun mu var, derdin var!

- Bizim Bülent Bey ile Rahşan Hanım ne şanslı kişiler değil mi Hocam?
- Ne bakımdan Çekirge?
- Gazetecilere tekme tokat girişip de kendilerini zor durumda bırakacak çocukları yok.

Taburcu

Bülent Bey taburcu oldu...
Her ne kadar Hüsamettin Özkan "herkese yetecek kadar sevgisi olan devlet adamı; aranılan, beklenen özlenen kişi" olsa da, tabur komutanı Rahşan Hanım.

KIZILDERİLİ GÖZÜYLE

Aşkı tanıdığında, Yaratıcı'yı da tanırsın.
Foks Kabilesi

TASARRUFUN YOLU

Apo'nun günlük masrafı 1 milyon 800 TL imiş. Fazla masraf etmemek için içeri mi girmeli?


28 Mayıs 2002
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED