T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Radikalizmleri tatlıya bağlamak ve yeni oluşumlar

Sorunu ortaya doğru koymak gerek: Türkiye son derece radikal-yapısal sorunları olan bir ülke, bu nedenle de her türlü radikalizmin buralarda yeşermesi çok kolay oluyor. Türkiye'nin "yönetim genetiği" ise, sorunları kökende "çözmek" yerine, kriz çıktıktan sonra "budamaya" ayarlı.

Siyasal ya da ekonomik sebeplerle ortaya çıkan sorunlara, gelişmiş bir demokrasinin araçlarıyla çözüm bulunamayınca, radikalizmlerin türemesi doğaldır. Türkiye'nin sorunları yapısaldır, radikaldir… Buna karşılık, sorunların çözümü için demokratik bir yöntem üretilemeyince, radikal sorun yumağına karşı doğan radikal tepkilerin budanması için seferber oluyor sistem. Sistemin bu refleks ağına ayarlı çalışması, demokrasi konusunda geri adım atılmasının, siyasetin sürekli güç kaybetmesinin nedenidir.

Bu durumda siyasi alanın normalleşmesi için "radikalizmleri bertaraf etmeye endeksli siyasi tutumların" siyasetin omurgası olmaktan çıkması gerekiyor. Radikalizmin ortaya çıktığı zemini analiz etmeyen, buna çözüm bulmaya gücü yetmeyen bir siyasi algı biçimi var. Bu algı biçimi, radikalizmi doğuran toplumsal talepleri analiz edemediği için, bu toplumsal taleplerin demokratik yollarla siyasi temsilini de gerçekleştiremiyor. Oysa radikalizm, belli toplumsal taleplerin normal yollarla siyasete akmamasının sonucu olarak ortaya çıkar. Buna karşılık belli toplumsal talepler ile siyaset arasındaki "akışkanlık", demokratik sistem içinde sağlanırsa, radikalizmi ortaya çıkaran "tıkanıklar" açılmış olur.

Türkiye on yıllardır siyasi İslam'dan Türk milliyetçiliğine, Alevilikten Kürt hareketine kadar çeşitli hareketlerin içinde varolan ve her tıkanıklıkta çizgisi kalınlaşmaya başlayan radikalizmlerin yarattığı gerginliklerle beraber yaşıyor. Çok sık zaman aralıklarıyla da bu radikalizmler yeniden ana gündem haline geliyor. Bunların yarattığı gerginliklere karşılık, sistem de bir budama refleksiyle hareket edince, gerginlik gerginlikle çarpılmış oluyor ve sonuçta Türkiye'yi yoran, geleceğe yürümek için harcaması gereken enerjisini tüketen gelişmeler yaşanıyor.

"Yeni oluşumlar"ın "yeni siyaset"i temsil etmesi için gereken en önemli dinamiklerden biri, bu kısırdöngüyü sona erdirmektir. "Radikalizmleri bertaraf etmeye endeksli" bir siyasi faaliyet, her zaman toplumsal talepleri bastıran ve demokrasiyi güdükleştiren sonuçlar doğurdu. Bundan da hep siyaset ve demokrasi güç kaybetti. "Yeni oluşumlar"ın siyasete yapısal olarak güç kaybettiren bu düğümleri çözmesi gerekiyor. Bunun için radikalizmlerin üstüne yerleştiği toplumsal talepleri, demokratik siyasetin araçlarıyla içermek ve temsil etmek esas olmalıdır. Siyasetin güç kazanmasının ve siyasi alanın genişlemesinin yolu budur.

"Yeni oluşumlar"ın kendiliğinden "yeni siyaset"i temsil edemeyeceğini belirttik geçen birkaç yazımızda. Önemli olan ortaya çıkan oluşumların "yeni siyaset"i temsil ettikleri oranda "yeni oluşum" sıfatını istihdam etmeleridir. Bunun için en önemli referans noktaları, Türkiye'yi yoran siyasal gerilimleri, siyasi alandan kovmak değil, demokratik siyaset alanı içinde konumlandırmaktır. Aksini yapmak; bu gerilim noktalarını bertaraf etmeye endeksli hareket etmek; hem radikalizmi doğuran toplumsal talepleri daha da büyütecektir, hem de siyasetin daha da güç kaybetmesine yol açacaktır.

"Radikalizmleri bertaraf etmeye" yaslanmayan, buna karşılık "radikalizmleri tatlıya bağlayan" bir performans gösterebilen "yeni" hareketler, "yeni siyaset"i temsil noktasına epey bir yol almış olacaklardır.


24 Nisan 2002
Çarşamba
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED