T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
IMF severler lobisi, işi "yalakalığa" vardırdı

Sürekli olarak "Bizim ekonomi bürokratları Türkiye'yi bilgisayar ekranlarındaki rakamlar olarak görüyor" diyorum. Gerçekten de öyle. Hem ekonomi bürokratları hem de "Boğaz ekonomistleri" Türkiye'yi, Türk insanını iyi tanımadıkları, onları ekranlardaki rakamları oluşturan "sürü insan" olarak gördükleri için, hem yanlış değerlendiriyorlar, hem de IMF gibi kuruluşların "yanlış politikalarını" Türkiye için "biçilmiş kaftan" görüyorlar.

Örnek mi? İşte ABD Hazine Müsteşarı John Taylor.

Türkiye "yangın yerine" dönmüş, işsizlik Türk insanını "cinnet noktasına" vardırmış, sokaklar işten atılmış milyonlarca insan tarafından doldurulmuş, esnaflar, memurlar sokaklara dökülmüş, çiftçi perişan, hemen hemen her gün Başbakanlık önünde bir "protesto eylemi" var, Bankaları Kurtarma Yasası ile üzerlerine "çelik dokunulmazlık zırhı" geçirilmiş yöneticiler, bu sektörde "insan kıyımına" hazırlanıyorken, ABD Hazine Müsteşarı John Taylor, "Dünyaya başarı öyküsü yazabilirsiniz" demecini veriyor. Acaba bizimle "dalga" mı geçiyor.

Böyle demeçleri daha önceleri de görmüştük. Hatırlarsınız TÜSİAD eski başkanı Erkut Yücaoğlu da çok satan bir gazetemize "çıpalı kur programının", ülke ekonomisi için ne kadar iyi olduğunu "10 yıl sonrasını görebiliyoruz" diyerek açıklamıştı.Yine o sıralar, Dünya Bankası başkanı, IMF başkanı, Amerika Hazine Bakanı gibi adamlar, yine "çıpalı kur" döneminde "Türkiye ekonomisinin ne büyük başarılar gösterdiğini" aynen bugünkü Hazine Müsteşarı Taylor gibi sık sık tekrarlıyorlardı.

Biz yine o dönemlerde "Bu gidiş kötü gidiş. Bu gidişin sonu ekonomik krizdir" diye yazıyor ve "IMF severler lobisi" tarafından "kötü adam" olarak gösteriliyorduk. Maalesef sonunda biz haklı çıktık.

O günlerdeki olayların aynı, bugünlerde tekrarlanıyor. O günlerde "çıpalı kur" politikasının ne kadar doğru ve isabetli bir karar olduğunu yazan "IMF severler" bugün de "dalgalı kur" politikasını yere göğe sığdıramıyorlar. Yalnız IMF'nin "Türkiye ekonomisinin kurtuluşu" olarak önerdiği bu iki politikanın birbirinin "tamamen zıttı" politika olduğunu unutmayalım.

ABD Hazine Müsteşarı Taylor, Türkiye'yi Endonezya sanıyor ve 2000 yılında Endonezya'da uygulanan politikaları Türkiye'ye "örnek" gösteriyor. Bizim "IMF sever ekonomistler" de onun sözlerini alıp "Hani neredesiniz? Türkiye'ye borç verenler böyle düşünüyor" diyerek aklınca bazı kimseleri eleştiriyor.

Türkiye ekonomisinin bugünkü hali için "Dünyaya başarı öyküsü yazabilirsiniz" açıklamasını yapan John Taylor'un olaylara "ne kadar hakim" olduğu, Türkiye ekonomisi konusundaki tespitinde ortaya çıkıyor. Onun sözlerini alıp, ekonominin gidişini bu sözlere dayandırırsanız, "yandı gülüm keten helva" olur, kendimizi yeni bir krizin içersinde buluruz.

Türkiye ekonomisinin kurtuluşu "büyümeyi" sağlayarak olur. John Taylor o konularda lafı biraz "geveliyor", ağzından "büyüme ama, şöyle büyüme" gibi sözler çıkıyor. Onun için "Türkiye'yi ve Türk insanını tanıyan onun doğal davranışlarını bilen insanların" sözlerine ve "çözüm önerilerine" kulak verelim. "Eli taşın altında olmayanlar" yüzünden bugüne kadar neler çektiğimizi biliyorsunuz.

Dövizi yükseltmek için falcılığa başlıyoruz

Geçen günkü yazımda "sıcak para politikasına" doğru bir gidiş olduğunu yazmıştım. "Bozdur dövizi Türk Lirası al, yatır kısa vadeli faize çok para kazan" mantığı hala sürüyor. Piyasaya müdahale etmesi gereken Merkez Bankası ise durumdan "hoşnut", bir korkuları yok. Piyasanın kendi işleyişi ile doları 1 milyon 450 bin liraya yükselteceğini bekliyor.

Oysa "piyasayı yaratanlar" zaten "açık pozisyona" geçen bankalar ve yurtdışındaki dövizlerini bozdurup, "kısa sürede çok kar" elde edenler.

Sistem şöyle işleyecekmiş:

Bu Pazar günü açıklanacak olan enflasyon rakamları çekirdekte yüzde 2- 2.5 arasında gerçekleşecek.

Buna bağlı olarak Merkez Bankası kontrolünde tuttuğu günlük ve haftalık faizi aşağı çekecek. Böylece dövizini bozdurup haftalık repo yaparak yüzde 12'nin üzerinde getiri yakalayan bankalar, faizler azalınca Türk Lirası'ndan dövize geçecek. Böylece dolar 1 milyon 400 bine tırmanacak.

Eğer tırmanmazsa Merkez Bankası döviz satın alarak bunu gerçekleştirecek.

Böyle bir senaryo "ekonominin falına bakmak" gibi bir şey olur. Merkez Bankası piyasadaki spekülatörlerin ve "sıcak paracıların" eline düşmek üzere, haberiniz olsun.


2 Şubat 2002
Cumartesi
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED