|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Türkiye'ye para gelsin de nereden gelirse gelsin" diyenlerdenseniz benim gibi düşünüyorsunuz demektir. Ancak, Türkiye'de herkes sizin ve benim gibi düşünmüyor. Paranın rengi kadar menşei de önemli bazıları için. Bu sebeple olacak, dün burada belirttiğim gibi, Bahreyn'de kurulu bir bankanın, zor durumdaki fabrikaları canlandırarak kendisinin yapmak amacıyla kurduğu bir şirketi 'farklı' gösterme çabasına girmesi gerekebiliyor... Şirketin adı 'Crescent Capital Investments'. İleride kâr getireceğini düşündüğü ölü bir yatırım nerede varsa oraya gidip canlandırıyor. "Kapımızı çalmadan önce ortak olmamızı teklif ettiğiniz yatırımınızı bir de bizim gözümüzle değerlendirin" diyerek ölçütlerini şöyle sıralıyor Crescent Investments: Güçlü ve deneyimli bir yönetiminiz olmalı. Piyasada ağırlıklı ve yatırılan parayı hemen döndüren hâkim bir konumunuz da. Bir atımlık değil, sürekli çalışılacak gelişmeye açık bir iş alanı. Sosyal sorumluluk da taşımalısınız... Bence, riskli sayılan bir ülkeye para yatıracak bir şirket olarak, Crescent Investments, kârın âzamisine tâlip olma yanında sosyal sorumluluk bilinci de taşıdığı için, bayağı uygun bir 'kurtarıcı'... Mudurnu Tavukçuluk yönetimi de öyle düşünmüş olmalı ki, 20 milyonu borçları kapatmak, 15 milyonu da işletme sermayesi olarak 35 milyon dolar vermeyi kabullenen 'Crescent' şirketine "Evet" demiş... Crescent'in bizim dildeki karşılığı 'hilâl'... Zaten bu bakımdan, gazeteler ısrarla 'CIA sermayesi' diye yazsalar ve ortakları arasında George W. Bush ile yakınlığı bilinen eski CIA başkanı James Woolsey ile NASA'dan (bu da NSA'den, yani en güçlü istihbarat birimi Milli Güvenlik Ajansı'ndan olmasın?) emekli korgeneral James Abrahamson sayılsa bile, Crescent, Ortadoğu'yla ilişkili bir şirket... Londra ve New York üzerinden iş görmek üzere kurulmuş, ama arkasında Bahreyn'in güçlü finans kuruluşu First Islamic Bank bulunuyor... First Islamic Bank'ın geçmişi fazla eskilere dayanmıyor. Kuruluş tarihi 1997. Merkezi Bahreyn, ABD/Atlanta'da da bir şubesi var. Çok ortaklı bir girişim. 112.5 milyon dolarlık sermayesini 80'nin üzerinde Ortadoğulu ve Malezyalı işadamı ödemiş. Doğrudan yatırım, gayr-ı menkul ve portföy yönetimi alanlarında çalışıyor First Islamic Bank... Sizler ve ben "Paranın rengi önemli değil" felsefesine sahip çıktığımız için şimdi vereceğim bilgi bizler için fazla önemli değil: First Islamic Bank, adından da hemen anlaşılacağı üzere, İslâmî ölçülere riayet ederek varlığını sürdüren bir finans kuruluşu. Yurtdışıyla irtibatlı olduğu için uluslararası ihtilâflarda görev üstlenen hukukçuları yanında, bir de 'Şeriat Denetleme Kurulu' bulunuyor. Bu kurulun görevi, banka faaliyetleri ve yan kuruluşların yatırımlarının dinî esaslara ters düşüp düşmediğini denetlemek. Sadece yatırım alanının İslâmî açıdan mahzur taşımaması değil, mukavelelerin de Şeriat'a uygunluğu kurulun ilgi alanına giriyor. Anlaşma sonrasında da, işlerin belli şartlara göre yürütülüp yürütülmediğini gözlemliyor kurul. Türkiye'de 'Şeriat' kavramı derhal bazı çağrışımlara sebep oluyor. Oysa, bugüne kadar Türkiye'deki -aralarında dev holdingler de bulunan- pek çok ticari kuruluşa yüzmilyonlarca dolar kredi açan İslam Kalkınma Bankası (Islamic Development Bank, IDB) da, tıpkı First Islamic Bank gibi, "Şer'i esaslara riayet etmekle yükümlü" bir mâlî kuruluş. IDB'nin 'amaç' maddesine bakıldığında bu özellik açıkça görülebiliyor. Aynı durum, Türkiye'nin kurucu üyelerinden olduğu, İsmail Cem'in AB ile birlikte toplantısına evsahipliği yaptığı İslam Konferansı Örgütü (Organization of the Islamic Conference, OIC) için de söz konusu. O da İslâmî ilkeler içerisinde çalışmayı, İslâm dayanışmasını ön plana çıkartan bir kuruluş. OIC'ye üye olmak ne kadar yerindeyse, IDB'tan kredi almakta nasıl mahzur bulunmuyorsa, Bahreynli First Islamic Bank'ın 'kurtarıcı' olarak devreye girmesinde de bir sakınca yok elbette. Türkiye ile ilgilenmeye başlayan Bahreynli bankanın genel müdürü Atif Abdulmalik, "İslâm bankacılığı henüz yolun başında, en eskisi 20-25 yıllık; ancak gelecek bu sistemin" diyor. Abdulmalik'in verdiği bilgiye göre, İslâmî ilkelerle çalışan finans kurumlarının elinde yatırıma dönüşebilecek 150-200 milyar dolar bulunuyor. Bu paraların küçük bir bölümüyle Türkiye'deki ekonomik potansiyel kanatlandırılır... Bahreyn bankasında çalışanlar, başta genel müdür Abdulmalik olmak üzere, 'Investcorp' adlı bir büyük Batılı finans kurumundaki önemli görevlerini bırakarak şimdiki sorumluluklarını üstlenmiş insanlar. Genel müdür, "İslâmî esaslar önümüzü kesmiyor, tersine bizi diğer kurumlar karşısında daha avantajlı kılıyor" da demiş... Crescent Capital Investments gibi zengin bir bölgeden ülkemize kaynak transfer eden bir kuruluşun çıkması beni şahsen mutlu etti. Ancak, yine de sorulması gereken bir soru var: Neden doğrudan, First Islamic Bank veya Crescent Capital Investments olarak değil de, James Woolsey ve James Abrahamson gibi 'istihbaratçı' tiplerin arkasına saklanarak geldiler? Daha yerinde soru ise şu: İslâmî ilkelerle çalıştığı iddiasındaki bankalar ve şirketlerle bu adamların ne ilişkisi var? Herhalde yarını bekleyemeyecek kadar sabırsız değilsinizdir...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |