Türkiye'yi "teröristan" ilan edersiniz ha? Alın size!.. Gurbet elin yeşil sahalarını işte böyle Ali Sami Yen eyler bizim çocuklar.

Dortmund'da dört gol hakkımızdı ya, iki gole razı olduk; bu kadarı da yeter.

Gollerden sonra ve röportaj sırasında Hakan'ın hınzırca gülümseyişini görmek çok keyifli.

Attığı golleri, doğum günü dolayısıyla eşine armağan edişi ne kadar güzeldi!

Topu ağlara gönderemediği bir atakta, kendisine pas veren arkadaşını alkışlaması, rakip takımın kalecisini kurtarışından dolayı tebrik etmesi, sanki 'nasılsa bir sonraki gelişimde atarım' der gibi kendinden emin davranması ve o özgüvene uygun şekilde peşpeşe golleri sıralaması, maçtan sonra kendisine mikrofon uzatıldığında ise "ileride oynadığım için bana da golleri atmak düştü" şeklindeki mütevazı açıklaması, son derece takdire şayan.

Hasan Şaş oyuna girmeseydi, takım belki bu kadar kolay bulamazdı golleri.

Dünya Kupası'nda gördüğümüz Hasan Şaş'la tekrar karşılaştık; ne kadar sevinsek yeridir.

Hasan ilk golden sonra birkaç defa ikinci golü kendisi atmak istedi.

Topu aldı gitti, fakat baktı olmuyor vazgeçti ve yine usta işi çalımlarına, paslarına döndü.

İyi de yaptı.

Hasan Şaş bir daha kafayı kazıtmadan çıkmasın sahaya... Ergün harikaydı, Bülent hemen farkını gösterdi.

Bütün takım muhteşemdi.

Hele Mondragon neydi öyle?

Kaleyi duvar yaptı.

Ahmet Çakar haklı; Dünya'da hangi ekip o İtalyan takımını böyle eze eze yenebilirdi?

Verilmeyen penaltılarımız var sonra...

Dortmund'da dört gol derken kastettiğimiz buydu ya, hiç uzatmaya gerek yok.

Bir başka güzellik de Avrupa'daki vatandaşlarımızın coşkulu desteğiydi elbet.

Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor formaları giyerek maça gelmiş taraftarlar, heyecanla Galatasaray ekibini destekliyordu.

Ve seyirciler "Türkiye... Türkiye" tezahüratı yapıyordu, takım değil. UEFA'ya bundan güzel cevap verilemezdi.

Teşekkür borçluyuz kendilerine.

Bir musibetin bin nasihatten evla olduğunu tekrar gördük.

Kenetlenmemizi sağladılar "tarafsız saha" kararı alarak.

Şimdi, sıradaki gelsin!

Yolumuz açıktır artık.

Aynı başarıyı Beşiktaş'ın da göstereceğinden hiç şüpheniz olmasın.

Bir ufak noktayı daha belirteyim ki, bu kardeşiniz doğma büyüme Fenerbahçelidir.

Ve bu satırları yazmaktan da büyük onur duymaktadır.

Ben kısaca FB, ama sen bana uzun uzun seni seviyorum de.

GİDERAYAK

(Tesettür mesettür diyerek, son deminde milletin yarısını kendi çapında küçümsemeye çalışan adamın birine...)

YÖK MÖK Başkanı Maşkanı Kemal Memal Gürüz Mürüz yarın marın görevini mörevini bırakıyor mırakıyor. Vatana matana hayırlı mayırlı olsun molsun.

PATLAYAN YENGE

"Yengeyi al gel..."

Gözcülük yapan teröristin, patlayıcı yüklü aracın direksiyonunda bekleyen arkadaşına telefonla gönderdiği şifreli mesaj.

Yenge dedikleri bomba.

Aman dikkat!

Bugünlerde ailecek görüşmek istediğiniz arkadaşlarınızı evinize davet ederken farklı cümleler kullanmayı tercih edin.

Teröristler bombaya yenge diyorsa, biz de yengeye bomba diyelim gibi bir mantık yürütmek de sakıncalı.

Sıradan bir söz, şifreli mesaj sanılabilir

TERÖRÜN ADI

Bay Baykal, Başbakan Erdoğan'dan terörün adını koymasını istiyor.

Başbakan ille de "Hizbullah" demeliymiş.

Zahmet buyurup siz koymuşsunuz işte adını.

Tekrara lüzum var mı?

Bir de kulağına ezan okuduysanız, tamam demektir.

(Aslında Baykal'ın kastettiği isim değil sıfattır, orası da ayrı konu.)

YENİ BİR GÖZLÜK

Japonlar yine boş durmamış, yeni bir gözlük yapmışlar.

Yolda giderken kitap okumak isteyenler için.

Gözlük camındaki ufak bir ekranda kitabın satırları beliriyor, yürürken okuyor, okurken yürüyorsun.

Tam bize göre!

O gözlüğü Türkiye'ye satmaya bir başlasınlar, üretimi yetiştirmekte kesin zorlanırlar.

TOP 10

EL KAİDE
EL TERÖR
EL BOMBA
EL MOSSAD
EL CIA
EL CART
EL CURT
EL KOL
EL AYAK
EL İNSAF

GAZETE BAYİİ ÖNÜNDE

- Dabılyu dabılyu dabılyu, sıcak haber nokta kom var mı?
- Sen de mi akşam maç arasında kanal değiştirmeyenlerdensin?

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu