AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Korkunç gerçekler

Bir adam var; Michael Moore. Her ne kadar "popcorn taifesi"nin ilgisine mazhar olamasa da, geçtiğimiz yıl Türkiye'de de gösterilen Benim Cici Silahım (Bowling For Columbine) adlı filmiyle, En İyi Belgesel Oscar'ını kucaklarken, o günlerde gündemde olan Irak saldırısından dolayı birçok Hollywood yıldızının siyah giymekten öte bir icraatının görülmediği Oscar töreninde, "Utanın Bay Bush" diyerek bütün o politikaları lanetleyen, Bush'a yazdığı mektupta daha da ileri giderek "Dünya hakkındaki cehaletiniz, sizin sadece aptal olduğunuzu değil, sıkıştığınız köşeden çıkamadığınızı da gösteriyor" diyen ABD'li yönetmen.

Moore, dalavereleri, haksızlıkları, tepelerdeki dolapları "show yapar gibi" eleştirip, olan bitenle dalgasını geçen kitabı "Beyaz Aptal Adamlar" best-seller listesinde aylarca bir numara olmuş bir yazar aynı zamanda.

İnce zeka ve esprili dilin, "Brigitte Jones'un Günlüğü" ve türevlerinden başka bir şey okumayan, edebiyat beğenisi "Chick Lit" literatüründen öteye gitmeyen ABD'lilerin bile ilgisini çekebilir"i kanıtlayan birisi yani.

Moore, el attığı her işte "eğer onların baktığı yere gidip oradan söylersen, dinlenirsin" diyor.

Eleştiriye, muhalefete hiç tahammülleri olmadığı sanılan, sadece TV karşısına oturup eline ne gelirse yediği gibi, ne gelirse izlemeye ayarlı olduğu sanılan şişman insanları, karşısına oturtup "hakikatler"i anlatıyor.

Michael Moore'u hâlâ hatırlamadıysanız, şimdilerde Korkunç Gerçek adıyla CNBC-e'de yayınlanan "Awful Truth" showundan tanıyabilirsiniz.

Moore, Chomsky gibi ağır adamlara tahammülü olmayan ABD'yi yine yumuşak karnından yakalıyor. İzlenir olmak için "Aktif, dinamik, heyecanlı" formatının dışına çıkmayan bir show yapıyor. Ama iyi yapıyor:

Ted Turner'a bir ülke... Şaka, şaka

Moore gayet eğlenceli bir biçimde anlatıyor, müthiş sıkıcı hikayeyi. "Siz gelemiyorsanız, biz geliriz" diyerek ABD'nin baktığı yerden yani TV'den değme muhalefet stratejilerine taş çıkartan ince ince düşünülmüş kurgular, zekice yazılmış senaryolar eşliğinde derdini söylüyor.

İşçi haklarıyla ilgileniyor, Bush'un politikalarıyla, daha beteri şahsiyetiyle dalgasını geçiyor.

Yeri geliyor, tıpkı Bush gibi Cheney, Powell ve diğer yüksek uçan şahinler, gösteriden payına düşeni alıyor. Moore, barbarlara karşı savaş açan uygarlığa kendince şaka yapıyor; ama "her şakada bir gerçek payı vardır" diyen klişe yine doğru çıkıyor.

Son bölümde, kancayı ülkenin medya devi CNN'in sahibi Ted Turner'a takıyor. Ülke topraklarının yüzde bilmem kaçına sahip olan Turner'a krallık öneriyor. Avrupa'da bu yüzölçümünde bir sürü ülke var diyerek üşenmiyor 'Turnerian' adını verdiği yeni ülke için para bastırıyor. Araya Turner'in eski Hollywood yıldızı eşi Jane Fonda'nın sabah programlarından makaslanmış "aerobik" görüntüleri giriyor. Durum daha da beterleşiyor.

Sonra yeni para birimini Turner'ın topraklarını bekleyen 'Kovboy'a götürüyor, şaşakalmış bakan adamla komediyi noktalıyor. Bu arada müthiş gülüyor, güldürüyor.

TV'nin dilinden konuşarak, boğazına kadar bu dilin söyleminden doğan eğlence histerisine batmış olan toplumuna bir şeyler demeye çalışıyor, içine girmeyegör, fokur fokur kaynayan bir bataklık gibi içine çekmeden, benliğini almadan bırakmayan bu kaypak arenada muhalif olmayı, daha önemlisi muhalif kalmayı başarıyor.

Mizahın akılalmaz gücüyle dakikalar içinde dünyanın jandarmalığına soyunan karmaşık kodlarla sarılı, devasa bir sistemi alaşağı ediyor.

Seyrettiğinizde de göreceğiniz gibi, Michael Moore iyi iş çıkarıyor. Sözünü eğlencenin merkezinden tüm dünyaya söylerken, sesi bu sonradan öğrenilmiş eğlenme işinin bir moda akımı gibi, dalga dalga büyütüldüğü buralara kadar geliyor.


4 Aralık 2003
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED