AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Devletine bağlı bağımsız(!) gazete...

Aydın Doğan'ın "gözlerden uzak" gazetesi Gözcü, "Kürşat Bumin adlı bilgisiz ve yeteneksiz bir kişiye yazdırılan çok uzun, kasıtlı ve düzeysiz yazı"dan dolayı Yeni Şafak'a verip veriştirmiş.

Hem de nasıl veriştirmiş...

Yeni Şafak'ın, dolayısıyla Kürşat Bumin'in "kuyruğuna basılmış kedi gibi ciyak ciyak bağırmasının" nedeni, Gözcü'nün Atatürkçü, yurtsever bir gazete olması, lâik cumhuriyet ilkelerini savunması ve "ordusuna, yargısına, güvenlik güçlerine bağlı olması", kısaca "tüm devletinin yanında yer alması" imiş.

Kürşat Bumin'i ciyak ciyak bağırtan(!) bunlar mı? Hatırladığım kadar, Bumin, Gözcü'nün siyasî, hem de "basbayağı siyasî bir gazete" olduğunu yazmış, sonra da bu önemli gazetemizin birbirinden değerli yazarlarından örnek metinler sunmuştu.

Biz de çok eğlenmiştik.

Mehmet Türker'in yazdıkları çok eğlendiriciydi mesela...

Neyse, Gözcü'nün pek bir müeddep, entelektüel düzeyi yüksek ve bir o kadar esprili savunusuna Kürşat Bumin cevap versin, işine karışmayalım.

Ben, asıl, bu gözlerden uzak ama basbayağı siyasî gazetemizin niçin "muhalifmiş gibi" yaptığını merak ediyorum.

Hayır, elbette ciddiye almıyorum.

Okumuyorum da...

Gazete askısında gözüme çarptığı için bazen birinci sayfasına şöyle üstünkörü bakıp geçiyorum. Aslında Kürşat Bumin taltif etmiş. Bana göre lumpen gazetesi.

Medya Towers'ın "haber havuzu"ndan besleniyor ama, hususen "ayaktakımı" için dizayn edilmiş.

Aslında, "işlevsel" bir yanı da var... Aydın Bey büyük gazetelerinde yapmadığı, yapamadığı şeyleri, örneğin hükümetle kavgalarını, Akşam grubu ve Uzan'la dalaşmalarını bu gazetesine yaptırıyor... Doğan Grubu "yayın ilkeleri" Gözcü'yü bağlamıyor çünkü.

Bu gazetenin bir de akıllara seza tanıtım filmi var.

Hani, CHP'li bir ağabeyimiz olan Aykut Oray'ın "Size Gözcü yakışır sayın abim" türünden gereksiz şirinlikler yaptığı "televizyon reklamı..."

Bu filmde, Gözcü yazarlarının, hangi yaşamsal riskleri göze alarak yazı yazdıklarını, haksızlıkların üzerine nasıl "korkusuzca" gittiklerini, "başlarının nasıl dertten kurtulmadığını" filan öğreniyoruz.

Bu tür şeylerle karşılaşınca insanın megalomanisi azıyor...

İyi de, biz böyle bir şey hatırlamıyoruz.

Kokmaz bulaşmaz yazılar yazdığı halde bile fakir için bugüne kadar neredeyse 50'ye yakın dava açıldı, yıllardır "polis takibatı"nda yaşıyor, üç buçuk yıl isminden ve köşesinden ayrı kaldı, handiyse mesaisinin önemli bir bölümü adliye koridorlarında geçiyor, üstelik aynı dertten muzdarip yüzlerce meslektaşı var ve otursa hepsini isim isim sayabilir, ama bugüne kadar başı derde girmiş herhangi bir "Gözcü yazarı" hatırlamıyor.

Hangi alanda muhalefet yapıyor acaba bu arkadaşlar?

Hangi "yaşamsal risk"le karşı karşıyalar?

Sadece "muhalefete muhalefet" yaptıklarını, yani toplumdaki değişim ve demokratikleşme isteklerine karşı statükonun yanında yer aldıklarını biliyorum.

Neden eleştirdikleri kurumlar arasında MGK yok, TSK yok, Anayasa Mahkemesi, DGM'ler, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve sair kurumlar yok?

Neden yok sayın abim?

Gözcü, devletine bağlı bir gazete olduğu ve akıllılık edip muhalefet rolünü getirisi yüksek alanlarda oynamayı tercih ettiği için mi?

İyi de, hem ordusuna, yargısına, güvenlik güçlerine bağlı, hem bağımsız...

Bu nasıl oluyor sayın abim?


18 Aralık 2003
Perşembe
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED