AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Korkunç ve vahim

İstanbul'u terörün vurması üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Kendilerini 'canlı bomba'ya dönüştürenlerin öldüğünü, 'işbirlikçi' oldukları belirlenen bazı kişilerin de yakalanıp cezaevine konduklarını biliyoruz. Bazı olumsuz beklentiler –çok şükür– doğru çıkmadığı için ayrıca mutluyuz. Yalnız, yine de, terörün yeniden boy göstermeyeceğinden emin olmakta zorlanıyoruz.

Bu endişemizin sebebi, 'eylemler' olup bittikten sonra olağanüstü bir başarı gösteren güvenlik ve istihbarat güçlerinin, İstanbul'u vuran terör hakkında 'önceden' bilgi sahibi olmadıkları görüntüsüdür. O ünlü tekerlemenin "Türk polisi yakalar" bölümü doğru çıktı; ancak aynı tekerlemenin "Olur böyle vak'alar..." diyen ilk bölümünün de eylemlerle doğrulanması tedirginliğin kaynağı...

Dün, bir gazete, "Büyük ihmal!" manşeti ile çıktı. Gazetenin ayrıntılarını Aksiyon dergisinden aktardığı habere göre, saldırılar sonrasında tutuklanan bir kişinin şirketi, eylemci gençlerin yollarının kesişme noktasıymış; ABD, iki yıl önce, o şirketin 'El-Kaide bağlantılı' olabileceğini Ankara'ya bildirdiği halde ilgili ve yetkililerden kulak asan çıkmamış... Eğer, durum böyleyse, gerçekten 'korkunç bir ihmal' söz konusu... Gönderilen bilgi notu ciddiye alınsa ve son zamanlarda komşuların dikkatinden kaçmayan şirketteki hareketlilik yakından izlenseydi, saldırılar 'olmadan önce' fark edilebilirdi.

Bir güvenlik örgütü böylesine vahim sonuçlar doğuran bir ihmali nasıl yapar?

Bu sorunun cevabını aramak üzere yola çıkanları şaşırtacak bir bilgi size: "Aslında, güvenlik güçleri, sonradan İstanbul terör eylemlerini gerçekleştirecek grubu tâkibi altına almıştı." Bu bilgi, Aksiyon haberinin temel tezini doğrulamış oluyor: Emniyet'e ABD'den bilgi ulaştırılmış... Orada olmayan ayrıntı da bizden: Emniyet gelen bilgiyi hak ettiği ciddiyetle değerlendirdi... Buna rağmen eylemlerin sahneye konulabilmesi, sonradan bazı hatalar yapıldığını ortaya koyuyor. Tâkip altındaki zanlılar nasıl olmuş da beş gün arayla birbiri ardına iki eylemi gerçekleştirebilmişler? Tâkipten vazgeçildiyse neden? Eylemlerden hemen önceki hareketlilik nasıl olmuş da gözden kaçmış?

Meraklı herkesin sorabileceği bu sorulara alınan cevaplar insanı şaşkınlığa düşürüyor: İki yıl önce Washington'dan gelen uyarı üzerine Emniyet'in ilgilenmeye başladığı grup, 1,5 yıl önce birilerinin devreye girmesiyle Emniyet'in ilgi alanından çıkartılmış... Emniyet, grubun faaliyetlerinde olağanüstü bir hareketlilik yaşandığını altı ay kadar önce fark edip tâkip izni için Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) başvurmuş; ama talebi mahkeme tarafından uygun bulunmamış... Söylenen, daha önce Emniyet'i yakın tâkipten uzaklaştıranların DGM üzerinde etkili olduğu...

Gazete manşetine "Korkunç ihmal" olarak geçen yurtdışı kaynaklı istihbarata kulak asılmamasından da vahim akıl karıştıran bu iddiaların üzerine gidilmesi şart. Önemli soruyu biz soralım: İki yıl önce, terör yapması muhtemel birileriyle ilgili istihbarat ABD'den Ankara'ya iletildi mi? Bu haber doğruysa, o zaman ikinci soruyu sorabiliriz: İstihbarata kulak mı tıkandı, yoksa ciddiyetle değerlendirildi mi? Bu ilk iki soruya verilecek cevaplar 'korkunç ihmal' iddiasını desteklerse, ihmalcilerin mutlaka cezalandırılması gerekir... Peki ya, istihbarat ciddiye alındı ve potansiyel terör hücresi tespit edilerek peşine düşüldüyse? Ya, iddia edildiği üzere, sonradan ülkemizi derinden sarsacak terör eylemlerini sahneleyecek kişilerin tâkibinden vazgeçilmesi büyük yerden gelen emirle sağlanmışsa? Bu soruyu doğal olarak bir başkasıyla devam ettirebiliriz: DGM kendisinden talep edilen yakın tâkip uygulamasına "Hayır" cevabını vermişse, bunda hangi düzeyde telkinlerin rolü olmuştur?

Aksiyon'un haberi eylemler üzerindeki gizemli perdeyi aralamak için iyi bir fırsat aslında; tabii iddianın ve buraya taşıdığımız diğer iddiaların ardına samimiyetle düşülmesi şartıyla... Geçtiğimiz dönemlerde, TBMM, 'gizemli' başka konuların peşine düşmüş ve önemli tespitler yapılmasını sağlamıştı. Ülkemize epey pahalıya mâl olacağı şimdiden anlaşılan 15 ve 20 Kasım terör eylemleri de, TBMM tarafından, benzer bir araştırmanın konusu yapılmalıdır.

O zamana kadar, gazete manşetlerine tırmanan vahim iddialar konusunda hükümetten açıklama bekliyoruz.


18 Aralık 2003
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED