AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Soru: Nereden çıktı Güneydoğu? Cevap: Öyle bir sorunumuz yok...

Türkiye'yi yazı işleri masalarından yönlendiren (yönlendirdiğini zanneden) Doğan Grubu'nun amiral gemisi Hürriyet, geçtiğimiz cumartesi günü bir devlet refleksi ve sorumluluğu ile manşetlerinden soruyordu:

"Nereden çıktı Güneydoğu?"

Manşet, Avrupa Birliği'nin son toplantısından sonra yayınlanan bildirgede yeralan 'Güneydoğu' ibaresine dikkati çekiyordu. Aynı gruptan Milliyet de yine manşetten, bu konuda adeta devletin tepkisini dile getiriyordu:

"Son dakika gölü"

Türkiye'nin karşı çıkmasına rağmen sonuç bildirgesine, "Güneydoğu'da kültürel haklar konusunda adım atılması" şeklinde bir cümlenin ilave edilmesi devlet medyasının tepkisine neden olmuştu. Devletçi ve vatanperver refleksleriyle devletten önce tepki veriyorlardı.

Devlet organlarını ve hükümeti de yönlendirir bir biçimde... Ama aslında onların hislerine, düşüncelerine tercüman oluyorlardı. Yoksa devletten de, hükümetten de bu konuda bir itiraz, bir farklı görüş çıkacak değildi...

O nedenle bu gazetelerin devlet adına koydukları tepkileri normal karşılıyorum. Oysa 'Güneydoğu sorunu' ya da Kürt sorunu birden bire ortaya çıkmış değil. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana var. Bu inkar anlayışı sürdüğü sürece de devam edeceğe benziyor.

AB ile tam üyelik görüşmeleri başladığı zaman daha çok dile getirilecek. Dışardan yapılan baskılar daha çok artacak. ABD geçenlerde bir kere daha çok net bir şekilde açıkladı:

"Ben sizin adınıza Irak sınırındaki silahlı Kongre –GEL (eski PKK ve KADEK) militanlarını bölgeden çıkaramam, onlarla bir çatışmaya da giremem. Bu sorunu siz çözeceksiniz. O insanların normal yollardan Türkiye'ye dönmelerini sağlamak sizin işiniz" dediler.

Bizim devletimiz, hükümetimiz ve devletçi medyamız ise, "Böyle bir sorunumuz yok" demeyi sürdürüyor. Benim üzerinde durmak istediği mesele bu değil. Bu haberin yayınlandığı akşam haberlerde Başbakan Erdoğan'ın yaptığı bir basın toplantısını izledim. Gazeteciler ona, AB zirvesi sonrası yapılan açıklamadaki o cümleyi sordular. Böyle bir sorun yok ya, ona da teyit ettirmek istediler. Başbakan gayet sakin, böyle bir sorunumuz olmadığını, zaten bildirideki ifadelerin başka bir amaçla kullanıldığını söyledi.

Ona göre, 'Güneydoğu' ifadesi ekonomik farklılıklar açısından söylenmişti. Bölgelerarası gelir dağılımındaki dengesizliklerin belirtilmesi için kullanılmıştı. Yoksa bizim bırakın Kürt sorununu, bir Güneydoğu sorunumuz bile yoktu.

Buna rağmen gazeteciler bir meseleyi daha doğrulatmak istediler başbakana. Dediler ki, "Peki sayın başbakan, bir de Güneydoğu'daki kültürel haklar meselesinden sözediliyor sonuç bildirgesinde, bu nedir? Başbakan bu soruya da açık bir yanıt verdi. "Bu ibare belli bir bölgeyle, bir etnik meseleyle ilgili değildir. Türkiye'nin tamamı için söylenmiş bir laftır."

Bu açıklamaları duyduktan sonra içimi bir karamsarlık sardı. Erdoğan'ın ve AKP lider kadrosunun şimdiye kadar Kürt meselesini hiç ağızlarına almadığını, hatta hükümet programında bile sözünü etmediklerini düşündüm.

Yüzde 35 oyla işbaşına gelmiş bir hükümet, Türkiye'nin bu en önemli sorununu ağzına almak bir yana, bölgesel bir sorun olarak bile dikkate almaya niyetli olmadığını en yetkili ağzından dile getiriyordu. Ona göre mesele, sadece gelir dağılımındaki adaletsizlikle ilgiliydi. O da Türkiye'nin tamamı açısından bir mesele olabilirdi.

Öyle anlaşılıyor ki hükümet de Türkiye'nin el yakıcı meselelerinin adını koymaktan çekiniyor. Bu konuda devleti yöneten güç odakları ile hemfikir oldukları besbelli...

AKP, bazılarının sandığı gibi sistemdışı bir parti değil. Temel konularda devleti yöneten odaklarla ters düşen bir yaklaşımı yok. İktidarını güçlendirmeye çalışıyor, o kadar. Bu nedenle önümüzdeki yerel seçimlerde oy oranını arttırması da beklenmeli. Çünkü halkın kısa dönemde yöneleceği bir başka siyasal alternatif bulunmuyor.

AKP'ye oy veren kitlelerin ise, AKP'nin bu devletçi yaklaşımını ve sorunları yok sayan tavrını anlayabilmeleri için biraz zaman geçmesi gerekiyor.

Ama bütün bu inkar gayretlerine rağmen, Güneydoğu sorunu-Kürt sorunu her neyse, Türkiye'nin sorunları da devam ediyor...

Zorunlu bir açıklama ve özür:

Geçtiğimiz pazartesi günü bu sütunda okuduğunuz yazı bana ait değildi. Çok takdir ettiğim değerli bilim insanı ve yazar Prof. Eser Karakaş'ın Gazetem Net'teki köşesinden alınmış bir yazıydı. Bir teknik anlaşmazlık sonucu bu sütunda yer almıştı. Altına imzamı atabileceğim bir yazıydı. (Nitekim altına değil ama üzerine imzamı atmış oldum!..)

Bu karışıklıktan ötürü, başta iznini almadan hem de kendi imzamla yazısını yayınlamış olduğum sevgili Karakaş'tan ve bütün okurlarımdan özür dilerim.

O gün bu yazıyı yazıp gazeteye göndermiştim. Bu arada Saddam'ın yakalanışı ve Kuzey Kıbrıs seçimleri gibi iki önemli olay olmasına rağmen meselenin önemi nedeni ile aynı yazıyı yayınlıyorum. Amaç, tarihe bir not düşmek.


18 Aralık 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED