AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Hükümet şimdi de adaleti sağlamalı!

Olayı araştıran bir üst düzey emniyet görevlisi, İmar Bankası'ndan alıp götürülen, hortumlanan 9 katrilyon 350 trilyon için "tarihin gördüğü en büyük ve en profesyonel soygun" demişti. Devlet Bakanı Ali Babacan da önceki gün, Meclis'te ödeme planı kanunlaşan bu banka için "dünya bankacılık tarihinin en büyük soygununu yaşadık" dedi. Yani, neresinden bakılırsa bakılsın İmar Bankası'nda yaşanan bir kötü yönetim ya da ihmal değil, düpedüz planlı bir soygundur. Soyulan da bu bankada mevduatı olan 378 bin kişi değil, milyonlarca vergi mükellefidir. Bankada batırılan parayı ödeyecek olan belki de hayatları boyunca içi dolu bir banka hesabına sahip olamayan sıradan insanlardır. Parası batanın elbette kusuru olduğu söylenemez ama herhalde bu yükü omuzlaması istenen insanların hiçbir kusuru yoktur.

İşte bu suçsuz ve kusursuz insanları temsil eden "devlet", İmar Bankası'nda parası batan paranın 8,5 katrilyonluk kısmını ödeyecektir.

Neyse ki son anda 850 trilyonluk hazine bonosu ödeme planında çıkarılmıştır. Ancak, yasa öyle emrettiği için, bankacılık sisteminin güvenle yakın ilişkisi öyle gerektirdiği için ve nihayet ekonomi çok hassas dengeler üzerinde yürümekte olduğu için paranın büyük kısmı ödenmek zorundadır. 36 ay içinde de ödenecektir. Merkez Bankası para basarak veya Hazine piyasadan borçlanarak bu açığı kapatacaktır.

Tablo Türkiye gerçekleriyle birlikte değerlendirildiğinde o kadar dramatiktir ki toplumunu sabrını ayakta alkışlamak lazımdır. Sanki haklıymış gibi sesi hala çok gür çıkabilen bir grubun, toplumun sırtına yüklediği bu faturayı ödemek Türkiye için gerçek bir sabır sınavıdır. İçerisinde trilyon lirayı aşan 117 hesabın da bulunduğu koskoca bir batağı ödemeyi taahhüt eden ve büyük çoğunluğu yoksulluk hatta açlık sınırının altında yaşayan bir ülke için, bu bir kara mizah tablosudur da…

Soygun ortada, soyguncu bellidir…

Bu "kaçınılmaz" ödeme planı toplumda Uzan Grubu'na karşı zirve noktada olan tepkiyi de ister istemez yatıştıracak hatta azaltacaktır. Yani, devlet kesesinden yapılan ödeme dramatik bir şekilde gurubun halkla ilişkiler hanesine de katkı sağlamış olacaktır.

İşte, istemeye istemeye bu ödeme planının kanunlaştıran hükümet şimdi, isteye isteye yapmak zorunda olduğu bir şey vardır. Hortumlanan, kaçırılan, batırılan ya da stoklanan bu parayı son kuruşuna kadar geri almak!

Eğer, bu geri dönüş sağlanamazsa dünya bankacılık tarihinin bu en büyük soygunu Türkiye'nin sırtında sadece ekonomik bir yük olarak kalmayacak, toplumun haysiyeti ve değerlerine düşmüş kara bir gölge de olacaktır.

Şimdi bir kısmı kaçak olan ve takipleri giderek gündemden düşmeye başlayan Uzan Ailesi yargı önüne çıkartılmalı, parayı ödemeye zorlanmalı ve sokaktaki insanın cebinden çıkan 8,5 katrilyon geri alınmalıdır.

Yolsuzlukla mücadele sözünün bir anlamı varsa, hükümet bu parayı geri almak zorundadır. Aksi takdirde bu tarihi örnek vak'adan geriye yolsuzlukları cesaretlendiren utanç verici bir tecrübe kalacaktır.

Türkiye'nin bir "Temiz Eller" konsepti yakalayabilmesi için bundan daha makul bir gerekçe, bundan daha elverişli başlangıç noktası bulunamayacaktır. Toplumun da şu andakinden daha fazla motive edilebilmesi mümkün değildir. İnsanlar gözünün önünde kare kare gerçekleşen bir soygunun hesabının görülmesini istemektedir. Çalanın çaldığının yanına kar kalması dönemini geride bırakacak olan en etkili gösterge, Uzan Grubu'na yönelik gerçekçi ve ayrıntılı bir takiptir.

Hükümet, mevduat sahiplerini mağdur etmeyerek hukukun içinde kaldığını göstermiştir. Şimdi bankayı batıranla hesaplaşarak adaleti de sağlamak zorundadır.


18 Aralık 2003
Perşembe
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED