Kamuoyu araştırmaları da açık fark ileride gösteriyor, ama Ak Parti'nin durumuyla ilgili esas işaret adaylardan gördüğü olağanüstü ilgi. Bir bakan, "İnanılmayacak şey" diyerek aktardı bazı illerde belediye başkanlığı için 40'a yakın aday olduğunu... Aynı koltuk için 40 aday adayı; bu galiba ilk kez oluyor...

Adayların bir bölümü ciddi elbette; hem kendilerini koltuğa lâyık ve hazır görüyorlar, hem de adaylıkta şanslılar... Bazıları ise, adlarının geçmesinden mutlu: Kiminin gözü aslında il genel meclisi veya belediye meclisi üyeliğinde; kimi de adının anılmasını daha sonra başka amaçla kullanmak istiyor olabilir. Siyaset bu...

İstanbul çok adaylı illerin başında geliyor. Hangisi o koltukta oturuyor olsa yadırgamayacağınız ve herbiri başarılı olabilecek değerli insanların adı geçiyor. Aralarında Ak Parti'nin kurucusu, yöneticisi olanlar, ilçe belediye başkanları, üst düzey bürokratlar da var... Hepsi de, günü gelince, aday gösterilme umudunda...

Dün birkaç gazeteci oturmuş, yaklaşan seçimi ve muhtemel adayların kimler olabileceğini konuşurken, bir meslektaş, "Ne kadar da safsınız" deyiverdi. Tepkisinin sebebini aktardığında şaşırdım. Nasıl şaşırmayayım? O gazeteciye göre, önemli illerin adayları çoktan belliymiş ve kendilerine geçerli sözler verilmiş... Bu bakımdan, Ankara'ya çağrılmasını ibrenin kendisinden yana eğrilmesi olarak görüp "Mavi boncuk bende" sananlara da, bize de 'saf' gözüyle bakıyor o meslektaş...

"İsterseniz, bütün liste için sizlerle iddiaya girebilirim" demez mi? Listesini de bizlerle paylaştığında, işittiğimiz adlar hepimizi bayağı şaşırttı. İtirazlar, "O da mı? Hayır olamaz" sesleri gırla gitti. Gazeteci de olsak, kimilerimiz epey idealistiz; oysa siyasetin kendine özgü, acımasız ama anlamlı kuralları var...

O dostuma göre, 28 Mart seçiminde, Ak Parti'den adaylığı 'kesin' kişiler şunlar: Ankara'da Melih Gökçek, İzmir'de Işılay Saygın, İstanbul'da Ali Müfit Gürtuna, Bursa'da Burhan Özfatura, Adana'da Aytaç Durak... Listeyi okuduğunuzda siz de şaşıranlardan mısınız? "Hepsi de olacak, iddiaya varım" diye meydan okuyan dost, bu listede yer alanların bir bölümünü 'şimdiden' tebrik edebileceğimizi, bir-ikisi için biraz daha beklememiz gerektiğini de söyledi.

Bu kişilerin Ak Parti'den belediye başkanlığı seçimine katılacak olmaları şaşırtıcı elbette. İtirazcılardan biri, "Işılay Saygın da mı?" diye sorduktan sonra, "28 Şubatı ne çabuk unuttular" deyiverdi. Gerçekten de bazı konular unutuluyor. Oysa, Refahyol Hükümeti'nin düşmesini getiren süreçte en önemli köşe taşlarından biri üç DYP'li bakanın birbiri ardına ve gürültülü biçimde istifalarıydı...

Şevket Kazan 'Refah Gerçeği' kitabının üçüncüsünde bir bölüm ayırdığı Işılay Saygın olayını şöyle anlatır: "Yalım Erez'le Yıldırım Aktuna'nın bakanlıktan istifa ettikleri günlerde, kendisine istifa konusunu düşünüp düşünmediğini soran gazetecilere; 'Ben istifa etmeyi düşünmüyorum, kritik bir durum olursa gider delegelerime sorarım' (28 Nisan 1997) demişti. Ancak, bu açıklamadan 20 gün sonra birdenbire, nereden, nasıl bir işaret aldıysa istifa kervanına o da katılmış: 'Lâiklik tehlikede; icraatsız iktidar iktidar değildir; o koltukta süs için oturmam' diyerek 17 Mayıs 1997 tarihinde bakanlık görevinden istifa etmiştir." (s. 187)

28 Şubatı masaya getiren dostuma "Köprülerin altından çok sular aktı" itirazları yükselince, köşede sessiz duran bir Yeni Şafak mensubu, "Bizim gazeteyle mahkemelik yahu" deyiverdi. Meğer bir haberi beğenmemiş ve tazminat dâvâsı açmış Işılay Saygın... Hemşehri dayanışması olsun diye, "İzmir seçmeni için bu belki iyi bir şeydir" deyiverdim... Yıllardır kendilerini Ankara'da temsil etmiş bir politikacıyı belediye başkanı yapmayı düşünürken bu tür ayrıntıları 'olumlu' sayabilirler... Ne bileyim?

Aramızda suskun bir İzmirli de vardı. Sohbetin bu noktasında, "Ak Parti'yi iktidara taşıyan 3 Kasım seçiminde ANAP'tan aday olan Işılay Hanım'a İzmir'den çıkan oy neydi, hatırlayanınız var mı?" diye sordu. İzmir'de birinci sırada yüzde 18'e yakın oyla Genç Parti yer alıyordu; Ak Parti de iki bölgeden toplam sekiz milletvekili çıkardı. ANAP? Işılay Saygın'ın liste başı olduğu İzmir'de ANAP yüzde 4 oy alabilmiş...

Kendisiyle o gün tanıştığım aynı İzmirli arkadaş bir hafta önce Ahmet Piriştina ile karşılaşmış... DSP'den seçildiği halde bu yakınlarda CHP'ye geçen İzmir belediye başkanı, "Dört gözle, Ak Parti'nin Işılay Saygın'ı aday göstermesini istiyor ve bekliyorum" demiş...

Aslında, biz, iddialı dostumun listesindeki diğer illerin adaylarını da konuştuk, ama İzmir ve Işılay Saygın üzerinde yoğunlaşmamın sebebi, bizim sohbetin sonlarında aldığım bir haber: AK Parti başkanlık divanında İzmir konusu konuşulmuş ve Işılay Saygın'ın adaylığı için düğmeye basılmış... Haberi telefonla ulaştıran kişi, "Adaylığı garanti" dedi bana

Ne yalan söyleyeyim, "Biri olmasın, elbise benden" diyen meslektaşla iddiaya girmeyi düşünüyordum; ama etraftakilere belli etmemeye çalışarak telefon haberi üzerine vazgeçtim. Siz de yukarıda verdiğim listeyi zihninizin bir yerine kaydediverin lütfen... İddiacı meslektaş, "Tahammül edebileceğinizi bilsem, bir-iki kesin isim daha var" da dedi, ne demek istediyse...

TAHA KIVANÇ

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu