AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Merkez-çevre ekseninde AK Parti

Türk siyaseti uzun süre "sol-sağ" ekseninde tanımlandı, sonraları "merkez-çevre" kavramları siyaseti anlamlandırmak için kullanıldı. Siyaset bugün yeni bir eksene doğru kaymaktadır.

Klasik merkez siyaseti ve siyasi aktörleri 3 Kasım seçimleri öncesi çökmüştür. Ama etnik ve dini milliyetçilik anlayışının ana gövdesini oluşturduğu çevre siyaseti de çökmüştür. Seçimlerin galibi çevre ya da merkez olmamıştır. Seçimlerin galibi, çevreyle merkezi uzlaşma zeminine davet eden AK Parti olmuştur. Bu yüzden AK Parti'nin oturduğu siyasi ekseni doğru okumak gerekir.

Merkezin boşalması ve aynı zamanda anlamını yitirmesi çevrenin de sığlaşması ve reel politikadan kopmasıyla eşzamanlı yaşanmıştır. Merkezin "dayatmacı", çevrenin "tahripkar" tavırları aslında siyaset kurumunu bir bütün olarak geriletmiştir.

Merkez siyasetin uzunca bir süredir çökmüş olması, Türkiye'nin reel-politiğinde sıkıntılı bir siyasal alan doğurmuş; çevre partileriyle merkez ideolojiyi taşıyan partilerin baş edememesi sistemin diğer kurumlarının bizatihi aktör ve taraf olarak siyasal sistem içinde hareket etmesine sebep olmuştur.

Bugün yeniden şekillenen siyasal yapının bu yanlışlıklardan ders alarak tesis edilmesi gerekmektedir.

* * *

Türk siyasi yaşamında "merkez" tanımlaması genellikle resmi ideolojiye, kurucu felsefeye ve bu anlayışı taşıyan siyasal elite atıf yaparak kullanılmaktadır.

"Çevre" kavramı ise genellikle sistemle sorunu olan ve taleplerini muhalefet pozisyonunda dile getiren kesimlere yönelik kullanılıyor.

Elbette merkezin de çevrenin de hem sosyolojik, hem de siyasal açıdan farklı anlamları var.

"Merkez"in hassasiyetleri önemli ölçüde "devlet"in hassasiyetleri anlamında kullanılıyor. Yani merkezde siyaset yapmak merkezin kırmızı çizgilerine riayet etmeyi beraberinde getiriyor. Bu çizgiler

- ülkenin bölünmez bütünlüğü ve
- sistemin laik karakteridir.

Siyaseti merkeze taşıyanların öncelikle dikkat etmesi gereken husus, bu çizgilerle partinin çizgilerini paralel hale getirebilmektir.

AK Parti'nin ortaya koyduğu kırmızı çizgiler olan etnik, dinsel, bölgesel milliyetçiliğe karşı olma buna tekabül etmektedir.

Merkez siyasette başarılı olmanın şartı "devletin hassasiyetleri"yle "milletin değer ve beklentileri"ni bir arada gözetebilmektir. "Devletin değiştirilmez ilkeleri"yle "milletin vazgeçilmez değerleri" arasındaki uyumu sağlayabilen partiler başarıyı yakalayabilirler. Bu uyumu gözetmemek merkezin, siyasetin ve iktidarın dışına itilmek anlamına gelmektedir.

Siyasal merkez ile sosyal merkez de farklılık taşır. Sosyolojik olarak merkeze taşınmak köylülükten, taşralılıktan, geri kalmışlıktan kurtulmak şehirli ve orta sınıf olmak, kültürel dönüşümden geçmek anlamına geliyor.

* * *

AK Parti'nin merkez parti olabilmesi sadece siyaseten söylem, üslup ve örgütlenme açısından belli bir dönüşüm geçirmesiyle mümkün değildir, aynı zamanda sorunlarını siyasete taşıdığı kitlenin sosyolojik dönüşümü de gerekmektedir. Türkiye'de seçmen, gelir düzeyi arttıkça merkeze yaklaşmakta, yoksullaştıkça ise "aşırı anlayışlar"a kaymaktadır. AK Parti halk düzeyinde geniş bir yelpazeden farklı toplumsal kesimleri kendine çekebilmektedir. Çıkarları birbirleriyle çatışan sınıf ve tabakaları olduğu gibi, farklı kültürel kesimleri de bir araya getirmeyi başaran AK Parti kısa zamanda son dönemin en dinamik partilerinden biri haline gelmiştir. AK Parti yaşanan siyasal dönüşümle birlikte sosyolojik tabanını da dönüşüme uğratmaktadır.

Merkez partisi olmak kadrosuyla, programı ve siyasal çizgisiyle bütüncül bir dönüşümü gerektirmektedir.

AK Parti'nin ortaya koyduğu söylem ve siyaset dili açısından merkeze kaydığı, siyasete taşıdığı değer ve beklentiler açısından merkezle çevreyi birleştirdiği, yaşanan dönüşüm açısından da çevreyi merkeze taşıdığı söylenebilir.

Önümüzdeki dönemde olması gereken çevrenin ihtiyaç, beklenti ve isteklerini merkeze taşıyarak, merkezin diline doğru tercüme etmektir. Bugüne kadar yaşanan gerilimler çevrenin taleplerinin merkezin diline doğru üslup ve söylemlerle tercüme edilememesi, çevrenin merkeze yönelik yıkıcı bir pozisyonda konumlandırılmasındandır.

Merkez çevre arasındaki gerilimi çözmekte AK Parti'nin üstleneceği rol büyük önem taşımaktadır.

Merkez ve çevrenin evrensel değer ve anlayışlarla yeniden tanımlanması siyasetin sağlıklı bir zeminde yeniden üretilmesi açısından bir gerekliliktir.


18 Aralık 2003
Perşembe
 
YALÇIN AKDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED