AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Potansiyel fırsat! tezkeresi

Hafta sonu, hem Erdoğan hem de Gül'le Irak'a asker gönderme kararı ve sonrası süreci konuşma imkanı bulduk. Bu görüşmeler ve süreçte şimdiye kadar yaşanan gelişmeler ışığında tezkerede varılabilecek sonucu değerlendirelim.

Asker gönderme kararı hem Başbakan Erdoğan, hem de Dışişleri Bakanı Gül'ün kafasında çoktan bitmiştir. Milletvekilleri oylarını, özellikle Başbakan'ın Irak'a asker gönderme konusundaki belirginden daha belirgin, kesin tavrının gölgesinde kullanacaklardır.

Hükümet asker gönderme kararını vermiştir. Bu karara da sadece, diplomatik analizlerle ve politik müzakerelerle değil duygusal faktörlerle de varılmıştır. Türkiye'nin Irak'ta bulunmamasının ileride telafisi imkansız politik boşluklar yaratacağı düşünülmektedir. Bu görüş,"Asker göndermezsek Amerika bunu ciddi bir problem haline getirebilir ama, bundan daha önemlisi bizim zaten orada bulunmamız gerektiğidir" fikrine dayanmaktadır. Bununla da asker gönderme kararında ABD etkisinin ikinci dereceye gerilediği ihsas ettirilmektedir.

Asker gönderme fikri ortaya atıldığında Türkiye için ilk kriter, bu girişimi destekleyecek bir BM kararının bulunmasıydı. Yani, ancak BM'nin istemesi halinde asker gönderilecekti. Kısa süre sonra hem BM kararının imkansız olduğu hem de zaten böyle bir karar alınsa bile Irak'a komşu olduğu için Türkiye'nin barış gücüne katılmasının sözkonusu olamayacağı anlaşıldı.

Ardından, hiç olmazsa Irak Geçici Yönetimi'nin bu konuda bir talebinin oluşması beklendi ancak bu da gerçekleşmedi. Tersine, hem Geçici Yönetim hem de yönetimi oluşturan hem Şii, Sünni mezhep hem de Arap, Kürt etnik unsurların Türk askerini istemedikleri anlaşıldı. BM ve Irak'tan gelecek talep yolları kapanınca hükümet için geriye sadece "Türkiye'nin çıkarları" üzerinden politika geliştirmek seçeneği kaldı. Yani, nisbeten daha riskli ve Ankara'yı uluslar arası alanda güç durumda bırakabilecek bir seçenek.

Şimdi üzerinde tartışılan da bu seçeneğin açılımlarıdır.

Türkiye, Irak'ın istikrarsızlığıyla bu kadar yakından ilgili midir? Bu ülkeye asker göndermek, istikrarsızlığı azaltmaya yeter mi? Yoksa, tam tersine Türkiye'yi de bir şekilde, bu istikrarsızlığın bir parçası haline mi getirir?

Hükümetin düşüncesi şöyle özetlenebilir:

"Irak'ta herkes bir pay peşinde, her ülke ekonomik olarak Pazar kapmaya çalışıyor. İşin bu kısmı da önemli ancak asıl üzerinde durulması gereken siyasi pozisyon elde edebilmektir. Eğer, asker göndermezsek bütün siyasi hesaplardan dışlanırız ve hemen yanı başımızda yaşanan bir sürece seyirci kalırız."

Türkiye'yi BM kararı olmamasına rağmen asker göndermenin eşiğine getiren şey özetle bu analizdir. Ankara, Irak'ta bulunmayı BM'nin önceliklerinin dışında değerlendirmektedir. Türkiye'nin önceliğinin diğer ülkelerin önceliklerini kuşattığı düşünülmektedir. Mesela, "İsrail bile Irak'ta arazi satın almaya başlamışken Türkiye'nin eli-kolu bağlı seyretmesi düşünülemez" yorumu yapılmaktadır.

Karara böyle yaklaşmak mümkün ama sadece "potansiyel fırsat" üzerinden politika geliştirmek yeterince güvenilir görünmüyor.

Asker göndermeye etki edebilecek başka sorular da var.

Ya, Türkiye de ABD'nin saplandığı batakta kaybolursa!

Ya, asker gönderme kararına rağmen Kuzey Irak, Ankara'nın tasarımlarının dışında tanzim edilirse!

Ya, işler sarpa sardığında Irak'a giden askerin geri gelmesi planlanandan daha uzun sürerse!...

Ayrıca… Asker göndermenin kazançlarını ölçmek zordur ve zaman alır ama kayıplar kendisini hemen belli eder.


7 Ekim 2003
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED