AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İmam Hatipler tartışılıyor (2)

Bundan önceki yazıyı şöyle bitirmiştik: "İmam Hatipler'in ortak aklı ve ortak iradesi, Türkiye'nin müslüman kalarak çağdaşlaşmasıdır. Eğer Türk Milli Eğitimi bütün okullarında bunu gerçekleştirecek imkanlar hazırlasaydı İmam Hatipler bu kadar büyümezdi. 'Laik bir ülkede bu nasıl olurdu?' sorusunun cevabı gelecek yazıya kalsın".

Evet İmam Hatiplerin bugün "rejimi değiştirmek ve Türkiye'ye zorla şeriatı getirmek ve herkesi müslüman olmaya, müslüman gibi yaşamaya zorlamak" gibi bir dâvaları yok. Türkiye insanının kahir ekseriyeti müslüman, izlenen eğitim politikası insanımızın müslümanlığını zayıflatmayı, kültürünü Batı örneğinde değiştirmeyi amaçlıyor. Gerçi Batıcılar da buna "çağdaşlaşma" diyorlar, ama onların özel, orijinal bir çağdaşlaşma modelleri yok, Batıyı taklit ettikleri çok açık.

Peki müslüman halkımız ne istiyor? Halk Batlılaşmaya, kendi kültüründen vazgeçmeye hoş bakmıyor, çağın hayatı kolaylaştıran teknolojisine itirazı yok, teknolojiyi de kendi kültürü içine yerleştirerek ve gerekirse kendine özgü değişiklikler yaparak 21. yüzyılda İslam Medeniyeti'nin temsilcisi güçlü bir ülke olmak istiyor. Halk bu dâvasını belki bu cümlelerle ifade etmiyor, ama konuştuğunuz zaman bunu istediğini anlıyorsunuz. Bugün İslam Medeniyetinin temsilcisi olabilmek ve dünyaya bu medeniyetin güzelliklerini sunabilmek için ona uygun bir milli eğitim ve kültür politikasına ihtiyacımız vardır. Resmi uygulamada ne böyle bir amaç ne de buna uygun bir politika var; işte o zaman halk ve halkına yabancılaşmamış aydınlar sivil teşebbüs ve hareketle bir şeyler yapmak, engeli aşmak istiyorlar. Meseleyi daha basite indirecek olursak mülüman halkımızın önemli bir kısmı çocuğunu okutmak, "adam etmek" istiyor; onun anladığı "adam" ise dinine, kültürüne bağlı, medeniyeti ile iftihar eden bir okumuş, bir aydın, bir bürokrat, bir iş adamı, bir meslek mensubu... Ya ülkenin okulları bu amaca da hizmet eder yahut da halk ne yapar yapar bu amaca ulaşmanın yollarını arar.

İmam Hatipler hakkında konuşanlar ve yazanların tekliflerini şöylece sıralamak mümkündür:

1. İmam Hatip Liseleri –diğer emsali meslek liseleri gibi- hem mesleğe hem de yüksek öğrenime öğrenci yetiştiren okullar olarak devam etsin, mezunları üniversiteye girerken haksızlığa uğramasın.

2. İHL. Yalnızca meslek adamı (din görevlisi) yetiştiren okullar olsun, mezunları yalnızca kendi alanlarında yüksek öğrenim görsünler, sayıları da din görevlisi ihtiyacına uygun tutulsun. Halkın talep ve ihtiyacını karşılamak için diğer devlet okullarına, isteğe bağlı olarak Kur'an ve Arapça dersleri konsun.

3. Devlet "belli bir dinin eğitim ve öğretimini veren" hiçbir okul açmasın, devlet okullarında din, Kur'an ve Arapça gibi dersler de okutulmasın. Halkın din eğitimi ihtiyacı devleti ilgilendirmez.

Bu üç tekliften birincisini biz yıllardır savunuyoruz.

İkinci teklif zaman zaman yapıldı, en yenisi de, 8/10/2003 tarihinde, Radikal'de sayın İsmet Berkan tarafından şöyle dile getirildi: "Bence gerçekçi olan model, ilköğretim okullarının mesela 6. sınıfından başlayarak ve lise eğitimi boyunca da devam eden seçmeli Kuran ve namaz derslerini koyarak, bu derslerden alınacak (ya da alınmayacak) notların da sınıf geçmeye (ya da sınıfta kalmaya) yol açmamasını sağlayarak kurulabilir. Böylece ne Kuran kurslarına ne de imam-hatip liselerine ihtiyaç kalır. Belki yüzde 90'ı normal liseye dönüştürülecek olan imam hatip binaları böylece fonksiyon kazanır, kalan yüzde 10 ise gerçekten meslek lisesi fonksiyonu görebilir."

Sayın Berkan'ın teklifinin birinci kısmına katılıyorum, bütün okullara böyle derslerin konmasında büyük faydalar var. İkinci kısmı ise Kur'an Kursları ile İmam Hatip okullarının fonksiyonları konusundaki eksik bilgiye dayanıyor ve buna katılmıyorum; hem hafızlık geleneği ve okul çağı şartı olmadan din eğitimi alma imkanı devam etmelidir hem de isteyen vatandaşın çocuğuna, İmam Hatiplerde olduğu gibi din eğitimi ve öğretimi aldırma, sonra da mesleğe sokmayıp başka dallarda öğrenim gösterme hakkı ve imkanı bulunmalıdır.

Üçüncü teklif halkın inanç, arzu, irade ve ihtiyacını görmezden gelen, koca dağa arkasını dönüp inkar edince dağın yok olacağını sanan bağnazlara aittir; şimdilik tartışmaya almıyorum.


24 Ekim 2003
Cuma
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED