AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K Ü L T Ü R
Tüketim edebiyatı ve işlevsiz eleştiri

Eleştirmenler; Türkiye'de edebiyat ürünlerinin kitle kültürüne uygun bir pazarlama ve tüketim sürecine girmesiyle birlikte yazarlığın da, eleştirmenliğin de aslî işlevini yitirmeye başladığı görüşünde birleşiyor.

  • FERHAT ÜNLÜ
    Türkiye'de yayınevi, yazar ve kitap sayısının artışıyla yaşanan yoğun üretim süreci, iki uçlu bir eleştiri döneminin önünü açtı. Bu eleştirileri, kitle endüstrisinin hâkimiyeti ve edebiyatın kendisine yönelik kuramsal eleştiriler şeklinde iki ana gruba ayırmak mümkün. Giderek daha da etkili olan edebi üretim-pazarlama-tüketim süreci, edebiyat eleştirmeni-yazar-okuyucu ilişkisinin yapısına dair bir sorguyu da zorunlu kılıyor. Ardarda açılan kitap fuarlarının dikkatleri yeniden 'kitap'a çektiği son günlerde, görüşlerine başvurduğumuz edebiyat eleştirmenleri mevcut edebiyat ortamını anlamamıza yardım ediyor. Eleştirmelerimiz şöyle diyor:

    Edebiyat yoksullaşıyor

    A. ÖMER TÜRKEŞ: Roman, aslında her zaman kentli bir tür olmuştur. Osmanlı romanı da İstanbul merkezliydi ancak Cumhuriyet romanı, yazarların siyasi tavırları gereği Anadolu'yu, köyü ve yoksul kesimleri dile getirdi. Aslında bu, Türk aydınının Osmanlı'dan devraldığı vatan kurtarma görevinin farklı bir tezahürüydü.

    12 Eylül darbesinin hayatın her alanına yayılan travmasından roman sanatı da etkilendi. Bütün anlatılar yukarıdan aşağıya restorasyona uğrayıp söz kuşatılırken, roman da bundan nasibini aldı. İçerik boşaldı, dilsel zenginlikler, süslemeler, abartmalar ve fantastik ögelerle şişirilen; tarihsel fantaziler, post-modern kurmacalar ya da İstanbul/Beyoğlu merkezli bunalım edebiyatı okunup-yazılır, alınıp-satılır oldu. Özetle romanın bugünkü mekanının İstanbul'la sınırlanması kent ve kentleşme sorunsalından çok Türkiye'nin siyasi gelişmeleri ve entelektüellerin yeni sınıf konumları merkezinde değerlendirilmelidir. Bunun dışında, günümüz edebiyatında dilde bir yoksullaşmadan söz edebilirim; gündelik dilde olduğu gibi Türk romanında da medyanın sığ dilinin egemenliği var. Çok satar kitapların okuyucuları ile eleştiri müessesesi birbirlerini hiçbir şekilde 'kesmiyor'lar.

    Global kavramının bu denli sıklıkla kulaklara çalındığı bir dünyada 'kitle endüstrisi' sorununun yalnızca Türkiye'ye özgü olmadığı açıktır. Belki de Perry Anderson'un vurguladığı gibi, "Bugün en çok ihtiyacımız olan şey, İncil'dekine benzeyen sözlerden ziyade Aydınlanma ruhudur."

    Bizimki New Yorker edebiyatı

    ZEKİ COŞKUN: İstanbul edebiyatı değil de bir tür 'New Yorker'lık uç verdi bizde. Özenti. Bunu saptamak için geçen yılın çok gürültü koparan romanlarını anımsamak yeterli. 'Yüksek Topuklar' olsun, 'İki Genç Kızın Romanı' olsun, kente 'high society'nin (yüksek tabaka) gözüyle bakarlar.

    Güzergâh kısaca Beyoğlu-İstiklal Caddesi, Taksim üzerinden Nişantaşı uğrağıyla Etiler-Levent hattıdır. New York'un Wall Street'le, Fifth Avenue ya da uğruna çok gözyaşları dökülen İkiz Kuleler üzerinden resmedilmesidir bu. Tabii, arada bizim de Brooklyn'imiz-Harlem'imiz var: Cihangir gibi!

    Her iki romanın yazarı da aslen modacı 'ajan-menajer'le (Barbaros Altuğ) çalışıyor. Yazarlarına bu kreasyonu; New Yorker edebiyatını o mu önerdi, bilemeyiz. Ama değil galiba, küresel bir dayatma olsa gerek bu. Kendi kendinin menajeri olanlar da aynı yolu izliyor.

    Örneğin Orhan Pamuk'un Kar'ı, Nişantaşılı'dır; bir tür New Yorker. Ahmet Altan'ın Aldatmak'ında da kent yoktur, lüks site vardır. Yine aynı hava. Bugünün edebiyat dünyasında eleştiri de yoktur, eleştirmen de. 'Mass media'da, (kitle iletişim araçları) 'billboard'larda bangır bangır bağıran, vitrinlerde 'buradayım' diye haykıran bir kitaba, bir yazara eleştiri ne yapar, ne söyler?

    Roman türü için 'roman olmayan roman', 'romana karşı olan roman' anlamında 'Para-Roman' döneminden söz edilebilir. Buradan edebiyat da çıkmaz, düşünce de, yenilik de... Eleştiri ise, sistem dışıdır. Antik, arkaik bir şey. Allah rahmet eylesin."

    Yazı, yeni 'Kutsal'larını üretiyor

    ÖMER LEKESİZ: Edebiyat (ve sanat) son tahlilde kentlinin işidir. 'İstanbul edebiyatı'yla ilgili vurgunuza baktığımda, Türk edebiyatında 'İstanbul etkisi'nin yadsınamaz bir gerçek olduğunu ancak 'İstanbul edebiyatı' şeklinde tekil bir adlandırmanın makul olmayacağını sanıyorum.

    Has edebiyat, has okurunu, eleştirmenini; popüler edebiyat da popülist okurunu, zevzeklerini kendisi üretir. Zevzek değil de eleştirmen olan birinin, en büyük eleştirmen olan 'zaman'a karşı mahcup düşmek isteyeceğini sanmadığım için onun piyasaya, kitleye, tüketiciye itibar edebileceğine ihtimal vermiyorum.

    Roman kaşesiyle piyasaya sürülenlerin çoğu da roman değildir. Fethi Naci'nin deyimini ödünç alarak onlara 'hikâye azmanı' ya da uzun hikâye denilebilir belki ama roman asla! Bunu derken Türkiye'de roman yoktur demiyorum. Seçimlerini Batı'dan yana yapanlar roman yazabiliyorlar.

    Bence Aydınlanma döneminde 'Kutsal'ın tüm izleri silinmek istendi. Şimdi bunun yol açtığı etik ve estetik problemlerle boğuşan Batı'da 'Kutsal'ın çarpıtılmış, içeriği değiştirilmiş bir mitsel tezahür (Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter vs.) olarak yeniden tedavüle konulmasıyla, Doğu'da, roman yayımının resmi ideolojiler tarafından desteklenmesinin aynı zamana denk düşmesi bir tesadüf olmasa gerektir."

    Eleştirel özgürlüğe geçit yok

    SEVENGÜL SÖNMEZ: Sanatın hemen her dalı gibi, edebiyat da İstanbul merkezli olarak kendine bir yaşam alanı buluyor; bununla birlikte 'İstanbul edebiyatı' gibi bir ayrımın doğru olmadığına inanıyorum.

    Türkçe gibi, gerek alfabe açısından gerek kültürel açıdan pek çok değişikliğe uğramış bir dilin, kendi yolunu bulması da uzun zaman gerektirir. Bu nedenle zamanla dildeki arayışlar çoğalacaktır. Eleştirmen olarak yazdıklarımızın okura ulaşmadığını söylemek mümkün. Eleştirmenin de zaten sıradan okura ulaşmak gibi bir niyeti olmadığını ya da olmaması gerektiğini düşünüyorum.

    Günümüz Türk edebiyatında romanla ilgili en önemli eksiklik bence romanın kuramsal olarak ele alındığı yapıtlar. Batı'ya bu kadar yüzünü çevirmiş bir edebiyatın, oradaki temel kaynakları hâlâ kendi diline çevirmemiş olması da abesle iştigal etmek gibi. Ayrıca, Türk edebiyatı teorisyenlerinden söz edemiyor oluşumuz da en büyük eksiklerimizden biri.

    Türkiye'de 1980 İhtilali sonrasında oluşan apolitik yapı, belirli siyasi yapılar etrafında oluşan gruplardan beslenen ve büyük kapitallerden uzak kalabilen bağımsız edebiyat dergilerinin yok olmasına neden oldu. Yayınevi destekli dergiciliğin hâkim olması, bağımsızlık isteyen eleştirinin önünü en çok tıkayan etken."


  •  
    YAKICI-YIKICI BİR OYUN
    Kinji Fukasaku'nun tüm dünyada olay yaratan filmi 'Ölüm Oyunu' vizyona girdi.
    Barut Ebruları sergileniyor
    Uluslararası üne sahip Ebru ustası Hikmet Barutçugil ebruları Ataköy Crowne Plaza'da sergileniyor.
    Yedi İklim, her daim edebiyat
    Ali Haydar Haksal'ın yönetiminde yoluna devam eden edebiyat dergisi Yedi İklim, Kamil Eşfak Berki'nin Kol Kola isimli şiiri ile söze başlıyor. Necat Çavuş, Ali Günvar, Mehmet Atilla maraş derginin diğer şairleri arasında yer alıyor. Hasan Aycın'ın çizgisi ile yer aldığı sayının öykü yazarları ise Ali Haydar Haksal, Hüzeyme Yeşim Koçak, Nuhan Nebi Çam ve Sadık Hidayet. Betül Coşkun Peyami Safa'nın Fatih-Harbiye'si ile Necip Mahfuz'un Midak Sokağı'nı karşılaştırarak ortak medeniyet macerasına değerlendiriyor. Bilgi tel: 0 216 346 65 78
    Güneydoğu'dan Ortadoğu'ya
    Seyahat ve kültür dergisi Emanname, gezi heyecanını dört mevsim içinde taşıyanlar için ekim sayısında yine dopdolu. Haluk Dursun'un yazısı ve Bülent Katlak'ın kareleri ile bir araya gelen Güneydoğu Anadolu turunun yeni durakları Diyarbakır ve Mardin'den geriye kalanların okurla paylaşıldığı dergide, Muhsin Öztürk Ürdün'ü, Haluk Dursun Şam'ı anlatıyor. New York, Vidin, Güney Afrika, Nepal ve Katmandu, Emanname'nin diğer durakları. Dergide ayrıca işadamı Bekir Cansu ile de Kronik Gezginler sayfası için yapılmış keyifli bir röportaj yer alıyord. Bilgi tel: 0 212 235 38 53
    24 Ekim 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED