|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüketim toplumlarında açgözlülüğün yararlı, tokgözlülüğün de zararlı olduğuna inanılır. Durmadan yeni ihtiyaç üretme sürecinde açgözlülük olumlu, tokgözlülük ise olumsuz bir işlev yüklenir. İhtiyaçlarla açgözlülük arasında doğru, tokgözlülük arasında da ters orantılı bir korelasyon vardır. Açgözlülük ihtiyaçları çoğaltır, tokgözlülük de azaltır. Bunun için iktisatçı işletmeci ve mühendisler açgözlülüğü değişik pazarlama teknik ve yöntemleriyle teşvik eder. Üsküdar Sempozyumu'nda, Doç. Dr. Ahmet Bilgili, Dr. Ahmet Şirin ve benim konuşmacı olarak katıldığım bir oturumda toprağı, Capitol'u, İlahiyat Fakültesi ve Ramazan çadırlarıyla Üsküdar, görünen ve görünmeyen yüzü ana çizgileriyle ele alındı. Bilgili ilk defa Üsküdar Belediyesi'nin başlattığı Ramazan çadırlarının Anadolu insanının, yeniden dağıtma kültürünün ilginç uygulaması olduğunu vurguladı. Şirin yan yana bulunan Capitol ile İlahiyat Fakültesi arasındaki uyumsuzluk ve çelişkiyi dile getirdi. Şirin günümüzde alışveriş merkezlerinin modern insanın tapınakları haline geldiğini söyledi. Dr. Durmuş Hocaoğlu Capitol ve İlahiyat Fakültesi arasında çarpıcı karşılaştırmalar yaparak, alışverişi ibadet haline getiren Capitol bağımlılarının yalnızca İlahiyat Fakültesi'ni değil, bütün Üsküdar'ı kuşattığının üzerinde durdu. Oturumu yöneten Doç. Dr. Davut Dursun süpermarketlerin mekanik ve metalik yapısı içinde gerçek ihtiyaçlardan daha çok yapay ihtiyaçların öne çıktığını anlattı. Süpermarketler üretimi kitleselleştiren fabrikaları ayakta tutmak için, tüketimi kitleselleştirmek üzere Amerikalılar'ın bulup geliştirdiği alışveriş merkezleridir. Onlar gerçekten çağdaş insanın mabetleri haline gelmiştir. Modern insan, ibadet eder gibi, hergün onları saatlerce dolaşmadan huzur bulamaz. Süpermarketlerde alışveriş tutkusu, bir salgın hastalık gibi, Amerika'dan bütün dünyaya yayıldı. Artık dünyanın neresine gidilirse gidilsin, Capitol gibi, alışveriş merkezleriyle karşılaşılır. Amerika'da olduğu gibi, bütün dünyada alışveriş merkezlerinde kesinlikle pencere yoktur. Pencere olursa insanlar gece ile gündüzü birbirinden ayırır. Oysa alışverişin gecesi ve gündüzü olmaz. İnsanların ibadet eder gibi, yirmidört saat alışveriş yapmaları istenir. Amerika'da gerekli gereksiz, ihtiyaç olup olmadığına bakmadan durmadan alışveriş yapmanın bir tüketim, bir gösteriş hastalığı olduğu kabul edilir. Medine başta olmak üzere Müslümanlar'ın kurdukları bütün şehirlerin odak noktasında da çarşı ve cami vardır. Şehirlerdeki ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel hayatın merkezinde ticaret ve çarşı vardır. Ancak çarşı bugünün süpermarketlerinde olduğu gibi, yapay ihtiyaç üreten merkez değildir. Çarşıya yapay ihtiyaçları karşılamak için değil, gerçek ihtiyaçları gidermek için gidilir. Süpermarket kültürü israfa dayanır. Orada hiçbir şey tek tek satılmak için tutulmaz. Her ürün fiyatına yakın gereksiz ambalaj malzemesiyle birlikte satılır. Tüketim ekonomisinde çöpe atma bir zenginlik kaynağı olarak görülür. Çünkü atılan, kırılan ve bozulan her ürünün yenisi yapılacaktır. Bunun için, ürünler hiçbir zaman uzun ömürlü olarak dizayn edilmez. Tüketim kültürünün büyüsünü yitirmesi için gerçek mabetlerin yapay mabetleri kuşatıp, içselleştirmeleri gerekir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |