|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'Kürtçe politikası yanlış' Türkiye'nin "Kürt ve Kürtçe" politikasını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Sedat Laçiner, Med-TV ve benzer yayınlara karşı izlenen politikanın yanlış olduğunu söyledi
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Laçiner, bugün dış dünyada Kürt sorununa büyük bir ilginin olduğuna dikkat çekti. İlginin Kürtçe ve Kürtçü konusuna da uzandığını belirten Laçiner, bunun yayıncılığın günümüzde en etkin silah haline gelmesinden kaynaklandığını kaydetti. Laçiner, "Ayrılıkçı Televizyon Yayıncılığında Dış Destek ve Nedenleri" konusunda yaptığı incelemede, Türkiye'nin Med-TV ve benzer yayınlara karşı izlediği politikanın yanlış olduğunu ileri sürdü. Geçen 10 yıllık sürenin de gösterdiği gibi klasik yöntemlerle bu tür yayınlarla etkili mücadele edilemediğinin altını çizen Laçiner, "Devlet elinde bulunan Kürtçe bilen ve Kürtler'i yakından tanıyan vatandaşlarını ve Türkmenler'i değerlendiremiyor. Devlet, bu son derece değerli olan insan kaynaklarını Kuzey Irak ve Kürtçe konusunda iyi değerlendirmelidir" dedi. Laçiner, Türkiye'nin Kürtçe yayınlar konusunda yaşanmakta olan boşluğu, tereddütlerinden vazgeçip gidermesi gerektiğini belirtti. Ayrılıkçı televizyon yayıncılığında son dönemde ortaya çıkan bir diğer unsurun da, 2002-2003 Irak Savaşı'nın olduğunu hatırlatan Laçiner, şu görüşlere yer verdi: Kürtçe yayın yapılmalı "Bu çerçevede yapılması gereken en önemli en önemli girişimin Iraklı Kürtler ile yeni iletişim kanallarının açılması olduğu söylenebilir. İçeride Kürtçe tartışmalarıyla zaman kaybeden Türkiye, Ortadoğu'ya özellikle de Irak, İran ve Suriye Kürtleri'ne dönük Kürtçe ve Arapça yayınlarını artırmalıdır. Bu yayınların propaganda yayını olması da gerekmez. Asıl amaç taraflar arasında sağlıklı iletişim sağlayacak kanalların oluşturulması olmalıdır. Kendi dillerinde filmlerini ve haber programlarını izleyebilen bu kişiler ile Türkiye arasındaki bağlar zamanla daha da kuvvetlenecektir. Diğer bir deyişle, bu insanların PKK/KADEK, BBC, CNN vb. çizgisinden kurtarılması gerekmektedir. Çünkü adı geçen kanallardan gelen haber ve yorumlar, bugüne kadar bölgede çatışma ve bölünmeye hizmet etmiştir. Bugün Ermenistan'dan İran'a Kuzey Iraklı 'Peşmergeler'den ABD'ye kadar birçok ülke, bölgeye Kürtçe yayın yapmaktadır. Türkiye ise ısrarla bu konudan uzak durmuş, hareketsiz kalarak bir anlamda alanı diğer ülkelere bırakmıştır. Bu da otomatik olarak dış unsurları bölgeye çekmiştir. Son dönemde en önemli gelişme ise, Kürtçe yayıncılığın asıl atılımını Avrupa'da yapıyor olmasıdır. Programlar Avrupa ülkelerinde hazırlanıyor, belli bir olgunluğa erişen yayınlar entellektüel birikimini Avrupa'da oluşturuyor, finansal destek Avrupa'dan geliyor ve asıl vericiler de yine burada yer alıyor. Kürtçe ve Kürtçü yayıncılığın Avrupalı bir karekter kazanıyor olması, Türkiye'yi daha da zor duruma sokabilir. Türkiye boşluğu, tereddütlerinden vazgeçip bir an önce gidermelidir." EVİN GÖKTAŞ / ANKARA
|
|
|
|
|
|
|