|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çetelerin ve çeteleşmenin edebiyat/şiir çevrelerindeki sanal etkisinden, yönlendirme faaliyetlerinden, sözüm ona ikame gücünden ve dolayısıyla ortaya çıkan 'değerler kaosu'nun neticelerinden, geçen hafta bu sütunda bahsetmiştik. Bu hafta sizlere, vereceğim koordinatları, ancak edebiyat/şiir dünyamızdaki irili-ufaklı çeteleşme hareketlerinden haberdar, tecrübe sahibi, dikkati bu gibi konularda da yoğunlaşmış, sebep-sonuç ilişkilerini ve bu ilişkilerin işleyiş biçimini, yöntemini, özelliklerini bilenlerin algılayacakları tipik bir çeteleşme hamlesinden söz edeceğim. Kendinden menkul bir edâyla, aralarında yer almayanların veya herhangi bir birliktelik işareti vermeyenlerin yarın-öbür gün sözde edebî değer, beklenti ve statü açısından çok şey kaybedeceklerini dillendirip etrafa yayarak orda-bura tafra satan ve bu bakımdan son derece ukalâ, şımarık ve en vahimi de edebiyat/şiir görgüsü yoksunu/yoksulu hastalıklı bir bünyede filizlenen bu çetenin, nasıl bir edebiyat/şiir sirkülasyonunu beslediğini, yakın zamandaki bir uygulamasıyla gördük. Edebiyat/şiir dünyamıza çok önemli bir açı, açılım ve farklı denge unsurları katan bu yeni oluşuma, bendeniz, "Küçük ka çetesi" adını taktım. Maşaallah, üyeleri arasında, taşıdıkları titrler ve sıfatlar bakımından edebiyat/şiir çevrelerinde itibar gören, kâğıt üstünde son derece saygın isimler/imzalar var: Şairler, yazarlar, hikâyeciler, denemeciler, eleştirmenler, çevirmenler, akademisyenler... bilumum erbâb-ı kalem yani!. Allah için, son dönemde iyi bir performans gösterdi yeni oluşumumuz. Bu Küçük ka çetesi, geçtiğimiz günlerde güzel ve bir o kadar da 'özel' bir operasyon yaptı. Dışardan bakıldığında kimi alkışlarla, övgü dolu satırlarla da taçlanan ve dolayısıyla iç-yapılaşmasından tüten kerih kokuları 'şimdilik' absorbe eden bir oldu-bittiydi, imza attığı.. Ne mi oldu, ne mi yapıldı? Söyleyelim: Küçük ka çetesi üyeleri, bir 'emanet'e gölge düşürmek, itibar kaybına sebebiyet vermek, dahası kirlenmesine zemin hazırlamak pahasına da olsa, doğrusu, şahsen kendilerinden beklediğim o biricik etik/estetik(!) adımı attı ve olayı noktaladı: İnanın, 'ulûfe' rüzgârından neredeyse kulaklarımız sağır oluyordu! Göğsümüz kabardı.. Nasıl onur duyduk bu hizmetten, anlatamam!.. Bu 'iş', bu işsizlikte, yakıştı doğrusu Küçük ka çetesine.. Eğer çekirdek kadrosunu korursa, Küçük ka çetesinin önümüzdeki yıllarda da bu kabil birçok başarıya imza atacağına, birbirinden değerli isimleri edebiyat/şiir dünyamıza kazandıracağına ve/veya varolan isimlerin sahih konumlarını perçinlemesine katkı sağlayacağına inanıyorum. Şuna da inanıyorum: Sarf ettikleri emekler hebâ olmayacak! Minnetle ve şükranla anacağız Küçük ka çetesini.. (Allah saklasın) günün birinde dağılsalar bile, kalplerimizdeki yerlerini daima muhafaza edecekler!.. Ee, bir "Çete" bundan başka daha ne bekleyebilir?.. Not: Bursa'nın tanınmış kitapçılarından Gaye Kitabevi'nin sahibi Mehmet Kuzidadaş, kalp enfarktüsü teşhisiyle Bursa İhtisas Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedavi görüyor. Kendisine acil şifalar diliyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |