AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
AB'ye nasıl takıyye yapılır

Avrupa Birliği ile ilgili süreç daraldıkça, Türkiye'deki AB tartışmaları da bir garip hal almaya başladı. AB'ye uyum projelerinin esas sahibi olan siyasal iktidar, "iç dengeler"e fazlaca angaje olduğu için yeterince kararlı bir görüntü sergileyemiyor. Zaman zaman Başbakan Erdoğan'ın tempo yükseltmesine rağmen, işlerin kotarılması aşamasında ortaya konulan "ikircikli" tutum kafaları karıştırıyor.

Silahlı Kuvvetler ise, şu ya da bu şekilde vereceği "AB'yi köstekleme" görüntüsünün ileride getireceği "yıpranma"dan endişe ettiği için her platformda Avrupa Birliği'nden yana tavır sergileyip, ardından da neredeyse bütün "AB kriterleri"ne ihtirazi kayıtlar koyuyor. Yani herkes biraz "takıyye" yapıyor.

Örneğin geçtiğimiz hafta Harp Akademileri'ndeki sempozyumda konuşan Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt, "Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır ve Avrupa Birliği'ne girecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri AB karşıtı olamaz. Çünkü AB Atatürk'ün Türk toplumuna gösterdiği çağdaşlaşma hedefinin, jeopolitik ve jeostratejik açıdan zorunluluğudur" diyordu.

Aslında Büyükanıt, konuşmasında kullandığı terminoloji ile AB'yi siyasal bir proje olmaktan çok, stratejik bir tercih olarak görmek istiyor. Nitekim Büyükanıt, "AB'ye karşı değiliz" diyor ve hemen ardından "Uyum Paketi" konusunda "ama" ile başlayan askerin 5 itirazını sıralıyordu:

1- Terör Yasası 8. madde, 2- Ana dilde yayın, 3- Apartmanlarda ibadet yeri, 4- Sinema-Video Kurulu'ndan MGK temsilcisinin çıkarılması, 5- Seçimlerde yabancı gözlemci.

Sizce bütün konuşmalara "AB'ye karşı değiliz" cümlesiyle başlayıp, ardından neredeyse "Kopenhag Kriterleri"nin tamamına karşı ihtirazi kayıt koymak ne anlama geliyor?

Peki, tam da AB konusunda kıran kırana bir mücadelenin yaşandığı bir dönemde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "TSK Türkiye'de demokrasinin miladıdır" cümleleri neyin nesi oluyor? Üstelik, Avrupa Birliği yetkililerinin her seferinde, 'askerin siyasi iradenin önünde yer almasının kabul edilemez' olduğunu belirtmesine rağmen...

Kim ne derse desin, gerek askerlerin, gerekse siyasetçilerin ayrı ayrı ortaya koydukları tavırların esas anlamı, AB'ye "takıyye" yapmaktır.

Esas itibariyle askerler tarafından ihtirazi kayıt düşülen "Uyum Paketi" maddeleri, Türkiye'nin AB hedefini simgeleyen temel dinamiklerdir. Paket'te yer alan bu maddeler, aslında devletin işleyişini, toplumsal ve siyasal alanın yeniden tanımlanmasını sağlayacak olan hususlardır. Açıkçası, bu itirazlar temelde demokrasinin ruhuna ve AB projesine yapılan itirazlardır.

Yıllardır bu ülkede "Batılılaşma" öncülüğü yapan kesimlerin çaresizliğine bakın ki, bir bakıma kendi kabulleriyle çatışıyorlar. Gerçi onların anladıkları "Batılılaşma"da hiçbir zaman demokrasiye yer olmadı.

Aslında Avrupa Birliği, "Kopenhag Kriterleri"nin içine Türkiye'nin "resmi ideolojisi"ni de dahil ediverse, bugün girmemek için bahane üretenler de, "takıyye" yapanlar da AB'ye girmek için can atacaklar. Ancak Avrupa Brliği onların sandığı kadar saf değil...


2 Haziran 2003
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED