AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
CHP ne kadar samimi?

CHP lideri Deniz Baykal Ak Parti'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilgili politikasını 'anlaşılmaz' bulurken gerçek bir endişeyi mi dile getiriyor, yoksa partisi adına verilen 'tam destek' vaadinden pişman olduğu için mi böyle davranıyor?

Soru karışık mı geldi? Aslında hiç de karışık değil. Bugüne kadar izlenen hükümet politikası Türkiye'yi AB'ye en kısa zamanda üye yapmak üzerine kurulu. Henüz iktidarı teslim almadan Tayyip Erdoğan'ın çıktığı Batı başkentleri ziyaretleriyle başlayan süreç, Meclis'e sunulan 'uyum paketleri' ile kesilmeden devam ediyor. Hükümet sözcüleri birbiri ardına kararlılık mesajları veriyorlar. Dahası, Ankara'nın arzusu global gelişmelerle de örtüştü ve düne kadar karşı çıkan AB merkezlerinde de Türkiye'nin üyeliği konusunda bir heyecanlanma fark ediliyor.

Durum bu olduğu halde, CHP lideri, dün, "Meclis'ten çıkarılmak istenen uyum paketindeki düzenlemelerin AB'nin isteği olduğundan emin değiliz; Ak Parti kendi işine gelen değişiklikleri AB bahanesiyle geçirmek mi istiyor?" sorusunu ortaya attı. Bu tereddütlü çıkış 'darbe' sözcüğü eşliğinde yürütülen AB merkezli tartışmalardan sonra yapılmasaydı soruya hak verebilirdik. Ancak, çıkışın askerî çevrelerin açıklamalarını tâkip etmesi başka ihtimalleri akla getiriyor...

Geçen hafta TBMM'de hükümetin girişimiyle yapılan AB genel görüşmesi, CHP açısından, zihinlerde dolaşan bütün tereddütlerin dile getirilip giderilmesi için en uygun zemindi. Meclis'e sunulacak paket içerisinde yer alan düzenlemelerin neler olduğunu, onların Brüksel tarafından talep edilip edilmediğini öğrenebilir, -varsa- çelişkileri hükümet sözcülerinin yüzüne çarpabilirdi CHPliler... Oysa, kürsüye çıkan CHP'liler, hiçbir tereddüt izhar etmedikleri gibi, "Böyle bir genel görüşmeye ne gerek vardı, getirin yasal düzenlemeleri elbirliğiyle geçirelim" demekten geri durmadılar...

Arada ne oldu da, Deniz Baykal hükümetin niyetinden kuşkuya düştü?

CHP liderinin açıklamasında rahatsız edici yön AB'ye dönük düzenlemeleri kuşkuyla karşılamasından ibaret değil; Deniz Baykal dünkü sözleriyle bundan daha ötesini amaçlıyor... Söylediği, Ak Parti'nin AB'yi gizli bir niyete âlet ettiği... Bugüne kadar çıkmış uyum paketlerinde, Meclis'e sevk edilen altıncısında ve onu tâkip edecek diğerlerinde, herhangi bir 'gizlilik' söz konusu değil. Ana çatı, dışişleri diplomatlarından oluşan AB Genel Sekreterliği tarafından çatılıyor, konuyla ilgili bakanlıklar da katkıda bulunuyorlar... Yeni düzenlemeler Türkiye'yi daha demokrat, insan haklarına saygılı ve hukuku üstün tutan bir ülke yapmayı amaçlıyor...

Asker kanadından gelen tereddütleri yerleşik 'paradigmalar' açısından anlamak mümkün; 'güvenlik devleti' gözlüğüyle bakıldığında gerçekleştirilmek istenenler bayağı radikal... Zaten AB üyeliği de Türkiye'den radikal bir değişim bekliyor. Ancak, bir siyasetçinin, bir sosyal demokratın, Deniz Baykal deneyiminde bir liderin 'değişim'den korkmaması gerekir... Yapısal olarak ve temel eğilimleri sebebiyle radikal değişimden korkması gerekenlerden oluşan iktidar partisinin zorladığı 'değişimi' sosyal demokrat bir parti liderinin kösteklemeye çalışması akıl dışı bir gelişme...

Buna rağmen, Ak Parti ve hükümet yetkililerinin, askerlerin son çıkışları sebebiyle kafası karıştığı anlaşılan muhalefet liderini rahatlatmalarında yarar var. Türkiye AB üyesi olacaksa, bunu tek partinin eseri kılma kıskançlığına düşmemeli iktidar; yeni düzenlemelerde muhalefetin de tam desteğini devşirmeli... Ancak, CHP liderleri de, AB üyeliğini istediği bilinen parti tabanıyla Meclis grubuna, izhar ettikleri tereddütte 'samimi' olduklarını ispat etmeli...

Anlamsız tereddütler ayak sürüme anlamına geliyor da...


4 Haziran 2003
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED