|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu sütunda çok sık dile getirmeye çalıştığım yoksulluk halleri okuyana belki de "yetti artık" dedirtiyor. Ancak bunları anlatmaz isek neyi anlatacağız? Vebali hepimizin boynundadır. Şu bir haber: İzmir'in bir ilçesinde öğrenciler derste veya teneffüste sık sık bayılıyorlarmış. İdare durumu araştırmış ortaya şöyle bir sonuç çıkmış: Bayılan öğrenciler genellikle köylerden gelen yoksul aile çocukları. Ve anlaşılıyor ki bunlar ne kahvaltıda ne de öğle vakti parasızlıktan aç kalıyor, birşey yemiyor ve bu yüzden baygınlık geçiriyorlar. Ey okur! Memleketin bundan daha önemli hangi meselesi var? El kadar bebeler gözümüzün önünde açlıktan bayılıyor. Geçen yıl benzer bir duruma işaret eden bir yazı yazmış ve şöyle demiştim: Bir öğretmen arkadaş, doğuda bir ilimizin bir kenar mahallesinde görev yapıyor. Yürek parçalayan bir hikâye anlattı. Bütün gayretine rağmen çocukların başarı oranı artmıyormuş. Tutup bir anket uygulamış. Sorular şöyle: * Sabah kahvaltısı yapıyor musunuz?
İnanılmaz demeyin ama sonuç şöyle çıkmış. Bu minicik yavruların yarısı sabah hiçbirşey yemeden okula geliyormuş. Türkiye'de öyle manzaralarla karşılıyoruz ki, artık şaşırma, hayret etme duygularımızı da kaybettik. Öğretmen arkadaş bunun üzerine bir sabah okula bir kutu "Tadella" alarak gelmiş. Çocuklara birer, ikişer dağıtmış, sınıfta bir neşe, bir sevinç. Ardından bir de sınav yapmış: Netice başarı oranının yarı yarıya artması. Siyasiler, bilim adamları, uzmanlar ülkenin birinciye gelen meselesini eğitim olarak koyuyorlar. Haklılar, ama şu yaşadığımız günlerde artık insanların günlük olarak nafakasını çıkarması; iyi-kötü çoluk çocuğunun karnını doyurması herşeyin önüne geçmiş durumda. Yapılan açıklamalara göre dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi, kira, ulaşım, yakacak, giyim, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar için yapılması gereken harcamalar dikkate alındığında yoksulluk sınırı ayda bir milyarı geçiyor. Açıklamalar böyle ama bir milyarı kim kaybetmiş ki, fakir fukara bulsun? Bunlar anlamsız istatistikler, mânasız rakamlar. Varın kendi halinizi, etrafınızdakilerin halini ve aç açına okula giden minik öğrencileri düşünün. Bıçak kemiğe nasıl dayanır. İşte böyle.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |