AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
XV. yüzyıla ait bir Türkçe Tıb kitabı: YADİGAR

Birkaç hafta evvel Berlin'den gelen bir misafiri —Üsküdar'dan Eczacı Memduh ağabeyimizin de refakatında— İstanbul'u gezdirirken yolumuz Yenikapı Mevlevihanesi'ne, tabiatıyla oradan da Merkez Efendi'ye düştü. Aman yarabbi, kimlerle karşılaşmadık ki!?!? Meşhur olanları belki bilirsiniz, ama beni heyecanlandıran, biraz da hüzünlendiren keşiflerden biri de Hafız Binbaşı Yaşar Okur'un o mütevazı kabrine rastlamak oldu.

Tesadüf bu ya, o gün orada Zeytinburnu Belediyesi'nin "IV. Merkez Efendi Geleneksel Tıp Günleri" etkinlikleriyle karşılaştık. Bir Ebru sergisinin bulunduğunu görünce hadi gelmişken sergiyi de gezelim dedik. Tesadüfün böylesi de olur mu, içeride bir de konferans varmış... Eh mekan küçük, izleyici kitlesi de kalabalık olunca ister istemez kapı kapatılmış idi. Hâliyle biz de içeriye giremedik. Fakat azimliydik, hiç değilse sergiyi görecektik. Çok geçmeden kapı açıldı ve insanlar mütebessim yüzlerle ve ellerinde de birer kitapla dışarı çıkmaya başladılar. Sorduk öğrendik, konuşmacı İ:Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayten Altıntaş hanımefendi imiş. Kendileri kitap imzalıyordu. Ben kimseyi rahatsız etmeden usulce Ebruların sergilendiği panoların yanına doğru sokuldum. O sırada Memduh ağabey gitmiş ücretsiz dağıtılan kitaplardan sağolsun bizim için de birer tane almış... Kitap olur da merak etmek olmaz mı? Baktım, İbn Şerif'in 'Yadigâr' adlı 15. yüzyıla ait Türkçe bir tıb kitabı...

Sayın Altıntaş'ın konuşması da bu kitap hakkında imiş... Konuşmayı dinlemekten mahrum olmuştuk belki ama hiç değilse bu vesileyle kitabın kendisine sahip olmuştuk. Rahmetli babaannemin dediği gibi, "Nasib ise gelir Hind'den Yemen'den, nasib değilse ne gelir elden" deyip hissemize düşenle müteselli olduk.

Kitap bir ekip çalışması... Metni hem o devrin Türkçesiyle Latin harflerine çevirmişler, hem sadeleştirmesini sunmuşlar, hem de sonuna sade bir sözlük eklemişler. Kitabın girişinde de eser hakkında muhtasar ve müfid bir tedkik mevcut.

Ben eseri okudum ve gerçekten de ziyadesiyle istifade ettim. Bu benim okuduğum ilk tıp kitabıydı ve daha önceden ne kitabın muhtevası, ne de terminolojisi hakkında herhangibir bilgi ve birikimim vardı. Bu bakımdan muhtevası hakkında bir değer yargısı öne sürmekten teeddüb ederim. Lütfen şu kadarını söylememe müsaade edilsin ki klasik bir tıb kitabının bu kadar hoş, bu kadar tabii ve bu kadar zengin bir muhtevaya sahip olabileceğini ve dahi bu kadar kolaylıkla okunabileceğini asla hayal bile edemezdim. Biraz sabır göstermekle bu kitabı herkes okuyabilir ve eh biraz da merak ve ilgi varsa pekâlâ istifade de edebilir. Bilhassa "Şifalı Bilgiler" türünden kitaplara ya da alternatif tıbba alâka duyanların kaçırmamaları gereken bir kitap! Hele hele koruyucu hekimliğin mahiyetine dair önbilgiler almak ve "kocakarı ilaçları" diye dudak bükülen tecrübî tıb bilgisinin aslında geleneksel tıb bilgisinin kayda değer halkalarından biri olduğunu görmek için bu kitap dikkatle okunmalı!

Unutmamalı ki "müslüman hekîm" salt dinî vecibelerini yerine getiren hekîm demek değil, İslâm medeniyetinin tıb tecrübesini bilen ve dikkate alan hekîm demek! Yine unutmamalı ki 'hâkim' (yargıç), 'hekîm' (doktor), 'hakîm' (filozof) sözcüklerinin üçü de aynı kökten (h-k-m) türer. Çünkü hâkim adaleti, hekîm bedeni, hakîm ruhu korur. Bedenimizin de, ruhumuzun da, ilişkilerimizin de itidale ihtiyacı vardır. İşbu üç alan da hükmün sıhhatini gerektirir. (Yerimiz olsaydı da keşke biraz 'şifa', 'sıhhat', 'maraz', 'zulüm' ve 'adalet' sözcüklerinin ortak anlam alanı üzerine konuşabilseydik! Belki bir başka sefere!)

Hüccetimiz İmam Gazalî "İhyau Ulûm'id-Din" adlı eser-i muhalledinde tıb ilminin "farz-ı kifaye" olduğunu, fakat müslümanların tedavi olmak için gidebilecekleri müslüman hekîmler olmadığı/kalmadığı için tıb ilmini bilmenin bütün müslümanlar için bir vecibe haline geldiğini yazıyordu yüzyıllar önce.

Her neyse... söz bitmez... hikmet tükenmez... Bize bu dünyanın kapısını açtıkları ve hiç değilse bu eserle Süheyl Ünver hocamızın ruhunu da taziz ettikleri için başta Ayten Altıntaş hanımefendi olmak üzere kitaba emeği geçen herkesi ve bilhassa Zeytinburnu Belediyesi'nin yetkililerini tebrik ediyorum. Kendileri büyük bir iş başardılar ve bugünkü nesillere Yadigar'ın ulaşmasını sağladılar, sa'yleri meşkur olsun! HAK lütfedip devamını getirmeyi de nasib etsin!

Diğer belediyelerimize de misal teşkil etmesi ümidiyle....


8 Haziran 2003
Pazar
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED