AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İktidar olabilmek

Bülent Ecevit "Düzen değişikliği" söylemini siyasi hayatımıza kazandırmıştı. Turgut Özal, iktidarının ilk aylarında "Güç odakları"nın etkisini kırmayı hedef edinmişti.

Tayyip Erdoğan, "bürokratik oligarşi"yi, iktidar olamamanın sebebi olarak gündeme getiriyor.

Halk oyu ile iktidara gelmiş siyasiler, iktidar alanı ile tanışmalarının hemen sonrasında halkın iradesinin iktidar olmasının önünde direnç odakları bulunduğu kanaatine varıyorlar.

Refahyol deneyimini yaşadıktan sonra Erbakan da, dertleştiği medya mensuplarına "müsbet siyaset, müsbet medya, müsbet sermaye" vurgusunu gündeme getirmişti. Bir anlamda "menfi sermaye, menfi medya ve menfi siyaset"ten yakınmaktaydı.

AKP, 365 kişilik Meclis Grubu ile, bir siyasi kadronun halktan alabileceği en çok oya ulaşmış bir ekip. Ve o ekibin başı "iktidar olamamak"tan yakınıyor. Sebep olarak da "bürokratik oligarşi" diye bir olgudan bahsediyor. Tayyip Erdoğan'ın her sözünde, böyle bir direnç odağından yakınma var.

Acaba bütün bunlar bir gerçekliğin tesbitini mi yoksa siyasi kadroların bahane arayışını mı akla getiriyor?

Meclis'te Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu çalışma yapıyor. Komisyonun elinde dağ gibi kirli dosyalar biriktiği ifade ediliyor. Bir ara yolsuzluk soruşturmalarını isimlendirmekte neredeyse hayvan ismi kalmamıştı. Neredeyse hangi devlet kurumuna el atsanız elinize çamur bulaşıyordu.

Bütün bunlar, bir tek kişinin işi olamazdı. "Çeteler"den söz ediliyordu. İşin içinde bürokrat vardı, siyasetçi vardı, işadamları (!) vardı. Yolsuzlukları halk adına teşhir edecek olan medya grupları bile, birbirlerini akıl almaz ölçüde kire bulaşmış olmakla suçluyordu. Biri tutmuş, biri kesmiş, biri yüzmüş, biri parçalamış, biri yemiş, falanca da dışardan gelmiş, hani bana hani bana demiş" türünden tekerleme konusu olacak bir örgütlü soygun iddiası bulunuyordu.

Eğer bir oligarşik yapı (azınlığın iktidar olduğu) var ise, bunların kendi iktidarlarını korumak isteyecekleri, bunun için yardımlaşacakları, müttefikler arayacakları, iktidarlarını tehdit edeceğini düşündükleri kadrolara karşı kumpaslar kuracakları beklenmeliydi...

Ak Parti hiç şüphesiz yeni bir kadrodur. Bir çok eski siyasi kadroyu tasfiye eden bir siyasi iradenin ürünüdür.

Artı, iddialı bir kadrodur.

Artı, her siyasi kadro gibi, halka verdiği sözleri yerine getirmek, ve onun ürünü olarak, hizmet süresini çoğaltmak isteyecek bir kadrodur. Bunun için "hizmete muktedir olmak" gibi bir noktaya gelmek ister.

Anlaşılıyor ki bu noktada problemler var. Bunu gözlemliyoruz, ama daha ötede Başbakan'ın bu yöndeki, bir anlamda feryadlarını da duyuyoruz.

Daha ötede başka şeyler de oluyor.

Mesela bir bakıyorsunuz, bir gazetede Başbakan'ın çatal tutuş tarzı manşetlere çıkmış.

Allah Allaaah! Bu haber nasıl manşetlik olmuştur acaba?

Bir bakıyorsunuz, Samsun'da bir düğün salonunda düğün sahiplerinin harem - selamlık oturuşu, manşete çıkmış.

Allah Allaah, acaba bu haberi manşete çıkaran saik nedir?

Eskiden beri biliyorsunuz, bir gazetede "kel alaka" bir manşet varsa, onun mutlaka bir hesaplı boyutu vardır...

Eski bir tekerleme vardır: Burdan vurdum kılıcı, Halep'ten çıktı bir ucu, denir.

Acaba bu haberlerde kılıç nereden vuruluyor, ucu nereden çıkıyor?

Acaba bu haber mali olagarşinin ürünü müdür, bürokratik oligarşinin mi, siyasi oligarşinin mi?

Acaba birileri, bir başka alanda korkular üretip, kitle tabanı oluşturma, ittifaklar kurma ve ittifak içinde yer alanları kendi hesapları adına vuruşturma amacında mıdır?

Bütün bunlar beklenmelidir.

Ak Parti iktidarı, eğer gerçekten hizmet edecekse, hiç şüphesiz bu çetin yapılaşmayı aşmak zorundadır.

Bunun için öncelikle kendisi, en üst kadrolardan en alttaki temsilcilerine kadar temiz kalmak, yumuşak karınlar oluşmasına fırsat vermemek sorumluluğunu taşıyor. Bunun yanında Türkiye'nin hassasiyetlerine, fay hatlarına, kitleleri hareketlendiren alanlara dikkat etmek... Önde bulunan kadroların üslup hatalarının bile hizmet misyonunun önünü kesecek provokasyonlara malzeme teşkil edebileceğini unutmamak... temel zaruretlerdir. Ve cesaret... Bir süre sonra oligarşik yapının bir parçası haline gelmemek için cesaret... Ve dikkat, bir süre sonra bizzak kendileri etrafında yeni bir oligarşik yapı oluşmaması için...


13 Haziran 2003
Cuma
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED