AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K R O N İ K  M E D Y A
İran'da neler oldu? Rivayet muhtelif...

İran'da geçen gün yaşanan gelişmeleri önce Vatan'dan öğrenmeye çalıştık. Gazete "İran'da gençler molla rejimine karşı yürüdü" başlığını atmıştı. "3 bin İranlı sokaklara düküldü: 80 kişi tutuklandı"diyordu.. Haberin spotu da ilginçti: "Amerika uydu aracılığıyla İran halkına çağrı yaptı. Üniversite öğrencilerinin eylemi bir anda rejim aleyhtarı gösteriye dönüştü". Vatan'ın gelişmeleri bayağı yakından izlediği de anlaşılıyordu. Şu patlangaca bakın: "'Din adamlarına ölüm' diye bağırdılar"(!)

Sizin de şahit olduğunuz gibi Vatan'ın haberi bayağı yalpalamaya başlamıştı. İran'da "Din adamlarına ölüm" diye bağıran göstericiler?! Gazete meselelere hep "geniş açıdan" bakmayı tercih ettiğinden, okuyucu olup biteni daha iyi anlasın diye yardımcı bilgi de eksik değildi: "Devrik Şah'ın oğlu Pehlevi 'Halk mollalardan rahatsız' demişti..." Yani? Yanisi şu ki, Vatan muhabiri Savaş Düzal'a konuşan "İran'ın devrik lideri Şah Rıza Pehlevi"nin oğlunun söylediği gibi temmuz ayında İran'da rejim aleyhtarı önemli gelişmeler bekleniyordu...

Sonra önümüze Sabah'ı aldık; bakalım İran'daki gelişmeler bu gazeteye nasıl yansımıştı? Sabah gelişmeleri "İran'da 'mollalara ölüm' sloganları" başlığıyla veriyordu. Göstericilerin sayıları bu gazeteye göre, Vatan'ın iddia ettiği gibi "3 bin" değil, "onbinlerce"ydi. Göstericilerin "Din adamlarına ölüm" sloganı attıklarını Sabah da bildiriyordu.

Hürriyet'in habere daha az yer verdiğini gözlemledik. "İran'ı karıştırdılar" başlıklı haber daha sakin bir dille kaleme alınmıştı. Gösteriye katılan öğrencilerin "üniversitelerin özelleştirilmesine" karşı çıktıklarından söz ediliyordu. Hürriyet'in gösteride atılan "sloganlar" meselesine ilişkin verdiği bilgiler de değişikti. Gazete gösteride kullanılan tek bir sloganı aktarıyordu: "Siyasi mahkumlar serbest bırakılmalı". Gösterici sayısı Hürriyet'e göre de "3 bin"di.

Vatan, Sabah ve Hürriyet'in İran'daki gösteriye ilişkin haberlerinde ortak olan bir yan da dikkat çekiciydi: İlk iki gazete haberlerinin altına "Dış haberler" notunu koymakla yetinirken, Hürriyet'te haberin kaynağına ilişkin hiçbir bilgi yer almıyordu.

Biz üşenmedik ve İran'daki bu öğrenci gösterisi hakkında biraz daha bilgilenebilmek için birkaç yabancı gazeteye de baktık. Mesela Fransızların Ortadoğu'yu pek iyi takip takip eden Le Monde gazetesinde yer alan haberde, öğrencilerin Sabah ve Vatan'ın (bu arada Radikal"in) iddia ettiği gibi "Din adamlarına ölüm" sloganları attıklarından hiç bahis yoktu. Öğrenciler, Hürriyet'in belirttiği gibi, "siyasi mahkumlar"a özgürlük istemişler ve "Toplar, tanklar, Besic'ler (milisler) bizi korkutamaz!" diye haykırmışlardı. İlginç bir ayrıntı da, öğrencilerin "üniversitelerin özelleştirilmesi" için gösteri yaptıkları yolundaki açıklama (ki Hürriyet'te yer alıyordu) resmi sıfatı olan bir yetkiliden çıkmıştı... İran hükümeti gösteriye katılan öğrencileri uyarmış, ABD'nin İran'a yönelik tehditlerinin arttığı bir dönemde işleri daha zorlaştırmamalarını istemişti. 9 Temmuz 1999'da yaşanan öğrenci olaylarının yıldönümü yaklaştığı için bu gösteri bir "prova" mahiyetinde de görülüyordu.

Şimdi; İran'daki rejimin özellikleri, niteliği herkesin malumu... Dolayısıyla, bu ülkede "siyasi mahkumlar"a özgürlük başta olmak üzere demokrasi talep eden öğrencilerin 1999'da olduğu gibi bugün de benzer isteklerle gösteri yapması karşısında gönlümüzden mücadelelerinin başarıyla sonuçlanmasını dilemekten başka ne geçer... Ama İran'daki bu gösteriyi Sabah'ın ve özellikle Vatan'ın sunmaya çalıştığı gibi ABD'li "şahinler"in görüş açılarından sunmaya çalışmanın âlemi var mı? Bu da getmezmiş gibi hele bir de İran Şahı'nın oğlunun açıklamalarını ve beklentilerini bu olayla birlikte takdim etmek? Ne o, gazetenin gönlünde İran için "molla rejimi"nden sonrası için İranlıların "Din adamlarına ölüm" diye yollara düştükleri yeni bir "Şah rejimi" mi yatıyor? (K.B.)



Haberin başlığıyla içeriği ayrı telden çalıyor!

"Türk medyası"nda hemen her gün karşılaşılan "olağan" bir habercilik örneği ama hakkında iki çift söz edilmeyi yine de hak ediyor...

Milliyet (12 Haziran) öyle bir manşet atmış ki, "özel haber"in konusunu oluşturan olayın "öznesi" belli değil, daha doğrusu "müphem": "650 trilyon çöpe / Yapımına 28 yıl önce başlanan ve bugüne kadar 650 trilyon lira harcanan Ankara-İstanbul hızlı tren projesi, anlamsız bulunarak rafa kaldırıldı".

Şimdi söyleyin; bu manşetle karşılaşan okur söz edilen fiilin ("Çöpe atmak") günahını hiç tereddüt etmeden kimin hesabına yazar? Kimin hesabına olacak, tabii ki hükümetin hesabına...

Ama biraz sabırlı davranıp haber metnini okuduğunuz zaman anlıyorsunuz ki, manşete bir "günah" gibi çıkarılan bu "çöpe atma" meselesi ülkenin tamamen hayrınadır... Çünkü, "Ankara-İstanbul hızlı tren projesi" denilen proje, bugüne kadar 650 trilyon harcanmasına rağmen, her bakımdan hesapsız kitapsız bir projedir. Fabrika ve sanayi bölgelerine uygun değildir; altyapısı bugünkü hızlı tren standartlarıyla uyuşmamaktadır; ve belki de en önemlisi, "fay hattı" üzerindedir. Nitekim Bayındırlık Bakanı Binali Yıldırım, "Projenin ne zaman bitirileceği bilinmiyor. 12 milyar dolar maliyetten söz ediliyor. Proje için ödemeyi durdurduk" demektedir.

Yani sözün kısası, Milliyet'in manşetine göz atıp da haber metnini okuyamayan okurun vay haline... "BUNLAR zaten hep böyledir, her şeyi çöpe atarlar!" diye homurdanmışsa haksız mı? Gazetesinde haber başlığı ve içeriğinin ayrı tellerden çalması onun kabahati mi?! (K.B.)


13 Haziran 2003
Cuma
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED