AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K Ü L T Ü R
Onu bugün anlıyoruz

"Ya Reyhaniye kahvelerinde ömür çürüten, vaktiyle lisede okuyan ve çalışan, fakat istidadı olmadığı ve nefsinde atalete ihtimal bulunduğu için vazgeçen basit, adi bir genç veya gözlerini, hayatını hakikat uğruna feda ederek, nesl-i ati destanlarına bir zafer ve fedakarlık numunesi olacak hakiki bir insan." diyordu Cemil Meriç kendini yazdığı mektubunda. Bahsi geçen modellerden ikincisini seçti, tüm hayatının beyin koridorlarındaki asli yürüşle geçirdi ve bir fikir kumandanı olarak hayata veda etti. On altı sene evvel bugün yitirdiğimiz Cemil Meriç'i hayatına en yakından tanıklık eden kızı Prof. Ümit Meriç anlattı.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    "Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır. Zira o, yarınki veya dünkü veya ötelerdeki bir cemiyetin çocuğu, kendi cemiyetinin değil... Kaderimizi çizen cemiyet; fakat ona ırzımızı teslim ettiğimiz anda erimişizdir, denizdeki herhangi bir dalgayız" diyen Cemil Meriç bugün ne kadar anlaşılabilmiştir sizce?

    Cemil Meriç'in bugün ciddiyetle okunduğu ve çok iyi anlaşıldığı kanaatindeyim. Birçok insanın Cemil Meriç'i okumadığı için dost çevresine bazı insanları almadığını görüyorum. Entelektüel olmak için turnusol kağıdı gibi Cemil Meriç. O'nu okuduysanız pasaport elinize veriliyor, size geç deniliyor, daha üst seviyedeki daha geniş ufuklu düşünce gruplarına dahil ediliyorsunuz. Birçok kez tartışmalarda "Cemil Meriç okumadıysan seninle hiç konuşmuyorum, önce git biraz oku sonra gel" diye söylendiğini duydum. Babamın bugün Türkiye'de aşağı yukarı 500 bin okuru var. Geçtiğimiz günlerde Üsküdar Şemsi Paşa Külliyesi'nde kitap satan bir delikanlı Cemil Meriç'in bir kahraman olduğunu ve O'nu okumadan Türkiye'de yaşamaya başlanamayacağını söyledi. Her köşeden bir Cemil Meriç okuru kollarını açarak beni kucaklıyor. Bu bakımdan babamın yarınki dediği ve bugünkü yaşamakta olduğumuz zamanlara geldiğine ve bu anlamda gerçek entellektüelliğinin de Türkiye tarafından sınanadığını ve 20. yüzyılın gerçekten bir düşünce bir üslup zirvesi olarak tarihteki yerini aldığını görerek mutlu oluyorum.

    Cemil Meriç herkesçe kabul gören bir münevver. Fakat bunun ötesinde o sizin için bir baba baba olarak Cemil Meriç kimdi?

    O Türk toplumumun babalara atfettiği ortak özelliklerin hepsine sahipti. Otoriterdi, çocukları üzerinde ilk ve son kararın kendisine ait olduğunu düşünen bir babaydı. Özgürlükçü bir yapısı yoktu. Bu bakımdan toplumumuzdaki diğer babalardan çok farklı bir imajı yok benim babamın. Türk bablarının ortak özelliklerini taşıyor olmakla birlikte farklı yönleri de vardı. Babamın hiç bilinmeyen bir çocuk tarafı vardı. Mesela gülmesi çok çocukçaydı. Tahmin etmeyeceğiniz kadar çocuk kahkahasına benzer bir kahkahası vardı. Babamın bize karşı otoriterliği galip geldikten, bizim kaçış alanlarımızı sınırladıktan sonra kapıları kapattığında içeride çok yakın bir arkadaştı. Benim gerçekten en yakın dostlarımdan biri olmuştur babam. Sırtına çıkmaktan tutun da beraber şarkı söylemek ya da komşumuz Şefik Bey Amca'nın bahçesindeki yenidünya ağaçlarından yaz gecesi kaçak meyve koparmaya kadar giden suç ortaklıklarımız bile vardı. Dolayısıyla bir yanıyla standart bir Türk babasıydı ama diğer yanı hiçkimseye benzemeyen bir babaydı.

    Onu en çok hangi halleriyle hatırlıyorsunuz?

    Bu sorunun bende yarattığı ilk serbest çağrışım yazıyı yazdırmadan önce zihninde yazıyı toparlarkenki çehresi oldu. Adeta aramızdan ayrılır başka bir âleme giderdi o anlarda. Elinde tesbihi olurdu, bazen çok ciddi bir şekilde arka arkaya "tak tak tak" diye çekerdi ve sonra birden dururdu tesbih çekmesi. Ardından uzun bir sükut olurdu. Zannediyorum ki o tesbihi çektiği anlar düşüncesinin arayış halinde olduğu anlar, durduğu zamanlar da fikrin kalıbını bulduğu anlardı. Ondan sonra bize "Yaz evladım" derdi. Bir de ben ona kitap okurken uykusu gelirdi fakat benim onun uyukladığını görüp de okumayı kesmemem için uyumadığını ıspat için ayağını hafif hafif sallardı. Ben okumayı kesince de hemen uyanır "Okusana evladım" derdi. Benim sesim nini gibi onun dünyasında sürekli olmalıydı. Zannediyorum ki benim sesim onun kör dünyasından ışıklar dünyasına attığı bir kementti. Sessizliğe tahammül edemiyordu, memesini emen bir bebek gibi her an onun kulağını dolduran bir sese ihtiyacı vardı. Bu benim aklımda kalan çok sevimli bir halidir.

    Babanız gözlerini kaybettikten sonra sürekli onunla birlikte olduğunuzu biliyoruz. Bu süreç başladığında 8 yaşındaydınız. Katıldığınz toplantılarda taşıdığınız yükün size ağır geldiği zamanlar oldu mu?

    Hayatta hiç pişmanlık duymadım, hiçbirşeyi de aramadım. Çünkü herşeyi de tam uç boyutlarına gelene kadar bütünüyle yaşamam nasip oldu. Geçmişi hatırlıyor ve seviyorum ama çok özlem duymuyorum çünkü o anın değeri oydu ve ben zaten yaşadım. Toplantılara lise son sınıftayken iştirak etmeye başladım. Dönemin kalburüstü aydınlarının toplandığı sohbetlerde babamla çok iftihar ederdim. O konuşmaya başladığında herkes pür dikkat onu dinlerdi. Dost meclislerinde dahi derhal bir konferansçı konumuna gelirdi.

    KABRİ BAŞINDA ANILACAK

    Ümit Meriç bugün düzenlenecek olan Cemil Meriç'i anma toplantısında okurlarımızı görmekten duyacağı memnuniyeti anlatıyor: "Her sene yaptığımız gibi Kadıköy ile Üsküdar arasındaki Küçük Selimiye Camii'nde ikindi namazında buluşacağız. Namazın ardından babamın Karacaahmet Mezarlığı'ndaki başucuna giderek orada ona hatmimizi hediye edip dua edeceğiz. Okuyucularınızdan gelmek isteyen olursa orada kendilerini görmekten memnun oluruz."

  •  
    Aspendos'ta büyük buluşma
    Tarihi Aspendos, bir kez daha opera bale festivaline ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
    Bursa festivalle rengarenk
    42. Uluslararası Bursa Festivali, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası'nın (BBDSO), dün Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda, Mozart'ın Requiem'ini seslendireceği konserle başladı. Ekonomik gelişmeler nedeniyle geçen yıllara oranla daha mütevazı bir programa sahip olan festival, 12 Temmuz'a kadar sürecek. Festival programında BBDSO'nun yanısıra Mercan Dede Ensemble, Şenol Filiz-Birol Yayla, Kültür Bakanlığı Modern Dans Topluluğu (MDT),Zerrin Özer, Kemal Belevi, Ahmet Özhan, Cihat Aşkın ve Bulgaristan'dan Twin Kingdom adlı Modern Dans Topluluğu ile Müzeyyen Senar ve Yücel Paşmakçı yer alıyor. Festivalde bu yıl ilk kez, üç sanatçıya "Bursa Sanat Ödülü'' verilecek.
    Kültür ve çevre için Eyüp'te Sempozyum
    Eyüp Tarih Kültür ve Çevre Koruma Derneği'nce düzenlenen Eyüp'ün kültürel Yapısı ve Çevre Sorunları başlıklı açık oturum bugün 19.30'da başlayacak. Eyüp Diyanet Sitesi Konferans Salonunda gerçekleştirilecek ve Eyüp ile Haliç'in tarihi kimliği, kültürel dokusu, kültürel profilinin değişimi ve çevre sorunlarının tartışılacağı oturumda Prof. Dr. Sadettin Ökten, Doç. Dr. Atilla Altay ve Dr. Coşkun Yılmaz tebliğlerini sunacaklar.
    İstanbul-Van Sanat Köprüsü kuruluyor
    İstanbul'da geçen yıl başlatılan ve "İstanbul-Hakkari Sanat Köprüsü" adı verilen etkinlikler, bu yıl Van'ı da kapsayacak şekilde gerçekleştirilecek. İstanbul-Van Sanat Köprüsü etkinlikleri kapsamında çeşitli film ve belgesel gösterimleri, konserler, paneller ve söyleşiler yer alacak. Etkinlikler Van Valiliği ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin katkılarıyla 14-23 Haziran'da gerçekleştirilecek.
    Bol kitaplı virgül
    Aylık kitap ve eleştiri dergisi Virgül dopdolu bir haziran sayısı ile okurlarının karşısına çıktı. Son sayıda, Orhan Koçak Şeyh ve Arzu'yu, Ümit Fırat Hasan Cemal'in Kürtler'ini ele alırken, Ahmet Eken Rıfat N. Bali'nin kitabına ve Yahudi toplumunun Türkleşme sürecine eğiliyor. Neşe Yaşın söyleşisi ve Ömer Türkeşi'in Mercek'i ile devam eden dergide, yeni çıkan kitaplar ve sonuçlanan yarışma ve ödüller de yer alıyor. Bilgi için tel: 0 212 252 42 80
    Nihat Genç Dergah'ta
    Dergah, 160. sayısına, Nurettin Topçu'nun talebelerinden olan Muzeffer Civelek'in hatıraları ile başlıyor. Ercan Yıldırım Kemal Sayar'ın şiirini irdeliyor, Yıldız Ramazanoğlu "Nuray'a Dedim ki" başlığı altında sabah tadında yazdığı hikayesiyle çıkıyor karşımıza. Son sayının orta sayfa söyleşisinde Nihat Genç yeralıyor. Mehmet Aycı, Hakan Arslanbenzer, Selçuk Küpçük, Celal Fedai ve Davut Güner şiirleriyle katılıyorlar bu sayıya. Bilgi için: 0212 526 26 81
    13 Haziran 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED