AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M

Milliyet'i almamı Yılmaz istedi

Komisyona bilgi veren Korkmaz Yiğit, Türkbank ihalesine Gazi Erçel'in önerisi ve Mesut Yılmaz'ın teşviki ile girdiğini belirterek "Başbakan'a ve bakanlara güvenmekle büyük gaflete düştüm" dedi.

İşadamı Korkmaz Yiğit'in Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na şok açıklamalar yaptığı ortaya çıktı. Türkbank ihalesine Gazi Erçel'in önerisi ve Mesut Yılmaz'ın teşviki ile girdiğini anlatan Yiğit, "Başbakan'a ve bakanlara güvenmekle büyük gaflete düştüm" dedi. Yiğit, Kanal-6 ve Milliyet'i Yılmaz'ın isteği ile almaya çalıştığını belirtirken, "Mesut Yılmaz medya sahibi olmak istiyordu. Bülent Ecevit ise Yılmaz'ın medya sahibi olmasını istemedi" diye konuştu. İşte Yiğit'in ifadesindeki önemli bölümler:

Yiğit: Etibank ihalesinde ben 155 milyon dolara kadar çıktım. Fakat daha yüksek rakamlara çıktığı için alamadım. Sanıyorum ki 1.5 ay sonra Ayhan Şahenk'le Bankexspres konusunda flört ettik ve Bankexspres'i aldık, takriben 125 milyon dolara. Daha sonra Bahçeşehir'in bitişiğinde 5.5 milyon metrekare bir arazi üzerinde 35 bin konutluk yeni bir yerleşim birimi yapmak sözkonusu oldu. Bunun için bir başka banka arayışına girdik. Bu anlamda Fransız bankasıyla flört ettik ve bankayı alma noktasına geldik. Tabii öyle bir noktaya gelindi ki Türk Merkez Bankası ile Fransız Merkez Bankası'nın görüşmesi gerekiyordu. Gazi Bey bana 'Fransa'daki bir bankayı ne yapacaksın, Türkbank'ı al. Yakında Türkbank satışa çıkıyor'. Biz de dedik ki: 'Türkbank'ı düşünmüyorum, çünkü burada Alaaddin Çakıcı var.'

Yüksel Çorbacıoğlu: İhaleyle Çakıcı'nın da ilgilendiğini kamuoyu biliyor muydu?

Yiğit: Türbank'ın iki kere satışı düşünülmüştü ve ikisinde de Çakıcı müdahil olmuştu. Bir kere Türk Petrol'ün sahibi Aydın Bolak Bey almak istedi, hatta teminatını hâlâ alabilmiş değil. Bir gün Güneş Bey beni evine davet etti. Bir ara heyecanlanıp Mesut Bey'i arıyor. Mesut Bey bir toplantıda galiba. Birisi diğerine diyor ki: 'Korkmaz, bir Fransız bankasıyla ilgileniyor, biz ise Türkbank'ı almasını istiyoruz ama girmek istemiyor, girmememe sebebi Çakıcı faktörü. Birisi cevap veriyor diyor ki: 'Çakıcı MİT'in kadrolu elemanıdır, onu biz kontrol ediyoruz. Onu problem yapma' diyor.

Başkan:: Hükümet dışında kişiler de var mı bu görüşmede?

Yiğit: Hükümetin başındaki insanlar bunlar. Biz Çakıcı'ya seni aratacağız dediler ve Kamuran Çörtük beni aradı. 'Eğer uygun bir yerdeyseniz malum şahıs sizi arayacak' dedi. Çakıcı aradı. 'Ben ilgilenmiyorum bu ihaleyle, eğer almam halinde bu işten beklentini sana karşılayacağım, ama sen tamamen bu işin dışında kal'. 1998'de öldürüleceğimi düşündüm çokça ve çok yakındım. 1 yıl bu duygu ile yaşadım. Sanıyorum ki konuşmadığım şeyler belki benim sigortam oldu.

Yılmaz: Kanal 6 artık bizim

Yiğit: O günlerde Kanal-6'nın alınması söz konusu oluyor. 14 Ağustos'ta aldım Kanal-6'yı. O ara Kanal-6'da alt yazı geçiyor Güneş Taner'le alakalı bir sürü şey. Tabii muazzam bir baskı altındayım. 'Çabuk al, Kanal-6'yı çabuk al' O altyazının kesilmesi isteniyor. Bu ara bende de bir dosya var. Aldığı an, Mesut Bey'i aradı, 'Dosyayı aldım' dedi. O da 'Hemen bana getir' dedi ve dosyayı aldığı gibi götürdü.

Çorbacıoğlu: Ne dosyası?

Yiğit: Araştırdığınız konularının biri

Başkan: Trona madeni mi Sayın Yiğit?

Yiğit: Hayır efendim bu, o dönemdeki bir bakanla alakalı önemli bir dosyaydı. O dosya gitti, hemen Mesut Bey beni çağırdı. Evinde sohbet ederken Mehmet Turan Akköprülü'yü aradı ve 'Mehmet, Kanal-6 artık bizim, yarın onun başına geçeceksin' dedi. Ardından da Milliyet'in alımı sözkonusu oldu. Milliyet, Radikal, Posta ve 40 küsur tane de dergi bunların alınması sözkonusu oldu. 200 milyon dolar lazım. Mesut Bey, Milliyet'in başına Yalçın Doğan'ı getirmek istiyor. Bu ara Mesut Bey, Milliyet'in alımını filan Güneş Bey'den saklıyor. Bir hafta on gün Güneş Bey'den gizli tutudu bu olay. Daha sonra söyledi Mesut Bey. Güneş Bey 'Niye benim haberim olmadı, Mesut Bey'le paylaştın' diye kapıştı benimle. Güneş Bey de kendisini benim medya ve finans koordinatörüm olarak görmek istiyordu.

Bir gün Güneş Taner bürokratlarıyla toplantı yapıyor. Toplatının sonunda Yiğit'in tutuklanmasına karar verdik ve ilgili bürokratlar toplantıdan ayrıldıktan sora toplantıdan gereklerinin yerine getirmek üzere ilgili birimleri talimat verdiler. Ondan sonra ne oluyor bakınız, bu tutuklama kararını veriyor Güneş Taner, ertesi sabah, polis, yüz kişilik bir grupla evimizi, işylerimizi ve aile fertlerimizi talan ediyor. Ondan sonra gözaltına alınıyorum. Savcıyı göstermiyorlar. Sanıyorım 22 saat aralıksız işkence yaptılar.

'Siz ne istiyorsunuz?' dedim. Diyor ki sen konuşmanın bir yerinde artık telefonları değiştirelim, başka kanaldan konuşalım. Sana kim tüyo verdi ki böyle bir karar verdin diyor. Yılmaz dedi diyorum. Hurra bir etap giriyorlar. O kanaldaki konuşma beni kurtardı. Yoksa öldüreceklerdi herhalde beni.

BAŞBAKAN'A İNANMAKLA GAFLETE DÜŞTÜM

Yiğit: Zaten ben yalnış adrestim. Ayağıma basılınca feryat ettim. Onun üzerine o bant yayınlandı. Eğer onun düşündüğü insan olsaydım, sessiz soluksuz dayağı yer otururduk. Bu bantlar yayınladığı zaman esas suçüstü yakalanan onlardır. Ben devletimin Başbakanı'na güvenmeyeceğim de kime güveneceğim. Ben zeki bir insanım. Bu insanın böyle bir hataya düşmemesi gerekirdi. Mesut Yılmaz olmazsa, kim olursa olsun Amerika Başkanı da bu sözleri söylese bu hataya düşmemeliydim. Ama devletimin Başbakanı'na, bakanlarına inanmakla gaflete düştüm.

Çorbacıoğlu: Meclis'teki üçlü toplantıdaydınız en son?

Yiğit: Oradan ayrıldık. Mesut Bey 'Mutlaka girmelisin' dedi. Bu ara Kamuran bana birşey anlattı. 'Mesut Bey benim yanımda Gazi Erçel'i aradı, bu Türkbank ihalesine 5 kişi giriyor, bu katılan insanlar çok fazla şey yapamayacaklar, Erol Aksoy sivrilik yaparsa ona vermeyeceksin. Çünkü onun sorunları var. Korkmaz Yiğit diye birisi var. 380'e verirsin bu adama'diyor. Sonra bu arada çokça görüşüyoruz. Mesut Bey bize cep telefonlarının nasıl dinlenebildiğini söylüyor. Mesut Bey'in bir özel kalemi var. Sema Hanım onu çağırdı yalnız benim arayabileceğim bir numara verdi bana. Sema Hanım'a da 'Hangi saat olursa olsun, ne kadar önemli toplantıda olursam olayım Korkmaz ararsa beni görüştüreceksin" dedi.

Neyse ihale yapıldı. Mesut Bey, 'Zorlu 500 milyon dolara kadar çıkacak üzgünüm' diyor. Peki benim bu kadar param yok geri gideyim 'Hayır üstünü biz sağlayacağız' dedi.

Başkan: Bu ifadeyi Sayın Yılmaz söylüyor size değil mi

Yiğit: Hayır Kamuran söylüyor. O akşam Mesut Bey'in evine ben gitmedim.

'Sen bu ihaleye mutlaka girmelisin'

Yiğit: Güneş Taner, Erol Aksoy'u arıyor. 'Bu ihaleyle fazla ilgilenme, çünkü biliyorsun senin hakkında şöyle şöyle şeyler var, eğer alırsan da sana vermeyiz zaten' diyor. İhaleden birkaç gün sonra Aksoy, Cefi Kamhi ve beni, yemeğe davet ediyor. Orada anlatıyor 'Güneş Taner beni bir gün önce aradı, bu söylediklerimi söyledi, ben de ona inat olsun diye 585 milyon dolara çıktım, yoksa çıkmayacaktım, çünkü beni tehdit etti' diyor. Zaten Zorlu, Mesut Bey'in arkadaşı. 'Onunla konuşurum' diyor. Tabii ben hep Kamuran'dan duyuyorum bunları. Taner'le birkaç görüşme yaptık. Taner, 'Mesut Bey'le bir görüş' dedi. Cefi Kamhi ile gittim Mesut Bey'e. İhaleyi iptal etmesini istedim.

Yüksel Çorbacıoğlu: Gerekçeniz?

Yiğit: Bu olayı isim vermeden Cefi Kamhi'nin ve Kamuran Çörtük'ün ismini vermeden, 'Tanıdığımız bir işadamı ve bir milletvekili bana böyle bir mesaj getirdi' dedim. Israr etti, Cefi ile biz beraberiz ona da ısrar etti 'Kim bunlar?' diye. 'Sizin gibi söylemeyeceğim' dedim nasıl düşünürseniz düşünün. O ara Cefi atıldı 'Bu işadamı Kamuran Çörtük, o milletvekili de benim' dedi. O an Mesut Bey Meclis'te bir oylama vardı oraya indi, çıktı 'Sen bu ihaleye mutlaka girmelisin' dedi.

Yılmaz istiyordu, Ecevit istemiyordu

Yiğit: Malum konuşma bantları yayınlandı. Bu bantlar DYP ve CHP'nin de elindeydi. O dönemlerde ilk defa Deniz Baykal beyle görüştüm. İçinizde CHP'li var mı?

Ahmet Güryüz Ketenci: Yani o bantları yayınlayan beş arkadaştan biri benim.

Yiğit: Ben randevu alarak gittim. Okay Gönensin, Yeni Yüzyıl'ın Genel Yayın Yönetmeni randevuyu aldı. İtiraf etmeliyim. Ben ona 'Sizin elinizde bant var mı, bandı sakın yayınlamayın' gibi bir cümle hiç söylemedim. Sonra Hüsamettin Özkan Bey'e gittim. Özkan Bey, bir akşam İstanbul Conrad Otel'in önünde beni aldı, evine gittik. Dedi ki, 'Milliyet'i almaktan vazgeç, senin başını çok ağrıtacak bu birimler' Öyle şeyler anlattı ki 'Eğer böyle düşünüyorsanız ben Milliyet'i almaktan vazgeçeyim, Türkbank'tan da vazgeçeyim' O da heyecanlandı. Hemen Ecevit'i aradı. Büyük bir sevinçle 'Milliyet'i almaktan vazgeçti' dedi.

Başkan: Sayın Özkan hangi gerekçeyle 'Milliyet'i almaktan vazgeç' diyor?

Yiğit: O zaman Ecevit bir açıklama. yaptı. Kapı kapı dolaşıp 'Korkmaz'a sakın medya satmayın. Kara para, finans ve medya sektörünü ele geçirmeye çalışıyor' diyor. Akşam Mesut Bey'le görüştüm: 'Sen Özkan'a nasıl böyle bir konuşma yaparsın' dedi. Özkan hemen Ecevit ve Mesut Bey'le görüşmüş 'Korkmaz, Milliyet'ten vazgeçti, Türkbank'tan vazgeçiyor'demiş ve hemen 'Ara, düzelt' dedi. Özkan'ı aradım. O an büyük problemler olacağının farkındaydım. Kanal-6 ve Milliyet için para lazım. Sonra Güneş Bey beni evine çağırdı. Gittim. Mehmet Emin Karamehmet ve Osman Bekmen geldi. Aranan para, Garanti'den değil galiba Almanya'dan bir bankadan temin edildi. Bu işlerin esas koordinatörünün, ben Ecevit olduğunu düşünüyorum.

Başkan- Sayın Mesut Yılmaz'ın bir medya grubu sahibi olmak gibi hedefi var?

Yiğit: Hı. hı..

Başkan: Sayın Bülent Ecevit'in hedefi...

Yiğit: Mesut Bey'in medya gücü sahibi olmasını istemiyordu Bülent Ecevit.

  • BİLAL ÇETİN ANKARA

  •  
    Özkan: Hortumcuların listesi Başbakanlık'ta
    Emine ana yürüdü köyüne sans getirdi
    Çocuklarına bir kap sıcak yemek alabilmek için her gün 28 kilometre yol kateden 15 çocuk annesi Emine Topuz, bu gayretiyle mikrokredi pilot uygulamasında köyünün seçilmesini sağladı
    ÖSS'de heyecan dorukta
    ÖĞRENCİ Seçme Sınavı'na iki gün kaldı. Öğrencilerin de velilerin de heyecanı dorukta. 1 milyon 502 bin 564 aday, geleceklerini belirleyecek 3 saatlik sınav için son hazırlıklarını yapıyor.
    YAŞASIN TATİL!
    MHP'de liderlik yarışı başlıyor
    Kohen'in tahliye talebi reddedildi
    MERAM'A GÖÇ ZAMANI
    Camiye demir kelepce
    Esnaf Camii olarak da bilinen Ahi Çelebi Camii demir kelepçelerle ayakta tutulmaya çalışılıyor. Yıllarca İTO'yu bahçesinde misafir eden Ahi Çelebi Camii bu esnaf birliğinden de vefa görememenin yalnızlığını yaşıyor.
    Kısa kısa...
    Doktor odası koğuş oldu
    Depremde hasar gören ve onarılmayan Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi ile Bolu SSK Hastanesi birleşince, doktor yemekhanesi ve dinlenme odaları hasta koğuşuna çevrildi. Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Fahrettin Yılmaz, Düzce depreminde ağır hasar gören 300 yatak kapasiteli hastanelerinin 4 yıldır onarımının tamamlanmadığını anlatan Yılmaz, şu bilgiyi verdi: "Şu anda SSK'lılar ve diğer hastalara Alman Kızılhaç'ı tarafından yaptırılan hastanede 170 yatakla hizmet veriyoruz. SSK'lıların tedavilerinin hastanemizde başlaması ile hasta koğuşları yetersiz kaldığı için doktor yemekhanesi ve dinlenme odalarını, 20 adet yatak yerleştirerek hasta koğuşu haline getirdi" Bu arada, Bolu SSK Hastanesi'nin kapanmasından sonra Bolu Devlet Hastanesi'nde muayene ve tedavi işlemlerini yaptıran SSK'lı hastalar, personel yetersiz kaldığından yakındılar.
    Doktor odası koğuş oldu
    Depremde hasar gören ve onarılmayan Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi ile Bolu SSK Hastanesi birleşince, doktor yemekhanesi ve dinlenme odaları hasta koğuşuna çevrildi. Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Fahrettin Yılmaz, Düzce depreminde ağır hasar gören 300 yatak kapasiteli hastanelerinin 4 yıldır onarımının tamamlanmadığını anlatan Yılmaz, şu bilgiyi verdi: "Şu anda SSK'lılar ve diğer hastalara Alman Kızılhaç'ı tarafından yaptırılan hastanede 170 yatakla hizmet veriyoruz. SSK'lıların tedavilerinin hastanemizde başlaması ile hasta koğuşları yetersiz kaldığı için doktor yemekhanesi ve dinlenme odalarını, 20 adet yatak yerleştirerek hasta koğuşu haline getirdi" Bu arada, Bolu SSK Hastanesi'nin kapanmasından sonra Bolu Devlet Hastanesi'nde muayene ve tedavi işlemlerini yaptıran SSK'lı hastalar, personel yetersiz kaldığından yakındılar.
    Türkiye'de, 30 bin dolar milyoneri var
    Türkiye'de 30 bin, Ortadoğu'da 300 bin, ABD'de ise 2 milyon kişinin dolar milyoneri olduğu bildirildi. Dolar milyonerlerinin servetleri hesaplanırken, gayrımenkulleri dahil edilmiyor. Ekonomik kriz Türkiye'deki dolar milyoneri sayısını değiştirmedi. Geçen yılda olduğu gibi, dolar milyoneri sayısı bu yıl da 30 binde kaldı. Uluslararası Yatırım Bankası Merrill Lynch, Türkiye'de 30 bin dolar milyoneri olduğunu bildirdi. Merrill Lynch'e göre, Ortadoğu'da 300 bin, ABD'de ise 2 milyon dolar milyoneri var. Merrill Lynch ve Cap Gemini Ernst and Young adlı kuruşlarca yayınlanan ''2003 Dünya Servet Raporu''na göre, Türkiye'deki dolar milyoneri sayısı bir önceki yıla göre değişmedi.
    Sezer ve Arınç 'Teras'ta çay içti
    Çeşitli ziyaret ve açılışlar ile Uluslararası Atatürk Kültür ve Sanat Haftası etkinliklerine katılmak üzere Amasya'ya gelen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 15. Piyade Eğitim Tugayı'nı ziyaret etti. Sezer, yaklaşık 15 dakika süren ziyaret sırasında Tugay Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Çetinkaya'dan bilgi aldı. Ziyaret sırasında TBMM Başkanı Bülent Arınç ve öteki ilgililer de bulundu. Cumhurbaşkanı Sezer, daha sonra Amasya'ya hakim bir nokta olan Çakallar mevkiine giderek, Seyir Terası'nda bir süre dinlendi ve çay içti. Sezer'e burada da TBMM Başkanı Arınç eşlik etti. Sezer, Seyir Terası'ndan ayrılmadan önce Arınç, eşi Semra Sezer ve öteki yetkililerle poz verdi. Sezer'in Tugay Komutanlığı ve Seyir Terası ziyaretleri, basına kapalı gerçekleşti.
    Demirel-Çağlar tıpkı eskisi gibi
    9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, çeşitli açılış ve toplantılara katılmak üzere dün saat 09.30'da Nurol Havacılık AŞ'ye ait özel bir uçakla İstanbul'a geldi. Demirel, Atatürk Havalimanı'nda kendisini karşılayan 'Manevi oğlum' dediği işadamı Cavit Çağlar ile hasret giderdi. Cenevre'ye gitmek üzere VIP Salonu'na gelen Çağlar, Demirel'in İstanbul'a geleceğini öğrenince karşılamak için Atatürk Havalimanı apronuna çıktı. Şeref Salonu'nda Cavit Çağlar ile bir süre görüşen Süleyman Demirel, Çağlar tarafından arabasına kadar uğurlandı. Baba-oğul, burada kucaklaşarak ayrıldılar.
  • SIRRI BIYIK, İSTANBUL

  • 13 Haziran 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED