AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
"Ödev yapılır/diploma verilir"

Camlarda yazılar görürsünüz. Börekçi camında: Sabahları çorba bulunur. Tamircide: Ayakkabı, çanta tamir edilir. Pastanelerde: Pasta siparişi alınır. Yakında okulların kapısında şöyle bir ibare göreceksiniz. Yani kralın elbiseleri gibi görebilenler görecek: Diploma verilir.

Üniversite yıllarında her kırtasiyede "Tez yazılır ve ciltlenir" ibaresini gördükçe, "yazılır" fiilini hiç kötü manaya çekmedim. Saflığıma verin! Öğrencinin yerine başkalarının profesyonelce tez yapıp teslim ettiğini ve geçimini sırf bu yüzden sağladığını bilmiyordum. Naylon tez kavramı henüz yabancımdı. Tez yazılır ibarelerinin bazılarının, öğrencilerin el yazısı ile yazılmış tezlerinin daktilo/bilgasayara geçirilmesi manasına gelmediğini öğrendiğimde çok acı bedeller ödeyerek yaptığım doktora tezim, burnumun direklerini bir kere daha sızlattı.

Naylon tez yazmalarının ilk ve ortaokula kadar indiğini şu dakikalarda öğrenmiş bulunuyorum ve bu yazıyı içimin taşlaşması pahasına yazıyorum. Öğrencilerin internetten ödev indirdikleri malumunuzdur. Öğretmenleri de biliyor zaten. Benim bahsettiğim bundan farklı. İlk ve orta okullara ödev hazırlayarak kendine araba almış bir kızdan bahsedilince neye uğradığımı bilemedim. Muhitinde son derece tanınan biriymiş "ödev yapılır" ibaresinin muhatabı olan genç hanım. Ansiklopediden birkaç paragraf, ortasına bir resim, bilgisayar çıkışı ve ödev hazır. Bu arz-talep dengesi beni dehşete düşürdü. Hazırlanan ödevlerin rayici beş milyondan başlıyor. Ders notu düşük öğrenciler, notlarını yükseltmek için, dönem ödevi alıp doğruca seri imalat ödev hazırlayan yere gidiyorlar. Nekka para okka ödev üzerinden alış-veriş tamamlanıp, öğretmenin huzuruna varılıyor. Öğretmenler profesyonel "ödev yapıcının" elinden çıkmış ödeve nasıl bir muamelede bulunuyor...? Bilemiyorum.

Bizim gençliğimizde, tam edebiyat hocalarının istediği gibi roman özetleyip, tip tahlili, ana fikir, yazarın hayatı gibi bütün bilgilerin liseli bir gencin algı düzeyine göre hazırlandığı "yardımcı ders kitapları" vardı. Ama hocalar "külyutmaz", bir yazar elinden çıkmış özeti takdim eden öğrenciyi tahtaya çıkarıp romanı bir de sözlü olarak özetlemesini isterlerdi.

Sanayileşmeyi gerçekleştirememiş, vaktinde iş bölümünü icra edememiş bir toplum olabiliriz. Ama eksiklerimizi telafi etmekte de üstümüze yoktur.

Öylesine yoğun bir iş bölümü toplumu olduk ki, bizim yerimize düşünen, acı çeken, eğlenen, ödev yapan, tez yapan, kariyer yapan başkalarını ikame etmekte hiç gecikmedik. Uzaktan bakınca robot gibi görünüyoruz belki ama. Eh o kadarcık kusur kadı kızında da olur değil mi?


13 Haziran 2003
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED