|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sıra Tüpraş'ta. Hükümetin en kararlı ve işbitirici üyelerinden özelleştirmeden de sorumlu maliye bakanı Kemal Unakıtan "Tamamını satar, işi bitiririz" görüşünü açıkladı. Dediği tam şu: "TÜPRAŞ'ın belli bir kısmı halka açıktır. Geri kalan hisselerin bir kısmını mı satalım, tamamını mı, şu mu bu mu demeye lüzum yoktur. Özelleştirmekten maksadımız devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarmaktır. O bakımdan biz TÜPRAŞ'ın ne kaldı devlette hissesi, şu kadar... Tamamını satarız işi bitiririz. Çünkü özelleştirmede hedeflediğimiz gelirlere ulaşacağımızı düşünüyoruz. Buna irademiz var." Hükümetin devleti kara deliklerden ve kamburlardan kurtarma iradesine sahip oluşu iyi. Özelleştirme furyası yıllar önce başladığında işbaşındaki hükümetler bu iradeye sahip bulunsalardı, devletin kasası milyarlarca dolar daha şişkin hale gelebilirdi. Sergilenen tereddütler, yanlış pazarlama politikaları sonucu, kamu malları değerli olduğu sırada elden çıkartılamadı. Son örneği Petkim satışında yaşandığı üzere, yeni yapım değeriyle ilgisiz, borsa değerinin yarısının altında bedelle elden çıkartılmak zorunda kalınan pek çok tesis oldu. Başka ülkeler telekom özelleştirmelerini on milyarlarca dolara yaparken, biz değeri epey aşağılara düşürmeyi başardık... Özelleştirme, ilke olarak, bir devlet politikası. Anlaşılıyor ki, Ak Parti de, aynı politikayı sürdürecek. Önceki hükümetlerden önemli fark Ak Parti'nin bayağı kararlı tavrı. Bu iyi. Ancak, bu kararlılık teenni ve akılcılık ile de pekiştirilmeli. Kamu mallarının üç otuz paraya satılmasının getireceği mânevi sıkıntılar, daha sonra ciddi baş ağrılarına yol açabilir. Hükümetin kuruluşu sırasında açıklanan 'âcil eylem planı'nda verilen 'yeni bir özelleştirme stratejisi ve takvimi oluşturulması' sözü ve hisselere yurtdışında çalışan kişilerin de alıcı olması yöntemi unutulmamalı. Birbiri ardına ihaleye çıkarılan dev tesislerin özelleştirilmesi hazırlıkları önceki hükümetlerin damgasını taşıyor. Hazırlıkların kamu çıkarı gözetilerek sürdürüldüğünü veri olarak kabul etsek bile, yine de yeni hükümetin kendi tercihlerini sürece yansıtmasını beklemek sanırım hakkımız. Petkim ve Tüpraş ihalelerinin, ekonomik istikrarın henüz her kesimce algılanamadığı, Türkiye'ye yatırımın yabancılara hâlâ câzip görünmediği şu sıralarda yapılmasından ise, daha uygun günlerin beklenmesi 'akılcı' bir davranış olurdu. Petkim ihalesinin az ilgi görmesi, ihaleyi kazanan grubun iki özelleştirme imtiyaz sözleşmesinin iptali yoluna gidilmesi, Tüpraş'ta acele edilmemesi gereğini düşündürüyor... Maliye bakanının "Tamamını satarız" kararlılığını, Tüpraş'ın bütününün tek ihalede bir tek müşteriye (veya konsorsiyuma) satılacağı biçiminde mi anlamalıyız? Eğer niyet buysa, yapılmak istenen hiç de mâkul değil. İzmir/Aliağa, İstanbul, Kırıkkale ve Batman rafinerilerini 'toptan' satışa çıkarmak ve böylece ucuza kaptırmak yerine, herbir tesisi ayrı ihale konusu yapmak hem daha fazla gelir getirebilir, hem de yabancı şirketlerin de iştahını kabartan 'tekel' durumundaki stratejik bir işletmenin yine 'tek bir el'de kalmasını engeller... Sorun, hükümetin kararlı görüntüsünü sürdürme arzusu ve borç ödeme dürtüsüyle yakından ilişkili. Geçmişte gerçekleştirilen özelleştirmeler, Özelleştirme İdaresi'nin câri masraflarının altında kaldığı gibi, gelirler de hükümetlerce bütçe açıklarının finansmanında kullanılarak yerine sarf edilemedi. Telsim ve Tüpraş özelleştirmelerinden gelecek maddi kaynağı, Ak Parti hükümeti ne yapmayı düşünüyor? Bu sorunun bile, hükümet tarafından, bütün genişliğiyle tartışıldığından emin değiliz. Tartışıldı ve nereye harcanacağı tespit edildiyse, bu önemli konu kamuoyuyla paylaşılmadı. Özelleştirmenin Maliye Bakanlığı'nın ilgi alanına bırakılması, gelirlerin bütçe finansmanına gideceğinin işareti olarak alınabilir. Özelleştirmeye karşı çıkanları "Başka bir galaksiden gelenler" olarak tasvir eden Başbakan Tayyip Erdoğan, kendilerinden öncekilerin yaptığı türden hataları tekrarlamayacağının işaretini veriyor; ancak bu defa da yeni hatalar yapma ihtimali var. Kararlılık, tez elden davranmak, işbitirmek olumlu özellikler, bu hasletleri teenni ve akılcılıkla da pekiştirmek şartıyla... 58 ve 59. hükümetlerin programlarında kendine yer bulan 'sağlıklı özelleştirme' özlemi de bunu gerektiriyor... Özelleştirmede yeni stratejilere ihtiyaç hâlâ var.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |