|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AB yolundaki en önemli kilometre taşlarından birisi olan 6. Uyum Paketi sonunda Meclis'e sevkedildi. Sadece AB açısından değil, hükümetin bu yoldaki cesaretinin sınanması açısından da önem taşıyan paket, gündelik hayatta görünür değişikler yaşanmasına yol açacak. Türkiye, Kürtçe gerçeğiyle yakınlaşacak, uluslararası denetime biraz daha açılacak ve AB'ye bir adım daha yaklaşacak. Özellikle, özel ve resmi radyo televizyon kuruluşlarının farklı dil ve lehçelerle (Kürtçe) yayın yapabilmeleri hakkı ciddi bir adımdır. Devletin, Kürt sorununa bakışında radikal bir kırılma ve iyileşmeye tekabül etmektedir. 6. paket, bundan daha önemli olan 7. paketin habercisi olarak da değer taşımaktadır. Dolayısıyla, hangi şartlarda hazırlandığı ve hükümetin bu paketin arkasında ne kadar cesaretle durduğu önemlidir. Tasarı bir değişiklik hariç, hemen hemen baştan planlandığı gibi şekillendi. Paket'in sahibi konumunda olan Çiçek de, günlerdir "Üzerinde konuştuğumuz şey bir tasarıdır. Kanunlaşana kadar her türlü şey olabilir" diyerek bu değişikliğin haberini veriyordu. Hükümet, iki haftadır yoğun bir şekilde tartışılan "apartmanlarda ibadethane" tartışmasının daha fazla uzamaması için, pakette son anda bir değişikliğe gitmek zorunda kaldı. Son düzenlemede, "apartman" ibaresi çıkartıldı ve yer tarif edilmeden "lüzumlu ibadet yerleri" ibaresiyle yetinildi. Değişikliğin nedeni, "hükümet apartmanlarda camiyi serbest bırakıyor" eleştirilerini göğüslemektir. Ama, kimileri için bu durum bir geri adım attırma başarısı olarak da kaydedilebilir!.. Aslında herkes, apartmanlarda ibadet yerleri konusunun camiyle değil, kiliselerle ilgili olduğunu biliyordu. İki nedenden dolayı bu konu önemliydi. Birincisi, olur olmaz yerlere bazen misyonerlik amacıyla kilise açılmasını denetim altına almak... İkincisi de giderek daha çok turist alınması ve bunların önemli bir bölümünün uzun süreli konaklaması nedeniyle ortaya çıkan ibadethane, yani kilise ihtiyacı.... Durum böyle olmasına rağmen, "apartmanda ibadet" meselesi camiye indirgendi ve iktidarın bu konudaki izahları da pek fazla yüksek sesle dillendirilemedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, de bu duruma itiraz ediyor ve "Konunun aslında hiç savunulmayacak bir taraf yoktu ama, böyle bir değişiklik yapıldı" diyor. Aslına bakılırsa sonuçta, cami açmada izin ve faaliyet hususları netlik kazanırken kilise konusu yine belirsizliğini sürdürmüş oldu. Hükümetin AB konusunda kararlı olduğu her adımda belli oluyor. Ama, hedefe daha çabuk ulaşmak için kurumlar arasında biraz daha koordinasyon gerekiyor. Sözgelimi, apartmanlarda ibadethane düzenlemesi için, başlangıçta MGK'dan da talep geldiği bilgisi kamuoyuyla paylaşılmış olsa bugünkü durum belki de yaşanmayacaktı. AB yolunda, askerin sivil otorite üzerindeki etkinliğinin sınırlandırılması başlığı altında yapılacak düzenlemelerin de ele alınacağı daha keskin bir viraja girilirken mesai ortaklığı daha fazla önem kazanıyor. Dışişleri Bakın Abdullah Gül ile Adalet Bakanı Çiçek dün, paketin Meclis'e gönderildiği saatlerde Ulusal Program'ın hızlandırılması için bir araya geldiler. Türkiye'nin AB kararlılığının bir ifadesi ve aynı zamanda yol haritası olan UP hafta başında açıklanacak. Sonra da geriye, Kopenhag Kriterleri'nin tamamlanması için son birkaç önemli rotüş kalacak. Türkiye, AB hedefini içerdeki bir pazarlık konusu yapmadan devam ettirmek zorundadır. Paketlerin orası burası çekiştirilerek ya da detaylara mahkum edilerek kaybedilecek zaman, Türkiye'nin öz kaynaklarından çalınmış olacaktır. İşte bu yüzden, özellikle Meclis'in açık kalması kararlaştırılan önümüzdeki iki aylık dönem çok iyi değerlendirilmelidir. Çiçek bu konuda, "Yeni paket için üzerime düşeni şimdiden yapmaya başladım. Bütün bakanlar da vakit kaybetmeden bu yola girmeli..." diyerek ortak mesajı başka bir izaha gerek olmaksızın veriyor. AB'yi isteyen herkese, biraz daha hız, biraz daha işbirliği, biraz daha cesaret lazım!..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |