Türkiye'nin rotası her gün biraz daha Avrupa Birligi'ne döndükçe ülke içindeki bazı merkezlere ve AB karşıtı lobiye de bir haller olmaya başladı. Öyle ki, bugüne kadar varoluşlarını bütün demokratikleşme çabalarına nifak sokmakla sürdürebilen kimi yazarların ruh sağlığı fena halde bozulmuş durumda.

Her değişim ve demokratikleşme döneminde "öküzün altında buzağı" aramakla övünen bu "statüko" malülü yazarlar, devlet içindeki "bürokratik oligarşi" ile omuz omuza Türkiye'nin AB üyeliğini sabote etmek için tam bir nifak operasyonu yürütüyorlar.

Bu operasyonlarda görev alan yazarlar, devletin varolan "mayınlı bölgeleri"ni kullanma konusunda da son derece maharetlidirler. Hatta bu konuda gerekirse "demokratlar"ın "vatan haini" olarak ilan edilmesinde bir beis yoktur. Eğer devletin paranoyalarını koruma ve kollama derneğinin gönüllü savaşçılarından biriyseniz, 19 Mayıs Bayramı konusunda öğrencilerin Meclis'teki özgür konuşmalarından dolayı vücudunuzda kaşıntılar oluşabilir, hatta başarılı yoksul çocuklar özel okullara alıncak diye ruh sağlığınız bozulabilir.

İşte son günlerde paranoyaları yüzünden ruh sağlığı konusunda tehlikeli sinyaller veren bir yazarımız, 6. Uyum Paketi içindeki demokratikleşme maddelerine ve de AK Parti'ye fena halde uyuz olmuş durumda.

Öfkesinden dolayı sayın yazarın zihinsel dengesi öylesine bozulmuş ki, parlamenter sistemin normal kurallarını unutup AK Parti hükümetinin "azınlık oyu" ile iktidar olduğunu bile söyleyebiliyor. Ben sayın yazarı çok iyi anlıyorum, zaman zaman paranoyalar yüzünden insanın zihinsel fonksiyonları dumura uğrayabilir. Doğrusu zor bir durum, hele kendini şair zanneden birisi için daha da trajik. Her nekadar Türk edebiyatı bugüne kadar dişe dokunur bir şiirine tanık olmadıysa da olsun, o yine de kendini şair sanıyor.

"Dünyanın hangi ülkesinde ülkenin varlık nedeni (raison d'ˆtre) ile, devletin temel düzeniyle, rejimin temel ilkeleriyle çelişkili olan, hatta bunlara karşı olan bir parti iktidardadır? Seçim düzeninin bir cilvesi olarak, azınlık oyuyla çoğunluk iktidarı kurup laik anayasal düzeni degiştirmeyi kafaya koymuş bir iktidar partisi var mıdır?"

Bu ortodoks solcular, yıllardır nedense bir türlü Türk toplumuyla aralarındaki "kan uyuşmazlığı" sorununa bir çözüm bulamadılar. Bunların düşünseler akrabalarının hiçbir çeşidine ya da fraksiyonuna halk itibar etmedi.

Aslında zaman zaman haksızlık etmekten korkuyorum ama, bu ortodoks solcularda zeka kıtlığı var galiba. Yıllarca bu halkı aşağıladılar ve her seferinde de halkın sağduyusuna çarptılar. Hatta halkı hizaya sokar diye 28 Şubat'tan bile medet umup alkış tuttular, ama halk hep bildiğini okudu ve onlar da avuçlarını yaladılar...

Ancak bir kez olsun geriye dönüp, "acaba nerede yanlış yaptık" diye kendilerini sorgulama zahmetinde bulunmadılar. Şimdi de yine CHP ile birlikte "rejim ticareti" yaparak demokratikleşmenin ve özgürlüklerin önünü kesebileceklerini sanıyorlar. Şu bizim ortodoks solcuların bir eşi benzeri yok yeryüzünde. Ne de olsa nevi şahsına münhasırlar...

MEHMET OCAKTAN

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu